8.8 C
Kocaeli
Çarşamba, Ekim 22, 2025
Ana SayfaGüncelNeler Tekrar Edilmeli

Neler Tekrar Edilmeli

Bir zamanlar… Mazide… Gazetede her ne varsa ömrü 24 saatti. İster haber olsun ister yorum, fikir yazısı, köşe yazısı… Bir gün sonra, bunların hepsinin yerine yenileri gelir ve gazete bazen kesekâğıdı, bazen raf örtüsü olurdu. Gazetenin saltanatı bir günlüktü, hani Cahit Sıtkı’nın Otuz Beş Yaş şiirindeki bir namazdan az fazla.

Beyin teri, göz nurunuzun ömrü daha uzun olsun istiyorsanız daha dayanıklı, daha uzun vakitli mevkuteler seçmeniz gerekirdi. (Mevkute vakitli demektir zaten- periyodik…) Haftalık, aylık, vs. dergi mesela. Tabii en sağlamı kitap. Kitap ölümsüz gibiydi. Hiç olmazsa mevkutelere kıyasla öyleydi.

Bu hâl, gazete yazarı için hem iyi hem kötüydü. Kötüydü çünkü emeği bir gün sonra yok hükmündeydi. Yazısı kupür olarak ceplerde dolaşmıyorsa tavsiye bile edilse onu görmek için kalkıp gazete biriktiren bir kütüphaneye gitmek gerekirdi. İyiydi. Çünkü ne yazarsa yazsın, ne hata yaparsa yapsın her şey ertesi gün unutulurdu. Her gün çıkan bir genel basın affı gibi.

Tekrar etmek veya etmemek

Çok şükür ve maalesef artık öyle değil. İnternet sayesinde, değil bir gün sonra bir yıl, on yıl sonra da yazdıklarımız o bulutta ikamet etmeye devam ediyor. Kolayca da bulunabiliyor.

Bu yüzdendir köşemi yazmaya her oturuşumda, aklımdaki konuyu daha önce yazmış mıyım diye bakmak gereğini hissediyorum. Gerçi tekrar kötü değilmiş. Şakası da var: Et-tekrarı ahsen velev kaane yüzseksen. Ciddisi de… Değerli bir felsefe hocasına tekrara düşme endişemi anlattığımda, “Felsefe tekrarsız öğretilmez, öğrenilmez.” demişti.

Daha önce neler yazdığımı hatırlamıyor muyum? Vallahi hatırlayana aşk olsun. Sadece Karar’ı alalım. İlk köşe yazım 2020 Ocak ayında yayımlanmış. Kabaca 5 yıl; yılda 100 yazıdan 500 yazı eder. Siz olsanız hatırlayabilir misiniz?

Dünyayı gör-me-mek

Öyleyse bir yazdığımı bir daha yazmayayım. Bu da doğru değil. Hem felsefe hocasının tembihinden ötürü doğru değil hem de internette de dursa, kitaba da geçirseniz unutuluyor. Lincoln’ün aldatmak üzerine dediğine benzeteyim: Bir kişi, bir yazınızı, her zaman hatırlayabilir ama herkes bütün yazılarınızı her zaman hatırlayamaz. Ben eski yazılarımı şöyle bir kuş uçuşu gözden geçirdim. Hatırlanmasını istediğim, insanların ciddiye almasını istediğim, ciddiye almazsak iyi bir geleceğe ulaşamayacağımızı düşündüğüm konulardan birkaçı şunlar:

Yöneticilerin dünyayı olduğu gibi görmesi şarttır. Kafasındaki ideolojinin projeksiyonunu değil gerçeğin gözüne yansıyan şeklini görmelidir. Otoyolu uçak pisti zanneden pilot, Antalya’daki kazada olduğu gibi uçağı dağa çakar; 153 kişiyi öldürür. Ekonomi biliminin gerçeklerine değil de ideolojisine göre ülkeyi yönetmeye kalkan lider de ülke ekonomisini dağa çakar; 85 milyonun hayatıyla oynar.

Ahlak – önem – zayıf partiler

Toplumun yaşayabilmesi için ahlak şarttır. Fertle toplumun en geniş ve sık yüz yüze geldiği alanlar ticaret ve siyasettir. Dolayısıyla ticaret ve siyasette ahlak yoksa toplum ahlaklı değildir. Ahlaksız toplumda güven yoktur. Düzen yoktur. Biz maalesef, bu gerçeğin tam aksine, siyaset ve ticarette ahlaksızlık doğaldır diye düşünüyoruz. Güvenin bulunmadığı toplum geri kalmış toplum olmaya mahkûmdur.

Siyasilerimizde, strateji yok. Her şey taktik. İktidarda da öyle muhalefette de. Acil ama önemsiz işlerden, acil olmayan fakat önemli, çok önemli hayati işleri düşünmeye, o işleri planlamaya, o işleri konuşmaya vakitleri kalmıyor. Önemli işler önemsenmiyor.

Partilerimiz zayıf. Başkanlarımız kuvvetli. Partinin her kademesini başkanın tayin etmesi olağan. O tayin ettikleri de dönüp başkanı seçiyor. Buna da demokrasi diyorlar. Bakınız mesela ABD’de mesela Almanya’da, İngiltere’de partiler güçlüdür ve başkanı parti belirler. Başkan partiyi değil. Her şeyi, hatta anayasayı değiştirmeye bayılıyoruz da partiler kanunundan çok mutluyuz.

Soyut ve zekâ – hukuk – demokrasi

Zekâ testleri soyutu kavrama becerisini ölçer. Halkımızın zekâsı, 100 olan ortalamanın altında, 90 civarındadır. Çünkü soyutu öğretemiyoruz. Öğretecekler de soyutu bilmiyor. Dinin değerleri, millî değerler… Bunlar soyuttur. Soyutu kavrayamayan, anlatamayanlar bu değerleri nesillere veremez. Somut kabuk değerlerle uğraşırlar. Din, ölü yıkamak; milliyet birilerinden nefret etmektir.

Hukuk devletinde eylemler kanunlara uymak zorundadır. Hukuksuz devlette kanunlar eylemlere uydurulur. Seçmece kanun adamları, sipariş üzere çıkarılan kanunları kullanır. İktidara menfaatler sağlar, muhalefeti ve demokrasiyi yok ederler.

Dahası var ama şimdilik bu kadarda durayım.

Ne dersiniz, bunları tekrarlamalı mıyız? Peki sizce hangilerini?

İskender Öksüz
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)

Seçtiklerimiz

spot_img