Müslümanlardaki Adaletsizlik ve Ahlâksızlık

96

Hz. Ayşe‘ye atılan “İfk” iftirası sonucu Nur Suresi‘nin 11‘nci âyeti ve diğer âyetler gelir: “O iftirayı getirenler, içinizde beraber hareket eden mutaassıp bir topluluktur. Onu sizin için şer sanmayın. Aksine o sizin için hayırdır. Onlardan her birine o günahtan bir pay vardır. En büyük azap da onlardan elabaşılık yapanadır.” Dahası yalan yere iftira atanlara 80 değnek sopa vurulmuştur. Şahitlikleri de ebediyen kabul edilmemiştir.

Risaletin yayılması sırasında büyük zorluklarla karşılaşan Müslümanlara hicret / sığınma için ilk olarak Habeşistan tavsiye edilmiştir. Hem de Peygamberimiz tarafından.. Habeş Kralı Necaşi Hıristiyan’dı ama adaletliydi. Bugünkü Müslümanlar neden adaletli değil?

Her Cuma; “İnnellahe ye’muru bil adli…” ile başlayan ve “Muhakkak ki Allah adaleti emreder…” ilâhi sözünü duyup – dinleyip sonra da adaletsizlikte tavan yapmak neyin nesi? Sanki adaletsizlikte tarih ve dünya rekoru kırma denemesi..

Devletin dini adalettir” der Hz. Ali; “Dinin devleti de hürriyettir” diye ekler. Adalet yoksa devlet dinsiz; özgürlük yoksa da din devletsiz demektir. 98 yaşında ölen Gamsız İhtilâlci‘nin adalet ve özgürlük anlayışından ne farkınız var? Bir tek elinizde silahınız yok!

28 Şubat sürecinde adaletsizliğe mahkûm ve temel özgürlüklerinden mahrum edilen kitlelerin temsilcilerinin siyasal ve ekonomik gücü ellerine geçirdikten sonra başkalarına reva gördükleri muamele kendi gördüklerinin aynısı. Güçsüzken direnemediler, güçlüyken imtihanı veremediler. Kazanmış görünseler de onlar Kayıp Kuşak.

O sürecin bir erkek, bir de kadın karamanını hatırlarım. İlkinin hayatı Keş Dağı‘nda karamanca nihayetlendi ve şimdi Taceddin Dergâhı‘nda medfun. İkincisi ise Dr. Meral Akşener ve hâlen aktif siyasette. O günlerden bugüne değin de ilkelerinden ve duruşundan asla taviz vermedi.

O günleri ve sonrasını biraz da aktif yaşayan biri olarak ben kendisinde ve inancını – idealini anlattığı sözlerinde sığlık ve samimiyetsizlik görmedim. Örnek bir Türk Kadını olarak da, erkeklerde bile zor bulduğumuz hem cesur hem de bilge siyasetçi profiliyle de bu toplum için mühim bir değerdir. Nene Hatun ya da K. Fatma Seher‘in siyasete girmiş hali gibidir.

Böyle bir insana “Kaset İftirası” atılması ister istemez bende Hz. Ayşe ve İfk Hadisesi intibaını uyandırdı. Böyle münâfıkça bir siyaseti lânetliyorum. 28 Şubatçıların bile ötesinde iş görenlerin ve siyaseten rakip gördüklerini ekarte etme adına Seksen Sopa’lık iftiraya başvuranların yatacak yeri yok. Varsa da Kenan Paşa’nın yanı..

Bir zamanların Şemseddin Nuri müstear adıyla kitaplar çıkaran ve her daim nefs-enaniyet-kibir kavramları üzerine yazılar döken Eski Cemaatçi Lâtif Erdoğan‘ın bu işte ‘iftiracıbaşıAbdullah bin Übey‘in rolüne soyunması Müslümanlık için ne hazin. Kur’an ahlâkıyla ahlâklanmadan Müslümanlık bu ve benzerleri olsa gerek.

Beni dinle ey Kadı!  Bozuldu işin tadı. Zulümse bunun adı;

Yunan yapsa da aynı, Kenan yapsa da aynı.” (A.Karakoç)

Kendisini Müslüman sanan yapsa da aynı.