Ölçülecekse Biz Ölçeriz, Size Ne Oluyor!

173

Bir akıl hastalığı olan siyah-beyaz sendromu bizim iç
siyasetimizde hâkim. Ne konuşuyorsak, hangi olaydan, hangi partiden, hangi
siyasiden bahsediyorsak o ya apaktır yahut kapkara. Öyle düşünmüyor musun?
Yoksa sen öbür taraftan mısın?

 

Biliyorsunuz Hazreti Peygamber, hata yapmıştır. Kur’an’da-
benim kıt bilgimle- bir defa, hadislerde birden fazla yerde onun hataları
anlatılır. Fakat siz hiç siyasî liderlerimizin hata yaptığını duydunuz mu?
Galiba bir kere “Allah ve milletim affetsin!” diye bir şey telaffuz edilmişti.
Ama o da aslında hata değildi.  Herkesi
kendi gibi dürüst bildiğinden maruz kaldığı masum bir aldatılmaydı.

 

Akıl sağlığımız tehlikede

İktidar hiç hata yapmadığı için Türkiye uçmaktadır. Daha
doğrusu, bu kadar mükemmel bir iktidarın yönetiminde, Türkiye’nin uçmaktan
başka bir seçeneği yoktur. Ufak tefek teklemeler varsa bile onlar dış
güçlerdendir, hâşâ iktidarın kusuru değildir. Nitekim Batı ülkeleri bizden
vahim durumdadır. Bakınız Almanya’da enflasyon azmış, yüzde yediye
tırmanmıştır. ABD de onu takip ediyor. Bizde gerçi bunların on katı
civarındadır ama onların yüzde 7 veya 8 enflasyonu kadar vahim değildir.

 

Bu garip söylemler, zararlı olmaya zararlı. Fakat ülkenin
düşünme, akıl yürütme sağlığında sebebiyet verdikleri yıkım, bu abuk lafların
tek başına yaptığı tahribattan daha büyük.

 

Biz, bu akla ziyan tutum ve duruş yüzünden olayları ve
sıkıntılarımızı tartışamıyoruz. Bir bakkal dükkânında da, bir şirkette de, bir
devlet dairesinde de, devletin tepesinde de yanlış yapılabilir. Biz de her
insan gibi hata yapıyoruz. Fakat maalesef, hatamızı görüp, eleştirip,
düzeltemiyoruz. Bir tarafın her yaptığı mükemmel, öbür tarafın her yaptığı
berbat olunca, yapılanları değerlendirmek, hatayı bulup düzeltmek, doğruyu
görüp teşvik etmek mümkün değil. ‘Ben şahsım’dan ve ‘onlar’dan bağımsız,
gerçeği şöyle karşımıza alıp ona dışarıdan ve birlikte bakmamız mümkün değil.
Çünkü olup biten, objektif gerçeklikten çıkıp insanların şahsiyeti haline
geliyor. Gerçeği şahsiyetlerden ayırt edemeyince “tenkit eşittir hakaret”
denklemi devreye giriyor.

 

Ölçemezsen iyileştiremezsin

Yönetim biliminde sık dile getirilen bir ilke vardır:
Ölçemezseniz iyileştiremezsiniz. Tabii bütün bunlar yapılan ölçümün sonucuna
hepimizin güvenmesine bağlı. Hatayı görünce, çoğu zaman düzeltmek için özel
tedbir almaya gerek kalmıyor. Sadece ölçmek ve ölçümün rakamlarını paylaşmak,
hataların yüzde yetmiş- seksen oranlarında giderilmesine yetiyor.  Tabii hatanın da falanın hatası, filancanın
kusuru diye değil, sadece “hata” diye değerlendirilmesi şartıyla. 

 

Bir Yönetim Bilimi kitabında, Excel programının yönetimde ne
kadar yararlı olduğunu okumuştum. Sebep, yöneticilerin, bu program sayesinde,
“Ne yaparsak ne olur?” analizlerini, perdeye yansıttıkları tablolara bakarak
birlikte değerlendirebilmeleriydi.

 

Fakat ölçülecek şey hatasız bir kulun eylemi ise bu mümkün
mü? Ölçtüğünüz olgu onun şahsiyeti ise bu mümkün mü? Ölçüm onun dediğinden
farklı çıkarsa bu ona hakaret olmaz mı? Hakaret de suçtur, hatta terördür;
değil mi?

 

TÜİK ve gerisi

Maalesef abartmıyorum. Bakınız, TÜİK’in verdiği enflasyon
rakamlarından farklı enflasyon rakamı vermek, kanunen suç hâline getirilmek
üzereymiş. Enflasyondan bahsedecekseniz, ağzınızı açmadan önce bulgularınızı
TÜİK sansüründen geçirmeniz lazım imiş. Buyurun, okuyun:

 

Bağlantı için tıklayınız : https://www.karar.com/ekonomi-haberleri/tuikten-tartisma-yaratacak-duzenleme-izinsiz-rakama-hapis-1660964

 

Standart and Poors gibi, Moody’s gibi derecelendirme
kuruluşlarının da bize karşı kötü niyetli davranıp notumuzu kırdığını
biliyorsunuz. Onun için biz, yerli ve millî, söz dinleyen bir derecelendirme
kurumu oluşturup onun verdiği sonuçlar dışındaki sözleri yasaklamalıyız.
Türkiye’nin kredi notu kesinlikle: AAA+. Değildir demek 1 ilâ 3 yıl arasında
hapsi gerektirir. Tıpkı TÜİK’inkinden başka enflasyon rakamı verenlerin hapsi
gibi.

 

Seçim anketleri de enflasyon yasağını izleyeceğe benzer.
Kamuoyu araştırmalarının yasaklanması, bunları yapanların cezalandırılmasından
söz edilmeye başlandı bile. Kamuoyu araştırma sonuçlarını da filtreleyip
düzeltecek bir kuruma ihtiyaç duyacağız. “Yanlış ve halkı yanıltıcı” sonuç ilan
eden şirketler kapatılıp, yöneticileri hapse mahkûm edilebilir.

 

Bir sonraki adım, seçim sonuçlarının da denetimden geçtikten
sonra geçerlik kazanmasıdır. Bunun için de söz dinleyen bir kurum oluştururuz
ve gereksiz şüphelerden kurtuluruz. Suriye’de, Kuzey Kore’de ve daha nice
ülkede iktidarlar nasıl %99 oy alıyor dersiniz? Oralarda da iktidarlar apak,
muhalifler kapkaradır. https://millidusunce.com/olculecekse-biz-olceriz-size-ne-oluyor/

Önceki İçerikNüfus Eksikliğini mi Gideriyorsunuz?!
Sonraki İçerikElginkan Vakfı Ve Türkiye’de Sosyal Sorumluluk
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)