Kim anlıyor, ülkede yapılmaya çalışılanları?
Ülkede ekonomi hepimizi çarpıyor, ülkenin ekonomisi çok iyi diyenleri bile bir telaş almış, gizlemek için her şeyi yapıyorlar.
Ülke, Orta-Doğu’da örtülü bir savaşın içerisine girmiş. Hem de öyle bir savaş ki, çıksan çıkamazsın, girsen giremiyorsun, şaşırıp kalmış, karar vericiler.
İşsizlik, 15 yıldan beri ülkeyi yönetenlerin en başının bile rahatsızlık duyduğu ve bunu da dile getirdiği boyutlara ulaşmış.
AB dün girmekten gurur duyacağımız(!) bir birlik iken, bugün baş düşmanımız olmuş.
ABD, en önemli stratejik müttefikimiz(!) iken, bugün neredeyse savaşın eşiğine geldiğimiz bir ülke olmuş.
Fetö diye bir canavarı yaratanlar, saltanatlarını sürdürmeye devam ederlerken, fetöcü diye kimler mağdur ediliyor bilinemez hale gelmiş.
Kadına şiddet, tecavüz, çocuklara taciz ve ölümler her taraftan toplumu kuşatmış.
Pkk terör örgütünün kanımızı dökmesi son hızla devam etmekte.
Arap birliği genel sekreterinin bile ışid destekçisi olmakla suçladığı bir hale düşmüşüz.
Ülkede, konuları kişilere göre anlayan ve değerlendiren, yaşadıklarımızı bir inat uğruna görmek istemeyen kişiler hariç herkes gergin, sinirli ve belirsizliğin içerisinde bocalar hale gelmiş.
Ama, olsun, biz yine de başkanlık sistemini bir an önce getirelim derdindeyiz.
Bunun nedenini anlayan var mı?
Eğer, Anayasa’ya uyulmuyor ise, Anayasa’ya uyulması mücadelesi mi verilmeli, yoksa, Anayasa mı değiştirilmeli?
Değişecek Anayasa’ya uyulacağının garantisi var mı?
Bir muhalefet partisinin yapması gereken, iktidar partisinin eksiklerini, yanlışlarını söylemek mi ve bu eksik, yanlış işleri kamuoyuna açıklamak, anlatmak mı, yoksa bu işleri örtbas etmek mi?
İşte, anlaşılmaz olan durum tam bu durumdur.
Ülke, yukarıda saydığımız çok, çok ağır şartlarda iken, bizim işimiz gücümüz yokmuş gibi, sitem değişikliğine gitme nedenini gerçekten anlamıyoruz. Hem de, çok yakın zamanlarda
söylenenlerin tam tersini yapmak pahasına. Temenni ederim ki, benim anlayışım kıt ve sadece ben anlamıyorum.
Değerli arkadaşlar, rica ediyorum, yaşananları değerlendirirken şahsî ölçülerle değil, Türk Milleti’nin değerleri ve bekası açısından değerlendirelim. Yoksa, her şeye rağmen Türk Milleti’nin en büyük ümidi olan kadrolar, birbirleri ile didişip durarak ülkenin zemini altımızdan kayacak, haberimiz bile olmayacak.
Eyvah, ben ne yaptım demek geri dönülemez işlerin başımıza gelmiş olması demektir.