Önce Vatan

76

Kıbrıs Gazisi, Emekli Yarbay ve Yazar Atilla Çilingir’in, 13,6 X 21 santim ölçülerinde 126 sayfalık ÖNCE VATAN isimli kitabı, Eylül 2017’de yayınlandı. Kitap; Yazar Hüseyin Adıgüzel’in ‘Önsöz’ başlıklı takdimi, Atilla Çilingir’in ‘Başlarken’ ve ‘Giriş’ başlıklı yazılardan sonra devam eden 5 bölümden oluşuyor. Her bölümde Vatan, Millet, Devlet ve Bayrak kavramları yüceltiliyor. Şuur sâhibi Türklerin vazgeçilmezleri olan değerli dört varlığa olan ‘aşk’ veya ‘karasevda’ olarak adlandırılabilecek bağlılığın ateşi ve heyecanı elle tutulabilecek ölçüde hissediliyor. Yazar birinci bölümde: *Türk kimdir? *Millet nedir? *Türk Milleti ne demektir? *Vatan-Yurt nedir? *Vatan, Türk Milleti için neden bu kadar önemlidir? *Bayrak, Türk Milleti için ne ifade eder? *Devlet, Türk Milleti için ne demektir? *Türk Milleti için ‘Önce Vatan’ ne anlama gelmektedir? Gibi soruların cevapları veriliyor. Herbiri; ayrı bir kitap yazılmasını gerektirecek cevaplar, belli bir vezine tâbi olmadığı, kafiye şartına uyulmadığı halde, şiir âhenk, tadında ve üslûbunda bir nesirle akıcı bir şekilde sıralanıyor. Üstelik cevaplar; yazdıkları, umumun tasvip ve takdirini kazanmış değerli yazarların muhteşem eserlerinden alınan cümlelelerle doğrulanarak, sağlaması yapılarak veriliyor. Eserlerinden kısa alıntılar yapılan yazarlardan birkaçının isimlerini verelim: Ord. Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan: (İstanbul, 12 Ekim 1920 – İstanbul, 18 Ocak 2010), Prof. Dr. Aydın Taneri: (İstanbul, 17 Ocak 1932 – Muğla, 01 Aralık 1997), Prof. Dr. Bahaeddin Ögel: (Elazığ, 07 Mart 1989 – Vazifeli olarak bulunduğu Moğolistan, 07 Mart 1989), Kaşgarlı Mahmud: (Kırgızistan’d Barsgan Şehri, 1008 – Doğu Türkistan’da Opal şehri, 1090), Prof. Dr. İbrâhim Kafesoğlu: (Burdur, 1914 – İstanbul, 1984) ve toplamda, herbiri yekdiğerinden değerli 27 kaynak eser, 27 kaynak kişi… Bölümün devamında herbiri; vatan-millet sevgisini, bayrak gibi göklerde dalgalandıran, bâzıları Yazar Çilingir’in başından geçen bâzıları da kumandası altındaki kahraman Mehmetçiklerin yaşadıkları kahramanlık hâtıraları yer alıyor. Harbiri okuyanları gururlandırıyor, imrendiriyor. İkinci bölümde; Türk milletine asâlet ve necâbet kazandıran özellikler yer alıyor. Bu özellikler; Aile yapısı, akrabalık-komşuluk ilişkileri başlığı altında zengin örneklerle, Atatürk ve Ziya Gökalp’ın görüşleri desteğinde veriliyor. Üçüncü bölümde; milletimizin târihî özellikleri ve bu özellikleri kazandıran hâdiseler hakkında bilgi veriliyor, şehircilik şuurunun yönlendirmesiyle İstanbul’un hâl-i pür melâli, yüreğimizi kor gibi yakmasına rağmen vatan-millet sevgimizi diri tutan terör belâsı hakkında düşünceler bulunuyor. Dördüncü bölümün başlığı: ‘Ülkemizin son 15 yılına damgasını vuran hâdiselerin özeti ve milletimize millî kimlik kazandıran, unutulmaması gereken târihî gerçekler.’ Gönlü vatan-millet aşkıyla dolu Atila Çilingir, şuurlu bir Türk Milliyetçisi olarak; geçmişimizi dâima târih şuuruyla tahlil ediyor, şâhidi olduğu hâdiseleri dâima bir kefesine millî menfaatlerimizi koyduğu kuyumcu terâzisinde tartıyor. Eğer terâzinin diğer kefesi bir miligram ağır gelirse, feryatfigan kaleme sarılıp ilgilileri sert ve cesur bir dille ikaz ediyor, milletini uyarıyor. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün tâbiriyle yaşadığımız coğrafya, son yurdumuzdur. Beşinci bölümde Atilla Çilingir, vatanı korumanın, geleceğimizi aydınlatmanın, teknik, sosyal hukuk, insan hakları, askerî güç başta olmak üzere her sâhada, güçlü ülkeler arasında hatta onların önünde, yüce Türk milletinin hakkı olan yerde olmamızı sağlayacak, dua kabilinden düşüncelerini açıklıyor. Kitâbiyat sayfalarını tâkip edenler fark etmişlerdir: Tanıtımı yapılan kitaplardan ‘tadımlık bölümler’ sunulmaktadır. Okumakta olduğunuz 282 numaralı bu bölümde, ‘kitaptan tadımlık bir bölüm’ başlığı altında alıntı yapılmamıştır. Çünkü buraya alınacak herhangi bir cümle, kitaptaki diğer cümlelere haksızlık edilmesine sebebiyet verecekti. Kitap, baştan sona kadar, noktasına-virgülüne varıncaya kadar dikkatle okunmalı ve okutulmalıdır. Özellikle evlatlarımıza-torunlarımıza… Çünk onların bir kısmı, aziz ve necip milletimizin, târih sahnesine çıktıkları günden beri bu günkü şartlar içerisinde yaşadığını zannediyor. Bu, annelerinbabaların kabahati değildir. Erken kalkanın eğitim sistemini, müfredat programını değiştirmesinin tabiî neticesidir. Milletimizin parlak geleceğini, gönlü vatan sevgisiyle dolu olan hassasiyet sâhibi vatanseverler inşa edecektir. Önce Vatan, o sevginin sayfalara yansımış şeklidir. BİLGEOĞUZ YAYINLARI: Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-527 33 65 Belgegeçer: 0.212-527 33 64 e-posta: bilgi@bilgeoguz.com.tr www.bilgeoguz.com.tr ATİLLA ÇİLİNGİR: 1967 yılında Teğmen rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada bütün hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rumlar; adada yaşayan Kıbns Türklerine her türlü mezâlimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türklerini adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, Ada’da buluan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevine başarıyla devam etti, ‘Gazi’ unvanı ile nurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974-1975 ve 1985-1987 yıllarında Kıbns’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen tâkip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbns Türk Kültür Demeği’nin İstanbul Şubesi yönetim Kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ‘millî dâvâmız’ olarak bilinen Kıbns konusuna sâhip çıkarak, Kıbrıs Türklerinin kazanılmış tarihî ve hukûkî haklarını savunmak maksadıyla değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbns konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan soma; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995), Girne’den Doğan Güneş (1997), Unutanlar, Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004), Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006), Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007), Tarihten Gelen Çığlık (2010), Kıbrıs / Yes Be Annem (2002-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: 10’ların İzleriyle Türkiye (2014), Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına Türkiye Sigorta Sektöründe başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingirin: Sigorta sektöründe 26 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; Sigortalı Hayatın Gerçekleri (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne kadar kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında K.K.T.C. Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Demeğine ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2013’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda CGM’nin de katkılarıyla; içinde 20 adet bilgisayarı bulunan, adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de, Mapuder-A.D.D Samsun Şubesi Başkanlığı’nın İşbirliği ve CGM’nin de katkılarıyla; adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphânenin açılışını yapmıştır.

DERKENAR:
KELİMELER, MİLLETİMİZİN MÜŞTEREK DEĞERLERİDİR OĞUZ ÇETİNOĞLU Şahsî gelişmesini henüz tamamlayamamış kişiler; sahne ve perde sanatkârlarının, politikacıların, memurlar âmirlerinin, öğrenciler öğretmenlerinin kullandığı kelimeleri kullanmaya meyillidirler. Doğru veya yanlış… duydukları her kelimeyi kullanmaya özenirler. Bu durum bazen câhil özentisi derekesine de düşebilir. Bilgili(ymiĢ) gibi görünmek için yabancı dillerden alınmış kelimelere kendince mânâlar yükleyip kullanıma süren yarı aydın, kalem, mikrofon ve ekran erbâbı, dil katliamının başta gelen sorumlularıdır. Kelimeler, insan topluluklarını millet hâline getiren kültürün kemer taşları, omurilik sistemidir. Bir tânesi yerinden alınır veya oynatılırsa, yapı bozulur. Kültürümüzün ana unsuru olan kelimeleri kâse gibi kullanmaya, değişik zamanlarda; içine ihtiyaca göre, pirinç, mercimek, süt, su, yoğurt vesaire koyar gibi değişik manâlar yüklemeye hakkımız yoktur. Câhil özentisi zaafı ile bâzı kelimeleri lügatlerden değilse bile kullanımdan kaldırmak dil bayrağımız olan Türkçemize saygısızlık ve hatta ihânettir. Kelimeler; evimizdeki koltuk, halı, perde gibi şahsî malımız değildir. Milletimizin müşterek değerleridir. Müşterek değerlerimizi şahsî istek ve düşüncelerimize göre değiştiremeyiz. Bayrağımızı değiştiremediğimiz gibi… 
KUŞBAKIŞI: 
PERSLER – Anadolu’da Kudret ve Görkem: Kaan İren, Çiçek Karaöz ve Özgün Kasar tarafından hazırlanan, Ayşe Tatar, Bike Yazıcıoğlu, Çağlayan Keskin ve Merete Çakmak tercümesiyle, İngilizce ve Türkçe olarak, 23,5 X 33 santim ölçülerinde, 444 sayfalık kitap, 2017 yılında yayımlandı. Perslerin doğudan batıya uzanan göçleri sırasında Anadolu toprakları 200 yıl boyunca Pers etkisi altında kaldı. Zerdüştlük, Kral Yolu, haberleşme teşkilatı ve satraplık* yönetim biçimi Anadolu’nun kadim zenginlikleriyle sentezleyerek kendine kattığı Pers mirasından sâdece birkaçıdır. Bu eşsiz sentezi; coğrafya, sanat eserleri, halklar ve kültürel ürünler üzerinden incelemeyi hedefleyen kitap, hazırlayanların deyimiyle ‘Pers hâkimiyeti altındaki Anadolu’yu tanıtma yolunda atılmış kapsamlı bir ilk adım.’ Kitap, zengin fotoğraflarla Anadolu’da saklı Pers medeniyetini okuyucuya sunuyor. Eseri farklı kılan bir husus da, Eski Yunan isimlerin kolayca okunması için hazırlanan transliterasyon** rehberi. Okuyucu, sayfaları çevirdikçe Anadolu topraklarının derinlikleri gözler önüne seriliyor. *Satraplık: Bir nevi eyâlet sistemi. **Transliterasyon: yabancı yazıların, okunuşları göz önüne alınmadan yalnızca harf harf aktarılması, harf çevirisi.

YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK: İstiklal Caddesi Nu: 161-161/A Beyoğlu 34433 İstanbul. Telefon: 0.212-252 47 00 Belgegeçer: 0.212-293 07 23 www.ykykultur.com e-posta: ykypazarlama@ykykultur.com

DUVAR 
Siyaset ilmi Profesörü Deniz Ülke Arıboğan, 1989 yılında yıkılan Berlin Duvarı’ndan yola çıkarak tarihte ve günümüzde devletlerin milletlerine ve birbirlerine karşı ördüğü iktisâdî ve siyâsî yeni duvarları anlatıyor. Dünya ekonomisinin batıdan Çin’e kaymakta olduğunu dikkatlere sunuyor. Bu eksen etrafında, modern dünya politikaları ile alakalı yeni açılımlara ulaşmaya çalışıyor. Yazarın küreselleşmeye, göçe, siber dünyaya, Çin’in ekonomik yayılmacılığına, Rus askerî yayılmasına ve demokrasiye karşı inşa edilen duvarları, ‘duvarlı dünya’ perspektifiyle ele aldığı kitap 13,5 X 21,5 santim ölçülerinde, 208 sayfadır. Kasım 2017’de yayınlandı. Kitapta; küreselleşme aktörlerinin sınırları ve duvarları zorlamaya devam ettiği günümüzde, otoriter/totaliter sistemlerin yükselişe geçtiği yeni bir dönemin başladığı belirtiliyor. Güçlü, seçilmiş ‘demokratik kral’ liderlerin öncülüğünde siyâsetin yeniden şekilleneceğini ifâde ediliyor. Yazar, devlet merkezlerinin, elindeki teknolojik donanımların da katkısıyla duvarlar içine hapsettikleri kendi insanlarını daha kısıtlayıcı sistemlerle yöneteceğini, devletler arasındaki ilişkilerin devlet dışı aktörlerce yönlendirilen kontrolsüz bir anarşi ortamından, kontrollü bir rekabet ortamına gireceğini söylüyor. Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılışı, milletlerarası ilişkiler alanında temel söylemlerin ve kavramların değiştiği, yeni paradigmaların kurgulandığı bir milat olarak kabul edilmişti. Küreselleşme ifâdesinin ve liberalleşme eğilimlerinin zirve yaptığı bir dönem olarak kabul edilen 20. yüzyılın son çeyreğinde ‘duvar’ sembolü nasıl ön plana çıktıysa, 2010’lu yıllarda da ‘duvar’lar ana gündemi oluşturmaya başladı. Ancak bu defa sözü edilen, ‘yıkılan değil inşa edilen ve edilecek olan duvarlar’dır. Berlin Duvarı’nın yıkılışından bugüne kadar geçen sürede 70’ten fazla ülkenin sınırları, duvar veya çitle çevrilmiştir. Dünyanın ruhu değişti. 1987’de Ronald Reagan’ın Berlin’de yaptığı konuşmadaki ‘yıkın bu duvarı’ tâlimatı, şimdilerde yerini Trump’ın ‘duvar korur’ söylemine bıraktı. ‘Sınırları olmayan dünya’ kavramı çoktan tarihe gömüldü bile… Değişen küresel şartları, akıcı bir dille ve disiplinler arası bir yaklaşımla ele alan Arıboğan, Duvar isimli kitabıyla; duvarı sadece taşın taşın üstüne konduğu bir inşaattan ibâret olarak anlamanın yetersizliğini, ‘duvarın insan medeniyeti üzerindeki sosyolojik ve psikolojik sonuçları itibâriyle de farklı mânâları olan bir tasarım’ olduğunu anlama ve görme imkânı sunuyor.

İNKILAP KĠTABEVİ: Çobançeşme Mahallesi, Sanayi Caddesi, Altay Sokağı Nu: 8 Yenibosna 34196 İstanbul. Telefon: 0.212-496 11 11 Belgegeçer: 0.212-496 11 12 www.inkilap.com e-posta: posta@inkilap.com 
ÇIRAK Amerika’da yaşayan Yahudilerden Bernar Malamud’un yazdığı roman, Seda Çıngay Mellor tarafından Türkçeye çevrildi, 14 X 21 santim ölçülerinde, 351 sayfa olarak Kasım 2017’de yayınlandı. Bir çocuk… Annesi, çocuğunu doğurduktan bir hafta sonra ölmüş. Çocuk beş yaşına gelinceye kadar annesinin resmini bile görememiş. Birlikte kaldığı tek odalı evden babası, sigara almak için çıktı ve bir daha dönmedi. Yetimhânede büyüdü. Sekiz yaşına geldiğinde sert bir ailenin yanına verildi. 10 defa kaçtı. Hep hayatını düşündü ve kendi kendine sordu: ‘Bütün bunlardan sonra ne olmasını bekliyorsun?’ Ara-sıra olsa da bâzı güzelliklere rastladığı oluyordu. Anasız ve babasız büyüyen çocuğun mâcerâlı hayatı romanla birlikte devam ediyor. 
KAFKA YAYINEVİ: Gürsel mahallesi, Nurtaç Caddesi, İcâbet Sokağı Nu: 3 Kâğıthâne – İstanbul. Telefon: 0.212-294 46 00 Belgegeçer: 0.212-294 46 03 e-posta: bilgi@kafkayayinevi.com // internet: www.bafkayayinevi.com KISA KISA / KISA KISA… 1- NURİ PAŞA: Necdet Karaköse. Ötüken Neşriyat. 
2- GAYRI RESMİ YAKIN TARİH: Mustafa Akyol. Etkileşim Yayınları. 
3- KELAM: Editör: Şaban Düzgün. Yazarlar: Ramazan Altıntaş, İlyas Çelebi, Şaban Ali Düzgün, Mehmet Evkuran, Cağfer Karadaş. Grafiker Yayınları. 
4- İSLAMCILIK ÖLDÜ MÜ? 30 Yazarın 100 Makalesi. Ufuk Yayınları. 
5- GELENEK VE MODERNLİK ARASINDA: Mustafa Armağan. Timaş Yayınları.

 

 

Önceki İçerikATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ SAMSUN ŞUBESİ Başkanı Dr. IŞIK ÖZKEFELİ Hanımefendi ile şehir hastanelerinden sağlığa, gençlik meselelerinden kültüre… Türkiye’nin meselelerini konuştuk.
Sonraki İçerikİran da Bir Turnusol Kâğıdı
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.