Öğretmenler, Kariyer Basamaklarına Sınavla Değil, Kıdemine Göre Yükseltilmeli

96

4 Şubat 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7354 sayılı
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile eğitim ve öğretim hizmetlerini yürütmekle görevli
öğretmenlerin atamaları ve mesleki gelişimleri ile kariyer basamaklarında
ilerlemelerini düzenlemek amaçlanmıştır. Aslında bu tip yeni düzenlemeler,
kanunun kabulünden sonra mesleğe intisap edenlere uygulanması gerekir.

 

Öğretmen kariyer basamakları uygulaması ilk defa 2005-2006
yıllarında Sayın Hüseyin Çelik’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde yapıldı.
Meslekte 8 yılı dolduran öğretmenler sınava tabi tutularak, yüksek lisans
(master) yapan öğretmenler ise sınavsız olarak Uzman Öğretmen yapıldı.
Başöğretmenlik unvanı için sınav açılmadı, sadece doktora yapan öğretmenlere
sınavsız olarak Başöğretmen unvanı verildi. Bu süreçte 75 bin öğretmene Uzman
Öğretmen, 330 öğretmene de Başöğretmen unvanı verildi. Ben de o dönemde
branşımda birinci sırada Başöğretmen oldum. 
Bu öğretmenler çalıştıkları sürece diğer öğretmenlerden bir miktar farklı
maaş aldılar. O tarihte devlet okullarında 600 bin öğretmen vardı. Bir daha
sınav açılmadığı için 525 bin civarında öğretmen mağdur oldu. Emekli olunca ise
Uzman Öğretmenler de Başöğretmenler de unvansız öğretmenler gibi emekli
oldular. O tarihte öğretmen kariyer basamakları ile ilgili yasal bir düzenleme
yapılmadı. 

 

Bu düzenlemenin yükseköğretim kurumlarındaki öğretim
elemanlarının Öğretim Görevlisi, Dr. Öğretim üyesi, Doçent ve Profesör unvanlarıyla
bir ilgisi yoktur. Çünkü Yalnız şöyle bir ilişkisi vardır. Bu kanuna göre
yüksek lisans (master) yapan öğretmenler sınavsız olarak Uzman Öğretmen,
doktora yapan öğretmenler de sınavsız olarak Başöğretmen unvanı alacak. Fakat
öğretmenler emekli olunca, unvanı ne olursa olsun farklı maaş alamayacaklar,
tek tip maaş alacaklar. Sadece kıdemleri maaşlarını etkileyecek. Hâlbuki yükseköğretim
kurumlarındaki öğretim elemanları emekli olunca, unvanlarına göre maaş alırlar.
Subaylarda emekli oldukları rütbelerine göre maaş alırlar.

 

Öğretmen Kariyer Basamakları Sistemi Ne Getirecek?

 

Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen kariyer basamakları
sistemine, öğretmenleri yüksek lisans ve doktora yapmaya, kendilerini
geliştirmelerine, mesleki alanda rekabeti artırmaya teşvik etmek için geçti.
Ama bu haliyle sistemin bu amaca uygun sonuç vermesi mümkün değil, aksine
öğretmenlerin moral ve motivasyonlarının bozulmasına yol açacak.

 

“Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları
Yönetmeliği”nin “Yazılı sınav” başlıklı 24. Maddesine göre;  “Yazılı sınav, Ölçme, Değerlendirme ve Sınav
Hizmetleri Genel Müdürlüğünce uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik için ayrı
ayrı olmak üzere yılda bir defa yapılır. Bu sınavlarda 100 puan üzerinden 70 ve
üzerinde puan alanlar başarılı sayılır.” Buna göre, sınvda 70 puanın altında
kalan öğretmenle başarısız sayılacak. Bu durumda bu sınavlar, öğretmenin zaten
yıpranmış olan itibarını iyice yıpratacak. Sınavda başarısız olan öğretmenler,
büyük bir motivasyon kaybına uğrayacaklardır. Bunun çeşitli yansımaları
olacaktır. Bu durum hem ruh sağlıklarını etkileyecek, huzursuz ve mutsuz yapacak,
hem de mesleki verimini düşürecektir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu durumu da
göz önünde bulundurması gerekir.

 

Öğretmenlik kariyer basamakları sınavlarında kesinlikle
öğretmenlerin mesleki yeterlilikleri ölçülmüyor. Bir öğretmenin uzman öğretmen,
başöğretmen olması için önce branşında uzman olması gerekir. Halbuki bu
sınavlarda hiç branş sorusu sorulmuyor, mesleki performansı ölçülmüyor. Bu
programlarda hangi konularda soru sorulacağına bir göz atalım. Uzman öğretmenlik
ve Başöğretmenlik sınavlarında yaz dönemlerinde verilen eğitim programlarındaki
şu konularla ilgili sorular sorulacak: Öğrenme ve Öğretme Süreçleri, Ölçme ve
Değerlendirme, Özel Eğitim ve Rehberlik, Eğitim Araştırmaları ve Ar-Ge
Çalışmaları, Eğitimde Kapsayıcılık, Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği, Sosyal
Etkileşim ve İletişim, Dijital Yetkinlik, Güvenli Okul ve Okul Güvenliği.
Başöğretmenlik için verilen ve sınavlarında bu konulara ek olarak şu konulardan
da sorular sorulacak: Okul Geliştirme ve Liderlik, Sosyal Duygusal Öğrenme Becerilerin
Geliştirilmesi, Bilişsel Düşünme Becerileri.

 

Görüldüğü gibi bu sınavlarda kesinlikle branşla ilgili soru
sorulmuyor. 2006 yılında yapılan kariyer basamakları sınavlarında maalesef bazı
yetersiz öğretmenler sınav kazanarak uzman öğretmen oldular. Ayrıca
öğretmenlerin mesleki performansı da ölçülmüyor

 

     Avrupa’da Durum
Nasıl?

 

  Avrupa ülkelerinin
bazılarında öğretmenliğe başlamak için, öğretmen eğitimi diploması yeterlidir.
Bazı ülkelerde (İspanya, Fransa, İtalya, Lüksemburg, Arnavutluk ve Türkiye)
aday öğretmenler tam yeterliliği elde etmek için rekabetçi bir sınavı geçmek
zorundadırlar. Bazı ülkelerde ise  yazılı
sınavlar, mülakatlar, portfolyoların değerlendirilmesi, öğretmenlik
uygulamasının gözlemlenmesi veya bu yöntemlerin herhangi bir kombinasyonu şeklinde
organize edilebilmektedir. Mesleğe başlayan öğretmenler, sürekli mesleki
gelişim faaliyetlerine katılırlar. 

 

  Avrupa ülkelerindeki
öğretmenlik kariyer basamakları üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, 42
Avrupa ülkesinden 21 ülkede Düz Kariyer Yapısı, 21 ülkede ise Çok Seviyeli
Kariyer Yapısı uygulanmaktadır. Düz Kariyer Yapısında: kariyer basamakları
bulunmamaktadır. Çok Seviyeli Kariyer Yapısı uygulayan ülkelerden birkaçında
kariyer basamaklarına bakalım.

 

Kıbrıs ‘ta, üç kariyer seviyesi, okul yönetimindeki bir
ilerlemeye karşılık gelir: (1. Öğretmen, 2. Başöğretmen ve 3. Müdür Yardımcısı
A). Letonya’da kariyer yapısı beş “Kalite Seviyesi” ne dayanmaktadır.
Romanya;  (1. Başlangıç Öğretmeni, 2.
Öğretmen, 3. Öğretme Seviyesi II ve 4. Öğretme Seviyesi I). Bulgaristan: (1.
Öğretmen, 2. Kıdemli Öğretmen, 3. Baş Öğretmen). İrlanda: (1. Öğretmen, 2.
Asistan Öğretmen II, 3. Özel Yetkili Öğretmen, 4. Asistan Öğretmen /Asistan
Müdür Yardımcısı, 5. Müdür Yardımcısı, 6. Müdür). Fransa: (1. Öğretmen, 2.
Öğretmen Eğiticisi, 3. Pedagojik Danışman). Arnavutluk: (1. Öğretmen, 2.
Nitelikli Öğretmen, 3. Uzman Öğretmen, 4. Usta Öğretmen).

 

           
Öğretmenler bu kariyer basamaklarına sınavla değil, mesleki eğitim
başarılarına, bu konularda yaptıkları eğitime ve performanslarına göre
yükselirler. Burada şunu da belirtmek gerekir, öğretmene meslek içinde
-mentorluk dâhil- her türlü destek verilmektedir.  Fransa’nın ortaokul öğretmenleri 100’lük bir
ölçekte değerlendirilir ve bu derecelendirmenin % 40’ı okul lideri ve% 60’ı da
müfettiş tarafından yapılır. Polonya’da, “performans değerlendirmesi” yazılı
olarak verilir ve ‘olağanüstü’; ‘pozitif’; veya ‘negatif’ gibi notlardan
biriyle sonuçlanır.  Slovenya’da düzenli
değerlendirme ölçeği beş, Karadağ’da ise 10’un üzerindedir. Birleşik Krallık’ta
(İngiltere ve Galler), değerlendirme, öğretmenin maaşının artmasını formüle
eder.

 

            Kariyer
ilerlemesi ve maaş, kariyer yapısında daha yüksek bir seviyeye yükselme, çok
seviyeli bir kariyer yapısına sahip ülkelerin çoğunda maaş artışına bağlıdır.
Almanya’da; ‘Öğretmenler’ A12 maaş grubunda başlar, “Kıdemli Öğretmen”
olduklarında A13 maaş grubuna geçer ve “Çalışma Şefi” olarak A14 maaş grubunda
maaş alır. İrlanda’da öğretmenler, kariyer seviyesine göre ücret alırlar.

 

Sistemin Mahzurları Nasıl Ortadan Kaldırılır?

 

           
Öğretmenlik kariyer basamakları sınavının mahzurlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenleri şöyle özetleyelim:

 

Belli süreleri dolduranlar doğrudan sınava alınmalı, arşiv
evrakı peşinde koşturulmamalıdır. Ücretli öğretmenlikte geçen süre de görev
süresine dâhil edilmelidir.

Sınav yapılacaksa, öğretmenlere en az yüzde 40 oranında
kendi branşıyla ilgili sorular sorulmalı, ayrıca mesleki performansı da
değerlendirilmelidir. 

Lisansüstü eğitim (master, doktora) yapan öğretmenler,
eğitim görmeden ve sınava girmeden doğrudan kariyer sahibi olmaktadırlar. O
zaman Milli Eğitim Bakanlığı’nın üniversitelerle işbirliği yaparak,
öğretmenlerin branşlarında veya eğitim bilimleri alanında, fazla mali külfet
yüklenmeden lisansüstü eğitim yapmaları sağlanmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı, Avrupa’da kariyer sistemi uygulayan
ülkelerin yaptığı gibi, öğretmenlere sınavla kariyer verip zam yapmaktan
vazgeçmeli, kıdemlerine göre kariyer ve maaş verilmelidir. 

Önemli olan öğretmenlere ülkenin yükselmesinde aldıkları
sorumluluğa denk bir maaş verilmelidir. “Ücretli, sözleşmeli ve kadrolu
öğretmen” ayırımı kaldırılmalıdır. Metropollerdeki öğretmenlere barınma ve
ulaşım desteği verilmelidir. Bütün öğretmenlere yıpranma payı verilmelidir.
Hepsinden önemlisi öğretmenlere özel bir uzmanlık mesleğinin mensubu olduğu,
her türlü destekle hissettirilmelidir. 

 

            Sınava
girme konumunda olan bütün öğretmenler, bütün bu olumsuzluklara rağmen, mağdur
olmamak için, bu tartışmalardan uzak kalarak, 19 Kasım 2022 tarihinde yapılacak
olan Uzman Öğretmenlik ve Başöğretmenlik kariyer sınavlarına katılmalıdırlar.
Sınava girecek bütün öğretmenlerimize sınavda başarılar diliyorum.

Önceki İçerikKıbrıs Konusu Ne Oldu?
Sonraki İçerikİşçi Sağlığı Ve İş Güvenliği Işığında Kömür Madeni Kazaları-5
Avatar photo
Bulgaristan göçmeni bir ailenin oğlu Sâkin Öner 05.10.1947 tarihinde Denizli ilinin o zaman Çal ilçesine bağlı bulunan Dedeköy bucağında doğdu. Bugün Dedeköy 'Baklan' adıyla Denizli'ye bağlı bir ilçedir. Babası Emniyet Komiseri merhum Celalettin Öner, (1922-16.12.1970) annesi Denizli'nin Honaz ilçesinden ev hanımı merhume Ulviye Öner (Akkuş)'dir. Annesi 1951yılında vefat etmiştir. Babası 1953 yılında Polis Memuru olarak görev yaptığı Aydın ilinin Nazilli ilçesinde Zarife Öner (Meriçoğlu) ile ikinci evliliğini yapmıştır. Sakin Öner 1951-1953 yılları arasında Dedeköy (Baklan)'da dedesinin ve babaannesinin yanında kalmıştır. İki yıl köy ortamında kalan Öner, burada kırsal kesimdeki Türk insanının yaşantısını, gelenek ve göreneklerini, zengin halk kültürünü tanıma imkânını bulmuş ve bu döneme ait izler şiirlerine ve yazılarına yansımıştır. ÖĞRENİM HAYATI Babasının memuriyeti sebebiyle 1954-1955 der yılında Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde başladığı İlkokul hayatı; Manisa'nın merkezinde devam edip Afyon'un Sandıklı ilçesinde tamamlandı. 1959-1960 Öğretim yılında Sandıklı Ortaokulu'nda başlayan ortaokul tahsili, Bandırma'da devam edip Van'da tamamlandı. Lise'ye Van'da başlayıp Yozgat'ta tamamladı. 1965 Haziranında girdiği Üniversite Giriş sınavı sonunda birinci tercihi olan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni kazandı. Burada öğretimini sürdürürken Babıâli'de Sabah Gazetesi'ne muhabir olarak çalıştı. 1966 yılında Bugün Gazetesi'ne teknik sekreter olarak transfer oldu. Bu arada Hukuk Fakültesi'nden ayrıldı. 1967'de yeniden girdiği Üniversite Giriş İmtihanı'nı kazanarak İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne kayıt oldu. 1967-1972 yılları arasında bu bölümde okudu. Bu süre içinde dergicilik, kitapçılık ve yayıncılık yaptı. 1972 yılı Şubat ayında diploma aldı. Babasının vefatı sebebiyle Denizli iline tâyinini istedi ve aile fertlerinin sorumluluğunu üstlendi. 1981 yılında doktora çalışmalarını başlatan Öner, 1987 yılında doktora yeterlik sınavını verdi. Ancak, idarî görevleri sebebiyle doktora çalışmalarına uzun süre ara vermek mecburiyetinde kaldığından, 2003 yılında Türk Dili ve Edebiyatı Doktoru oldu. MEMURİYET HAYATI Denizli Lisesi Edebiyat Öğretmeni olarak memuriyet hayatına başladı. 17.02.1973 tarihinde Denizli ilinin Acıpayam ilçesi Darıveren bucağında Fidan Oymak ile evlendi. 1975 yılı Temmuz-Ekim ayları arasında İzmir-Bornova'daki Topçu Taburu'nda kısa süreli askerlik görevini yaptı ve Topçu Asteğmen olarak terhis oldu. Memuriyet hayatı; İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'ne Müdür Yardımcısı ve Edebiyat Öğretmeni, Tahakkuk Müdür Yardımcısı ve Türkçe Bölümü Öğretim Görevlisi, Sinop Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak devam etti. Çalışma şartlarının uygun olmaması ve ailesinin İstanbul'da kalması sebebiyle, çok sevdiği meslek hayatına Mayıs 1977 tarihinde istifa ederek İstanbul'daki günlük Hergün Gazetesi'nde önce Haber Müdürü sonra da Yazı İşleri Müdürü oldu. 01 Ocak 1980 tarihinde yeniden öğretmenlik mesleğine dönek için başvurdu. Görev emri gelinceye kadar büyük düşünür ve yazar S. Ahmet Arvasi'nin kurduğu Türk Gençlik Vakfı'nın müdürlüğünü yaptı ve bu vakfın yayın faaliyetlerini yürüttü. 23.03.1970 tarihinde İstanbul Kız Lisesi'ne tâyini çıktı. 07.04.1980 tarihinde İstanbul Şehremini Lisesi'ne Edebiyat Öğretmeni ve müdür yardımcısı oldu. 13.12.1982'de İstanbul Pertevniyal Lisesi'ne Edebiyat öğretmeni olarak nakledildi. Bu okulda 23.08.1983'te Müdür Başyardımcısı oldu. 05.12.1984'te de İstanbul Behçet Kemal Çağlar Lisesi'nde Müdür olarak vazifelendirildi. 27.06.1987 tarihinde İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğü'ne Müdür Yardımcısı olarak görevlendirildi. 16.10.1992 tarihinde Vefa Lisesi Müdürlüğü'ne. 29 Haziran 1995 tarihinde ikinci defa İstanbul Millî Eğitim Müdür Yardımcılığına, 01.07.1998 tarihinde Vefa Lisesi camiasının umumi isteği üzerine ikinci defa Vefa Lisesi Müdürlüğüne, 18.08.2010 tarihinde İstanbul lisesi Müdürlüğü'ne kâyin edildi. Mart 2012'de yaş haddinden emekliye ayrıldı. EDEBİYATTA 50 YIL Sâkin Öner'in edebiyatla ilgisi, 1957 yılında şiir yazmakla başladı. Merakı gelişerek, dosya kâğıdından dergiler yaptı. İlk şiirini 1957 yılında, ilkokul dördüncü sınıfta iken yazdı. "Gurbet" başlıklı bu şiir aynen şöyleydi: Gurbetteyim bugünlerde Geziyorum sahillerde Oturup ağlıyorum Hicran dolu bahçelerde Sızlar gizli yaralar Gönlümde hatıralar Günler geçer de sonra Yaşlar gönlüme dolar Ayrı düştüm sıladan Kan damlıyor yaradan Gurbet ayırma beni Yurttan, eşten ve dosttan. Ortaokul 2. sınıfa Bandırma'daki dayılarının yanında okurken ilk şiiri, Bandırma Ufuk Gazetesi'nde yayınlandı. Öğretmeni Münevver Yardımsever her dersine, Sâkin Öner'e bir şiir okutarak başlardı. Böylece şiir okuma sanatını öğrendi. Şiir okuma görevi Van Lisesi'nde de devam etti. Millî bayramlar ve törenlerin değişmez elemanı idi, okul adına günün anlamına uygun şiiri o okuyordu. Şiirleri Van'da çıkan gazetelerde yayınlandı. Şiir yarışmalarına katılıp dereceler aldı. Ortaokul 3. sınıfta okul idaresinden izin alarak şahsı adına 'Doğuş' adıyla bir duvar gazetesi çıkardı. Bu gazetedeki bütün yazı ve şiirler kendisine aitti. Lise 1. sınıfa geçtiğinde Okul Müdürlüğü, okulun Kültür ve Edebiyat Kolu Başkanlığına Öner'i getirdi. Okulun camekânlı büyük bir duvar gazetesi vardı. Artık onu o çıkarıyordu. Gazetede makale, deneme, röportaj, hikâye, şiir, haber, karikatür, bulmaca ve spor olmak üzere çok çeşitli türlere ve konulara yer veriliyordu. 15 günde bir değişen bu gazetede kendisine çeşitli haberler ve spor haberlerinde Cafer İpek, karikatür ve bulmacada da Metin Haldenbilen isimli bir arkadaşı yardım ediyordu. 1962 yazında Ağrı'da bulunan teyzesinin yanına gittiğinde orada yayınlanan günlük Mesuliyet Gazetesi ile temasa geçti. Bu gazetede de 'GÜN-KİN' isimli şiiri yayımlandı. Lise 1. sınıfta iken 1963 yılında Sakin Öner Yeşil Van gazetesinde 'Bahçemin Çiçekleri' başlıklı bir sütunda 'Bülbül' mahlasıyla günlük fıkralar yazmaya başladı. Mahlas kullanmasının sebebi, ailesinin bu tür çalışmalara, derslerini aksatacağı gerekçesiyle karşı olmalarındandı. İçindeki yazma aşkını frenleyemeyen Öner, takma isimle de olsa yazmayı sürdürüyordu. Artık yazma işini, gazetelerdeki kendisinden yaşça büyük ve deneyimli köşe yazarlarıyla polemiğe girmeye kadar götürmüştü. Bu arada Yeşil Van ve diğer gazetelerde sık sık şiirleri yayımlanıyordu. Bu arada Serhat Postası isimli gazetenin açtığı şiir yazma yarışmasında üçüncü oldu. Bir gün, yeni taşındıkları evin sahibiyle girdiği polemiği içeren 'Ev, ev, yine ev...' başlıklı bir yazıya rastlayan babası, 'Bülbül' mahlaslı yazıları onun yazdığını anladı. Fakat hayret ki, hem fazla yüzgöz olmadı, hem de kızmadı. Belki de gizli gizli gurur duydu. Bu süreç, Van'dan Yozgat'a tayin oldukları 1964 yazına kadar devam etti. Babasının 1964 yazında Yozgat'a tâyin olması üzerine Öner, Lise 3. sınıfı Yozgat Lisesi'nde okudu ve buradan mezun oldu. En yakın sınıf arkadaşı Cemil Çiçek'ti. Sakin Öner, ailesinden, Van ve Yozgat'taki arkadaşlarından aldığı etkilerle milliyetçi ve maneviyatçı duyguları ağır basan, fikrî ve siyasî hareketlerle ilgilenen, şiir ve nesir alanında epey deneyim kazanmış bir genç olarak İstanbul'a gelince Yine şiir, edebiyat dergi yayıncılığı ile ilgilendi. Gazetelerde, muhabir, sayfa sorumlusu ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Yayınevi kurdu, kitap yayınladı, kitaplar yazdı. Üçdal Neşriyat'ta sekreter ve musahhih olarak çalıştı. Bu arada, 1 Kasım 1966 tarihinde Ali Muammer Işın ve Ahmet Karabacak tarafından Millî Hareket adıyla Alparslan Türkeş'in lideri olduğu Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)'ni destekleyen milliyetçi düşünceyi temsil eden 15 günde çıkan dergi yayımlanmıştı. Bu derginin 15 Aralık 1966 tarihli 4. sayısında Öner'n 'Bekamız İçin Birleşmeliyiz' başlıklı ilk yazısı yayımlandı. Ali Muammer Işın'ın ayrılması üzerine 8. sayıdan itibaren derginin sahibi Ahmet B. Karabacak oldu. Bu sayıdan itibaren Öner de, derginin Teknik Sekreteri, 48. sayıdan itibaren derginin Genel Yayın Müdürü oldu. Dergi, Eylül 1970'de yayımlanan 50. sayısı ile kapandı. 1969 yılında kurulan Ülkü Ocakları Birliği'nin de Genel Sekreteri olan Öner, bu dönemde, Birlik tarafından düzenlenen konferansı kitap hâline getirerek bastırdı. Erol Kılıç'ın başkanlığı döneminde de Birlik adına 'Ergenekon' adıyla bir dergi yayımladı. Bu arada, Cavit Ersin'in 'Millî Ekonomi ve Ziraat', Mustafa Eşmen'in 'Türk Köyü' ve Öncüler Dergisi'nde fikrî yazıları yayımlandı. Millî Hareket Yayınevi, 1970 yılında Cağaloğlu'na taşınınca Beyazsaray 41 numarada Öner, Ergenekon adıyla bir yayınevini kurdu ve Alparslan Türkeş'in Genişletilmiş Dokuz Işık kitabını yayımladı. 1972 yılı başında Ömer Seyfettin'in 'Millî Tecrübelerinden çıkarılmış Ameli Siyaset' isimli eserini Osmanlıca'dan yeni yazıya çevirerek sadeleştirdi. Bu çalışması Göktuğ Yayınevi tarafından 'Amelî Siyaset' adıyla bastırıldı. Bu, Öner'in basılan ilk kitabıdır. 1972 Mayıs'ında Denizli Lisesi'nde öğretmenliğe tâyin edilince Ergenekon Yayınevi'ni gençlere bıraktı. Denizli Lisesi'ndeki görevi sırasında sınıf ve okul gazetelerinin çıkarılmasına öncülük etti, Mevlana ve Âşık Veysel'le ilgili yazdığı senaryoları sahneye koydu, önemli şairlerimizin anma günlerini yaptı. Okula edebî ve kültürel faaliyetler yönünden bir hareket getirdi. Orada iken yazdığı Abdülhak Hâmit Tarhan isimli biyografi çalışması, 1974'te Toker Yayınları'nca basıldı. Ömer Seyfettin'in 'Türklük Mefkûresi' isimli eserini de Osmanlıca'dan yeni yazıya çevirerek 'Türklük Ülküsü' adıyla 1975'te Türk Kültür Yayınları arasında yayımlattı. 1975 Kasımında İstanbul'a Atatürk Eğitim Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve Öğretim Görevlisi olarak döndükten sonra, bir taraftan anarşinin at koşturduğu okulda düzeni sağlamaya ve derslere girmeye çalışırken, bir taraftan da edebî çalışmalarına devam etti. Burada görev yaptığı üç yıl içinde 'Ülkücü Şehitlere Şiirler' (1975), 'Ülkücü Hareket'in Şiirleri ve Marşları' (1976) isimli antolojileri, 'Ârif Nihat Asya' (1978) isimli biyografi kitabını, Müslim Ergül ve Osman Nuri Ekiz'le birlikte Eğitim Enstitüleri Türkçe Bölümü 2. sınıf Yeni Türk Edebiyatı (Servet-i Fünûn'dan Cumhuriyet'e kadar) isimli ders kitabını hazırladı ve yayımlattı. Ortadoğu gazetesinde de bazı edebî makaleleri yayınlandı. Bu arada, aralarında S. Ahmet Arvasi'nin de yer aldığı bu okulda görev yapan yirmi arkadaşıyla 'Dokuz Işık' adıyla bir yayınevi kurdu ve bu yayınevi iki yılda on kitap yayımladı. Öner, şimdi geriye dönüp baktığında, her gün anarşik olayların yaşandığı arada öğretmenlerin ve öğrencilerin dövüldüğü ve yaralandığı hatta öldürüldüğü saat 08.00'den 24.00'e kadar devam eden bir mesai sırasınca bu kadar çalışmanın nasıl yapılabildiğine şaşırmakta, bunu gençliğine, dâvâsına olan inancına ve heyecanına bağlamaktadır. 1978 yılı ortalarında, Sinop'a tâyin olduğu ve orada anarşi nedeniyle güvenli bir çalışma ortamı bulamadığından çok sevdiği mesleğinden istifa etmek mecburiyetinde kaldı. Bu yıl içinde mezuniyet tezi olan Yusuf Akçura'nın Türk Yılı (1928)'nda yer alan 'Türkçülük' isimli 128 sahifelik uzun makalesini Osmanlıca'dan yeni yazıya çevrilmesini, sadeleştirmesini, önemli kişi, kurum ve kavramlarla ilgili notları içeren çalışmasını Türkçülük adıyla Türk Kültürü Yayınları arasında yayımlattı. Bu arada, hayatının üçüncü gazetecilik dönemi olan Hergün Gazetesinde Haber Müdürü olarak göreve başladı. Gazetede, bir taraftan bu görevi yürütürken, bir taraftan da haftada üç gün 'Ülkücünün Gündemi' isimli köşede güncel siyasî konularda fıkralar ve önemli olaylarda 1. sahifede imzasız yorumlar yazıyordu. 'Öz Yurdumda Garibim' başlıklı yurtlardan atılan milliyetçi öğrencilerin dramını anlatan röportajı ile 1978 yılında Ülkücü Gazeteciler Cemiyeti'ne 'En İyi Röportaj Yazarı' seçildi. 1979 yılında yine bu gazetede çalışmasını sürdürürken Toker Yayınları'ndan 'Nihal Atsız' isimli biyografik çalışmasını, Su Yayınları'ndan 'Köy Enstitülerinden Eğitim Enstitülerine' isimli araştırma kitabını yayımlattı. 1979 yılı başlarında gazetenin boşalan Yazı İşleri Müdürlüğü'ne getirildi. Dokuz ay bu görevi sürdürdükten sonra yıl sonunda öğretmenlik görevine dönmek için Millî Eğitim Bakanlığı'na başvurdu. 1980 yılı Mart'ında İstanbul Kız Lisesi'nde depo öğretmeni olarak göreve döndükten sonra Nisan ayına da Şehremini Lisesi'ne tâyin edildi. Sakin Öner 12 Eylül 1980 İhtilâli'den sonra, Şehremini Lisesi'nde Müdür Yardımcısı olarak yeniden idarecilik görevine başladı. Burada okulun Kültür ve Edebiyat Kolu çalışmalarını yürüttü. Doğa isimli bir okul dergisinin yayınlanmasına öncülük etti. Bu arada Eğitim Enstitüsü'nde iken hazırlamaya başladığı Kompozisyon Sanatı (Düzenli Konuşma ve Yazma Sanatı) isimli kitabı tamamladı. Bu kitap, 1981 yılında Veli Yayınları tarafından yayımlandı. Ortaöğretim ve Yüksek Öğretim kurumlarında ders kitabı olarak okutulan bu kitap, Öner tarafından ancak 2005 yılında güncelleştirildi ve genişletildi. Okulun Tiyatro Kolu Başkanlığı'nı da yürüten Öner, 1981 yılında 'Gün Işığı' isimli oyunla Millî Eğitim Vakfı 1. Tiyatro Yarışması'na katıldı ve başarı kazanıldı. Aynı yıl Veli Yayınları'ndan İmla-Noktalama ve Cümle Bilgisi, Örnek Açıklamalarla Atasözleri ve Özdeyişler isimli kitabını yayımlattı. 1992 yılında Prof. İskender Pala ve Rekin Ertem'le birlikte Ortaokul 1., 2. ve 3. sınıflar için Türkçe ve Dil Bilgisi kitaplarını hazırladı. Bu altı kitap Deniz Yayınları tarafından yayımlandı. Beş yıl süre ile okutulan bu kitaplar eğitim camiasında büyük ilgi gördü. 'Millî Eğitimin İçinden' adıyla bir kurum içi halkla ilişkiler dergisi çıkardı. 1997 yılında Vefa Lisesi'nin 100. kuruluş yılı anısına bir anı kitabı hazırladı. Bu kitap Vefa Eğitim Vakfı yayını olarak 'Vefa Lisesi 125. Yıl Anısına' adıyla yayımlandı. 1997 yılı sonlarında seçtiği öğretmenlerle Milli Eğitim Bakanlığı'nın talimatıyla Lise 9., 10. ve 11. sınıfların Edebiyat, Kompozisyon ve Türk Dili kitaplarının yazımını sağladı ve editörlüğünü yapı. 2005 yılında da yeni öğretim programları ve tekniklerine göre hazırlan Lise 9. sınıf Türk Edebiyatı kitabının da editörlüğünü yaptı. Özlü Sözler isimli kitabı da1998 yılında Yuva Yayınları tarafından basıldı. 1998 yılı ortalarında yeniden Vefa Lisesi Müdürlüğü'ne dönen Öner, Kırk yılı aşkın bir süredir yazdığı şiirlerini topladı. Değerli Şairlerimiz Mehmet Zeki Akdağ, Ayhan İnal, Bestami Yazgan ve Yusuf Dursun'un beğenisi üzerine ilk şiir kitabını 2002 yılında 'İlk Dersimiz Sevgi' adıyla yayımladı. Sakin Öner, son olarak Vefa Lisesi'nin 13. kuruş yıldönümü münasebetiyle Edebiyat Öğretmenleri Hayri Ataş ve Hatice Gülcan Topkaya ile birlikte 'Vefa Lisesi 135. Yıl Anısına' isimli kitabı hazırladı. Bu arada 2001 yılından bu yana Yeşil-Beyaz isimli okul dergisinin yayınlanmasına öncülük etti ve bu derginin her sayısında bir yazısı yer aldı. 12 Eylül 1980'den sonraki dönemde başta Güneysu, Türk Edebiyatı, Dil ve Edebiyat olmak üzere çeşitli dergilerde yazıları ve şiirleri yayımlandı.