Öfke Bir Hitabet Sanatıymış; Yaz Kızım!

67

 

Futbol kültürü spordan siyasete her alanda halkımızı forma rengi âşıkları tarzında bölüp parçalayıp yönetmektedir. Sağ – Sol Kavgası‘nı bizim gibi yaşı tutmadığı için kaçıranlara müjde; tam tekmilli Biber Gazı / Lider Gazı Kavgası huzurlarınızda.

Gaz mevzusu II.Dünya Savaşı‘ndan bu yana herhalde ilk kez bu kadar amme gündeminde. Gerçi Saddam‘a bilet kesme için aranan ve hal-i hazırda Esad için aranmaya devam edilen kimyasal silah meselesi var. Fakat “ilaçlı su, biberli gaz, sidik, kıl” aksesuarları kimyanın mı yoksa fiziğin mi konusu, bir tarihçi olarak karar veremiyorum.

Öncelikle “Türk Baharı 3 Kasım 2002’de” başladı” diyen Sayın Başbakan’a teşekkür ediyorum, yıllardır yazıp söylediklerimizi doğruladıkları için. Turuncu flamaların coğrafyamızın çeperlerinde yanıp sönen ışıklarına selam osun.

Bizim buralarda “Sofrayı kuran kaldırsın” sözü vardır. Hikmeti; 2002’yi kimler planladıysa 2014’ü de onlar planlıyor demektir. Onlar kim mi: Başbakan’ın faiz lobisi, eylemcilerin Divan Otelinin sahibi, AB ve ABD eksenli haber ajansları ile diplomatik “akıllı ol” uyarıcıları. Sosyal medya dediğiniz gücü yoksa “kontrolsüz güç” mü zannetmiştiniz?

Borsadan çekilmeye başlayan yabancı sermayeyi unutmayın. Suriye‘de Esad‘ın büyük atağına karşı “resti gördüm” diyen Amerikan Dışişlerini bir kenara koyun. Yeni tavizler için ağzının suyu akan BDP – Barzani Cephesi de elinizin altında dursun. Siz asıl Tayyip Bloku‘ndan anti-Tayyip Koalisyonu‘na geçiş yapanları ve yapacakları seyre koyulun. Anti-Tayyip Koalisyonu derken de görünen yüz Gezi Eylemcilerini kastetmiyoruz.

Koalisyonun görünen güçlerinin gaz pervasızlığı, tazyik tahammülü ve öfkenin hitabete döndüğü her Erdoğan konuşmasından sonra artan sayısı başlarına ne gelse de hedefe kilitlendiklerinin göstergesi görünüyor. Görünmeyen güçlerse aslında göz önündeler de hangi safta oldukları hususunda göz yanılmaları var. Kamuoyu bunları olay sonrası sudokusuyla tanıyacaktır netekim.

Başbakanın acil Ankara ve İstanbul Mitingleri ise mezarlıktan geçerken ıslık çalmaya benziyor. Kalan % 50’nin penguenci kanallar vasıtasıyla 1 milyon rakamına çivilenmesi yurdun dört bir yanında meydan muhalefetine katılımcıların da 1 milyonluk bir istihbarî kökeni olduğunu imliyor.

Tayyip Erdoğan’ın yalnızlığı evvel emirde kendisin ve camiasının “köpekçiler” diye tekfir ettiği milliyetçi – ülkücü cenahtan aşırma pankartlarla istimdat dilemesinden belli. “Etimesgutlu Bozkurtlar“, “Muhsin Yazıcıoğlu ve Yol arkadaşları” afişleri; “Alparslan Türkeş’in Torunlarıyız” sloganları ile üç hilalli bayraklar ancak 80 öncesinde MTTB içerisinde yer alan Ankaralı Yerel Yöneticilerin kavrama hareketi olsa gerek.

Neymiş; “Her türlü milliyetçilik ayaklarımın altında“ymış. Demek ki neymiş “MHP’li kardeşlerime teşekkür ediyorum“muş. Neymiş; “Öfke, Başbakanda bir hitabet sanatı“ymış. Yaz kızım:

 

“Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık!
Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi..
Sana da X Şahsiyet, taş bebeği bıraktık,
Ellerinde kılçıklı balıkların bir dişi;
Senin hatıran gibi büyük, yeni, karanlık;
Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi..”