Okunanı Anlama San’atı

39

     Çok okumak istediğimiz hâlde,

     Okumakta zorlandığımız,

     Anlamakta güçlük çektiğimiz eserler vardır.

     Sanki eser bizi reddediyormuş,

     Bizi karşısında görmek istemiyormuş gibi,

     Bir rûh hâleti içine girer ve içinden çıkılamazmış gibisinden

     Bir çıkmaz sokakta buluruz kendimizi.

     Bu duruma üzülür, düştüğümüz eser ve kitaplar karşısında,

     Âdeta mahçup bir vaziyet alırız!

     İşte bu sıkıntılı okuma ve anlama atmosferine düşen

     Ve düşeceklere Sn. Süleyman Kösmene çok enfes,

     Çok veciz ifadelerle kaleme aldığı,

     Yol gösterici rehber olucu satırlarıyla,

     Bu gibi durumlardaki okurlara Hızır gibi yetişiyor.

     Onların önüne apaydınlık bir “Kitabı Anlama Yolu” sunuyor.

     Sıkıntıları gideriyor, idrâk ufuklarını genişletiyor,

     Okumayı sevenlere rahat bir nefes aldırıyor.

     Zâhiren herkesin bilmediği kelimelerle yüklü

     Ve uzun cümlelerle örülmüş,

     Çok değerli bir eser için söylediği,

     Alıntıladığımız aşağıdaki sözleri,

     Bu çeşit her kitap karşısında takınılacak tavrı,

     Tutulacak metod ve yolu gösterdiği için,

     Herkesin eline tutuşturulacak bir meş’ale düşüncesiyle,

     Sizlere sunmanın heyecanıyla,

     Sizleri bu elmas sözlerle başbaşa bırakmanın

     Mutluluğunu duyuyor.

     Bilhassa talebe ve öğrencilere

     İvedilikle gerekenleri yapmalarını tavsiye ediyorum.

     Şimdi buyurun kitabı anlama yolunda istenen yürüyüşe:

x

   “Öyle ‘kelimeleri anlamıyorum, cümleleri bana yabancı geliyor’ falan demeyin.

     İnanın; kendinizi ona (kitaba) verdiniz mi, o da kendini size veriyor.

     O nazlanmıyor. Yeter ki siz nazlanmayın!

     O size uzak değil, yeter ki siz ona uzak durmayın!

     O size küsmez; yeter ki siz ona küsmeyin.

     Biz kendi sıkıntımızı karşı tarafta sanırız.

     Oysa hiç de öyle değil.

     Sıkıntı tamamen bizde.

     Biz okumuyoruz.

     Biz müstağni (bigâne) davranıyoruz.

     Biz her şeyi biliyormuşuz gibi yapıyoruz.

     Aslında okuduğumuzda

     Ne kadar bilmediğimizi anlıyoruz.

     İşte…(okumak) böyle bir şey!

     Okumadan, ondaki bilgiler bize gelmez.”

     (Süleyman Kösmene, Yeni Asya, 27 Aralık 2024)

Önceki İçerikMilli Kimlik Üzerine
Sonraki İçerikEdip ve eğitimci yazar Dr. SÂKİN ÖNER ile Türk-İslâm Ülküsünün Mütefekkiri SEYYİD AHMET ARVASİ Hakkında Konuştuk. 
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.