Geçen yüzyılın büyük düşünürü Muhammed İkbal‘in bu saptaması günümüzde hala hükümferma. Özetle Müslüman’ın Müslümanlaştırılması yada Müslümanlıkla buluşturulması gerekmekte.
Yine Ali Vasfi Kurt‘un tespitiyle Batı, misyonerlik çalışmasını artık Hıristiyanlar eliyle değil Müslümanlar eliyle gerçekleştirmekte. Yanisi böyle Müslüman olduktan sonra İslam Âlemi için ekstra bir düşmana gerek yok.
Hiç; onlar gerçek Müslüman değil, özde-sözde, aparatçık-Müslümancık, otomatik kul-robotik mümin ayrımlarıyla mevzuyu terletmeden kendi tankımızın namlusunun epeyi zamandır kendi üzerimize çevrili gezdiğini beyan edelim.
Suriye‘de, Mısır‘da, Libya‘da, Irak‘ta, Afganistan‘da, Pakistan‘da, Bengladeş‘te, Filistin‘de, Yemen‘de çift taraflı olarak ölüyor, öldürülüyor. Kiminde donuyor, kiminde selde boğuluyor, kiminde deprem enkazında.
Kimbilir daha hangisinde iç savaş çıkacak, guruplar çatışacak, çoluk – çocuk katledilecek ve üstüne kaleşnikoflu ‘Allahu ekber’ pozları verilecek? Din adına, Allah adına dinin ve Allah’ın buyurmadığı hangi haltlar işlenecek kimbilir?
Sen gel komşu-momşu, Hıristiyan-Müslüman ülkelerden para al, silah al; sonra da birden diktatör olduğu hatırlatılan kimselere karşı kendi ülkende kendi insanını vur, adam boğazla. Donan çocuk da, açlıktan ağlayan da, karşı tarafın aşırı güç kullanarak yaktıkları kurunun yanındaki yaşlar da Müslümanlık tablosunun hazin manzarasıdır.
Sen kalk önce Batı desteğiyle iktidarı devir, nimete ve güçe gark ol; sonra da aynı desteğin kösteğiyle devrilince demokrasi, demokrasi diye meydancılık yap. Kendi ülkesinde basit toplumsal eylemleri ezen benzer bir ülkeden de ‘diren‘ mesajını al. Senin eylemselliğin aslında o ülkenin iktidarıyla değil sokak muhalefetiyle eşdeğerdi.
Libya‘da Müslüman’ın ipini kime çektirdiler; Müslüman’a. Irak‘ta milyonlarca Müslüman’ı genelde kime katlettirdiler; Müslüman guruplara. Asya‘da ve Afrika‘da patlamaya hazır bomba gibi beklemekte olan ülkeler, guruplar var mı; çok. İslam Dünyası‘nda insaf yok, izan yok. Mal, can, ırz güvenliği yok. Adalet ve emniyet yok.
Akif‘in bu hali görünce “kalktım ağladım, yattım ağladım” dediği husus asırlık bir karabasan gibi üzerimizde. Törensel Kuran okumayı seven ama anlamından bîhaber olan ümmetin olduğu, olacağı budur. Hele ortada yağlı-ballı İktidar tepsisi varsa..
Yakında İslam Dini‘nin yasakladığı ne kadar tecessüs, gıybet, iftira, şantaj ve sairenin yine Müslüman guruplarca servis edildiğini duyarsanız şaşırmayın. Yakında ortalık kasetten, manşetten ve kötü ticaretten geçilmeyecek. Birileri birilerinin ağzına, burnuna ot ve çamur tıkamaya devam edecek. Ama herkes ve her gurup yine sahabeden, yine Peygamberden, yine ulvi şahsiyetlerden bahsetmeyi de sürdürecek.
Bu dünyada ve ahrette dokunulmazlığı olduğunu zanneden, Yüce Yaratıcı’yı – hâşâ – emirlerinde Alaaddin’in Sihirli Lambasının Cin’i gibi fehmeden, bu kendisinden başkayı adam / Müslüman yerine koymayan, kendi gurubunu Fenerbahçe-Galatasaray aşkından daha sapkın bir aşkla tutarak başka kuş tanımayan, bu kerameti kendinden menkul 72 fırkadan ehl-i necat tek ve yek illaki kendileri olmak hastalığına tutulanlar güruhlarını hangi dinin tiryaklarıyla iyi edebiliriz acaba?
“Ey inananlar; Allah’a ve Resulüne hıyanet etmeyin! Bilip durduğunuz halde öz emanetlerinize hıyanet mi ediyorsunuz?” (Enfal 27). “Dinlerini parça parça edip guruplara bölünenler var ya senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır.” (En’am 159)