Bu gün 1 Temmuz, yazı yazmayalı tamı tamına üç ay olmuş. Geçen sürede ülkemiz ve dünya, bir çok hadise yaşadı. Bu zaman aralığında, siyasi mücadelem ve milletvekili adaylığım nedeniyle yanlış anlamalar olur diye yazarak hasbıhal etmek istemedim.
Eş, dost ve sadık okurlar;” yahu neredesin, sesin soluğun çıkmaz oldu, seni ve yazılarını özledik” deyince, en azından bu satırları kaleme almak bizim için bir farz oldu.
Yazı yazmadığım bu üç aylık süre zarfında yaşananlara değinmek istemiyorum. Çünkü bana göre her şey doğal akışında seyrediyor. Aksi şeyler olsa şaşardım. Sizlerde zaten her gün yalan yanlış bir bilgi kirliliği bombardımanına tutuluyorsunuz. Aynı konuları tekrarlamanın bir anlamı yok.
Eğer biraz tarih bilginiz varsa, mensup olduğunuz Türk milletinin sosyolojik ve psikolojik özelliklerini tanıyorsanız ve de dünyayı görüyorsanız, yaşananlarında gayet normal şeyler olduğunun farkındasınız demektir.
Türk milletinin var oluş tarihinden bu yana yaşanılan her olay neredeyse bir diğerinin benzeri gibi tekrar etmiştir ve etmektedir. Kanaatimce bu nedenle Türk milletine, kıyamete kadar rahat yüzü yoktur.
Milletimiz daima bir mücadele içinde olacak ve birileri bıkmak usanmak bilmeden ihanete ve işbirlikçiliğe karşı mücadele edecek, sıkıntı ve çile çekecektir. Diğerleri de dededen kalma metotlarla aldanmaya ve kandırılmaya hazır Türk milletini çekip çevirecektir.
Yük mutlak surette, bu ağır yükü taşımaya talip olanların sırtında gidecektir. Bunları görüyorsanız, yaşanan hiçbir şeyin önemi yoktur. Bunun için yaşananlar sizi olumsuz manada etkilemez. Ölümden ötesi yok ya!!!
Türk milletinin insanlık tarihi boyunca hak ettiği gibi yaşamadığını ve kendi topraklarında dahi, büyük haksızlıklarla karşı karşıya kaldığını, bu sebeple de mağduriyetlere uğradığını düşünen bir insanım.
Türk milletini, kendi topraklarında böyle bir haksızlık ve mağduriyetle karşı karşıya bırakmak elbette büyük bir oyunun varlığını gerektiriyor. Bunu görünce bilince, yaşanan günlük olayların üzerimizde sinek ısırığı kadar bile etkisi olmuyor.
Size de tavsiyem, günlük ve dönemsel olaylara bu açılardan bakmanız ve de bakmayı becermek için çabalamanızdır.
İnancım odur ki; Yüce Allah, her kulunu bir sebeple yaratmıştır. Bende dahil olmak üzere hepimiz, niçin yaratıldığımızı zaman zaman düşünürüz.
Ben ve benim gibi insanlarda “Büyük Türk Milleti”ne imkan bulabildikleri her durumda hizmet etmek için çabalıyor. Ekmeğimizi de çok şükür Cenab-ı Allah veriyor. Siz de korkmayın; Allah,doğru yolda gittiğiniz müddetçe yardımcınız olacaktır.
Yaşananlar ve ortaya çıkan tablolar, bizim yanlış düşünüp yanlış yaptığımızı ortaya koymamaktadır. Aksine tarih ve vicdanlar hakkımızda en doğru kararı verecektir. Bu sebeple, Türk milletine ve dolayısıyla insanlığa hizmet odaklı, fikri ve siyasi mücadelemiz, Allah izin verdiği müddetçe son nefesimize kadar sürecektir.
Bunu da geçtiğimiz hafta Budapeşte’de, Gül Baba’nın türbesinde yaptığımız duayla bir kez daha Allah’tan niyaz ettim ve sadece Türk Milletinin cihanda muzafferiyetini diledim. İnşallah bunu görmek nasip olur.