Ünlü yazar Bernard Shaw’a kibirli bir yazar şöyle der: “Ben senden üstünüm; çünkü onur için yazıyorum, sen ise para için.” Bernard Shaw anında cevap verir: “Doğru söylüyorsunuz, herkes eksik olanın peşindedir.”
Neyin peşindeyiz? Kendimizde eksik olan ne? Uğrunda ter döktüğümüz, gecemizi gündüzümüze kattığımız, pek çok değerlerimizi çiğneyerek tamamlamaya çalıştığımız eksiklik, gerçek anlamda bir eksiklik mi? Sonlandırdığımız hangi eksiğimiz bize “İşte uğrunda ölmeye değerdi.” dedirtti?
Eksik olan bizde adalet duygusuysa, vicdansa, bilgiyse, hoşgörüyse, yardımseverlikse, sabretme gücüyse tamamlamak için çalışmaya değer; ya paraysa, makamsa, şöhretse popülerlikse, evlat çokluğuysa, mülkse … değer mi? Eksik gördüklerimiz, kıblemizdir. Bir de eksiği olup bunu görmeyenler de var ki bunlar kördür, sağırdır, dilsizdir. Fena olan bu değil mi? Hazırcevap Bernard Shaw, aslında kendini küçümseyen yazara cevap verirken zaafını da itiraf etmiş olmuyor mu?
Bir adam Nasreddin Hoca’ya şöyle der: “Seni sadece eşeğin sayesinde tanıdım!”
Nasrettin Hoca cevap verir: “Eşekler birbirini tanır!”
Nüktedanlığıyla meşhur Nasrettin Hoca’mız kendisini aşağılamak isteyen kişiye cevap verirken doğal bir ilişki türünü de vurgulamış: Eşekler de köpekler de kediler de… cinsi ve türü ne olursa olsun her canlı birbirini tanır, çeker, birbiriyle kolayca ilişki kurabilir. Bu bir fıtrat yasasıdır. Hacı hacıyı Mekke’de, derviş dervişi tekkede, deli deliyi dakkada bulur, atasözü oldukça vecizdir.
Hayat, bir yanılsama süreci. Doğru bildiklerimizin yanlış, yanlış bildiklerimizin daha sona doğru olması, bu hayat sürecinin yasası. Peşinde koştuğumuz hangi doğru, gerçek anlamda doğru? Rüzgârın saçına takılıp savrulmak, hiç de ihtimal dışı değil. “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.” çaresizliğini veya iradesizliğini yıkma gücünden yoksunuz. “Değil” dediklerimiz “değil” olmaktan çıkıyor, “olmaz” dediklerimiz, oluyor.
Biri, Doğu’nun Shakespeare’i diye nitelenen Arap şair el-Mütenebbî’yi küçümsemek ister ve der ki: “Seni uzaktan kadın sandım!” El-Mütenebbî cevaplar: “Ben de seni uzaktan adam sandım!” İşin tariz (iğneleme) tarafını görmezden gelsek dahi kadınların erkekleştiği, erkeklerin kadınlaştığı; bildiğimiz gerçeklerin, inandığımız değerlerin tersyüz edildiği bir çağda yaşıyoruz.
Hayatın tekrarı yok. Eşyanın yasası belli. Varlık nedenimizin verdiği görevi yerine getirmek, eşyanın yasasına uyduğumuzda hiç de zor değil. Yılan yılanı bilecek, eşek eşeği bilecek; bunlar, fıtratlarının gereğini yapacak. Zalim, yine zalim, mazlum yine mazlum. Yahudi ahlaki bu çağda çıkmadı ki şikâyet edelim, yardım ediyor diye Amerika’ya niye kızalım? Amerikan politikası, Yahudi ahlakı her zaman vardı, bundan sonra da olacaktır. İyiler, kötüler olduğu için; gündüz, gece olduğu için kıymetlidir. Allah, Cennet’in yanında Cehennem’i de yaratmıştır. İnsanlar isterlerse Cennet’i de Cehennem’i de tercih edebilir.
Tekrarı olmayacak hayatımızda istikametimiz çok önemli. Tamamlanması gereken eksiklerimiz, tercihlerimiz olmalı. Fıtrat yakınlığı duyduğumuz dostlarımız, yol arkadaşlarımız olmalı. Birlik; kuvvettir, kolaylıktır, denetimdir.
Yıkılmamak için birlik, erimemek için birlik, düşmana karşı birlik.
Neyimiz eksik? Birlik.