Ne Olacak Bakalım

79

 

“Soma’daki gibi hadiselerde, yaratıcının sonsuz kudretini yok saymak ne kadar yanlışsa, insanın suç ve sorumluluklarına ilahî kudret üzerinden mazeret üretmek de o kadar yanlıştır.”

Kim söylüyor bu sözü?

Diyanet İşleri Başkanı!

Bu sözden ne anlaşılıyor?

Soma’da 301 kişinin ölümünü fıtrat, takdir-i ilahi gibi sözlerle geçiştirmek yanlıştır, hatta tehlikelidir anlaşılıyor, değil mi?

Yani, sen her türlü yanlışı yap, denetleme diye, göstermelik işler yap, üreticiye üretimi artır bedava kömür dağıtıp iktidarda kalacağım sen de bol kâr et de, hiçbir tedbir alma, taşeron sistemi, dayıbaşı sistemi, rödovans sistemi diye bir şeyler uydurulsun, sen de gözünü, kulağını kapat, sonra da kader de, takdir-i ilahi de. Diyanet İşleri Başkanı tam da böyle söylüyor ve olmaz öyle şey diyor.

Bakalım, Haşim KILIÇ’la dövüşen, Metin FEVZİOĞLU’nun konuşmasına hakaret eden, Muhalefet Partilerinin konuşmalarını dinlemeden salonu terk eden, en ufak bir eleştiriye tahammül gösteremeyen, herkesi azarlamayı marifet sayan, eleştiri karşısında sakin davranmayı beceremeyen, kalıcılığını kavgaya bağlamış olan sayın Recep TAYYİP ERDOĞAN, bu sözler karşısında nasıl bir tavır alacak?

Öfke patlaması ile açıklanan bu ana kadar ki tavırlar, söz konusu olan Diyanet İşleri Başkanı olunca nasıl bir şekil alacak, doğrusu çok merak ediyorum!

Geçen gün, Memur Sen’İn bir toplantısında, sendika başkanı elinden gelen her türlü yağı çekti, 13 defa sayın Başbakan’ım dedi, hatta hızını alamadı, siz artık Cumhurbaşkanımızsınız gibi laflar bile etti. Konuşmasının bir yerinde birkaç kelimelik sendika üyeleri ile ilgili bir istekte bulundu, anında Recep Tayyip ERDOĞAN’dan en sert cevabını aldı. Demek ki, vıcık vıcık yağcılık da bir yere kadar.

Recep Tayyip ERDOĞAN, öfke patlaması, öfke kontrolsüzlüğü mü yaşıyor, yoksa, toplumu germek, bu gerilimden nemalanmak için sürekli gerilim taktiği mi yapıyor, onu, Diyanet İşleri Başkanı’na göstereceği tavırla anlayacağız.

Diyanet İşleri Başkanı’nın bugüne kadar yaşanan ağır bunalımlar karşısındaki tavrı, iktidara yakınlık üzerinde idi. Bu herkesin açıkça gördüğü ve gözlemlediği bir gerçek idi. Bugün yapılan bu açıklama, umarım ki, artık, yeter demenin zamanının geldiğinin anlaşılması ile ilgili bir açıklamadır.

Hangi şart olursa olsun, bu ülkede, bazı kurumların ayakta kalması, tüm toplumu kucaklayacak duruşlar sergilemesi gerektir. Bu kurumlardan biri de Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Ancak, bu iktidarla birlikte, bu duruşun maalesef tahribata uğradığını söylemek zorundayım. Ben, toplumun nabzını tutmaya gayret eden bir insan olarak bunu söylüyorum. Bir takım yandaşların böyle düşünmemesi, toplumun bir kesiminde bu tahribatın olduğu gerçeğini değiştirmez. Temenni ederim ki, Diyanet İşleri Başkanlığı, bu gerçeği görüp tedbir alma yolunda adımlar atmaya başlamış olsun.

Sonuçta, Recep Tayyip ERDOĞAN, Diyanet İşleri Başkanı’nın açıkladığı doğru ve önemli açıklamaya ne cevap verecek dört gözle bekliyoruz.

Çünkü, kendilerinin en iyi bildiklerini iddia ettikleri bir konuda ders veren bir açıklama olduğu için, herhalde söyleyecekleri bir şeyler vardır. Bekliyoruz.