İlerlemenin önemli nedenlerinden biri de yüksek ideallerinizin olmasıdır.
İdealiniz olursa kendinizi ona ulaşmak için teşvik eder, gayret gösterirsiniz. Dolayısıyla tembelliğe müsamahanız olmaz.
İdealiniz olursa üretirsiniz, yeni şeyler ortaya koyarsınız. Üreten insanın da boş işlerle uğraşmaya vakti olmaz. Seviyesiz konularla vakit kaybetmez. Enerjisini dedikodulara harcamaz, böyle bir lüksü yoktur.
İdealiniz olursa kendinizle uğraşmak ve mevcut değerlerinizi tüketmek, birliğinizi sarsmak yerine bu ideal etrafında birleşir ve birlikte hareket edersiniz.
Bu birliğin güç olduğunun farkına varır ve bu güçle geleceğe yönelik projeler üretir, adımlar atarsınız.
İdealiniz varsa başınıza gelen her olumsuzluk için bir “suçlu” aramayı bırakır, “ben nerede hata yapıyorum?” diye sorarsınız.
İdealiniz varsa uluslararası arenada devamlı “savunma psikolojisi” içinde olmazsınız. “Ben ne yapabilirim?” diye düşünmeye başlarsınız.
Belirtmem gerekir ki ideal derken şahsî menfaatleri veya kısa vadeli politikaları, dar bakış açılarını ve geçmişi yeniden inşa etme heveslerini kastetmiyorum.
Zira sadece kendiyle meşgul insan büyük düşünemez.
Geçmiş ise bugüne taşınamaz, çünkü şartlar değişmiştir.
Önemli olan kendi kavramlarımızdan hareketle yeni üretimler yapabilmektir.
İşte İslam âlemi yüzyıllardır bu üretimi yapamamaktadır. Çünkü “yüksek idealleri”ni kaybetmiştir. Düşünmekten, araştırmaktan korkar hale gelmiştir.
Hatta “gerçekten inananların üstün olacaklarını” müjdeleyen âyeti (Âl-i İmrân, 139) düşününce kaybedilenin daha vahim olduğundan da endişe ediyorum!
Dolayısıyla samimiyetimizi sorguluyorum…
Hal böyle olunca ne İsrail’e ne ABD’ye ne de bir başkasına kızma hakkımız var mı?
Her biri kendi varlığını korumanın ve söz sahibi kalmanın gereğini yapmaya çalışıyor. Metodlarını beğenmeyebiliriz ama bu konuda geçmişte neyseler günümüzde de pek far yok. Yani artık biliyor olmamız lazım.
O nedenle de adama sormazlar mı “yaklaşık sekiz milyonluk İsrail her taşın altında aranacak kadar söz sahibi oluyorsa, yaklaşık bir buçuk milyarlık İslam âlemi ne yapıyor da bugün kaynayan kazan haline geliyor?”
Unutmayalım “insan için kendi çalışmasından başkası yoktur” (Necm, 39).