Müslümanlar Bozulma Sürecinde mi?

95

ŞEHİRDE VELİ OLMAK ZOR: Keramet sahibi iki derviş arkadaştan biri dağda, insanlardan uzak, çobanlık yaparak geçinirken, diğeri şehirde ayakkabıcılık yaparak geçiniyormuş. Dağdaki derviş, bir sıcak yaz günü şehirde yaşayan arkadaşını ziyaret eder. Dağdan getirdiği bir bez torba içindeki kar hiç erimemektedir. Ancak bir kadın müşteri tamir ettirmek için ayakkabısını çıkarırken bacağının bir kısmını çıplak olarak görünce, misafir dervişin zihninde bazı düşünceler oluşur. Bez torbadaki kar erimeye, torbadan damlalar düşmeye başlar.

Olanları izleyen şehirdeki derviş, “insanlardan kaçarak dağ başında veli olmak kolay şey. Bütün mesele işte bu insanların içinde veli olabilmekte” demiş.

Bu menkıbe yokluk içinde olan Müslüman’ın imanını korumasının, varlık içinde olanlardan daha kolay olduğunu anlatmakta.

TÜRKİYE’DE MÜSLÜMANLAR’IN DURUMU: İslami kesimlerce iyi tanınan yazar Yavuz Bahadıroğlu da, günümüz Türkiye’sinde Müslümanlar’ın “şimdi daha muktedir (iktidar sahibi), daha politik, makam mevki ve güç kuvvet sahibi olduğunu” anlatarak buna paralel olarak bir bozulma sürecini yaşadıklarından yakınıyor.

Burada kastedilen Müslüman, “dini hükümleri hayatının tamamına hâkim kılmaya çalışan”, kimliğini tanımlarken Müslüman sıfatını en öne alanlar. Bahadıroğlu kendisini de dâhil ettiği bu Müslümanlar hakkında şu tespitleri yapıyor:

“Bir sürü imkânla birlikte bize bir de ‘Rabbena hep bana’ anlayışı musallat oldu: Ferdileştik, şahsileştik, bireyselleşip ve bencilleştik! Sonuç olarak, eskiye nispetle daha kolaycı, daha rüşvetçi, daha vurguncu, daha soyguncu, daha vurdumduymaz, daha duyarsız, daha kaba-saba, daha kültürsüz, daha sevgisiz, daha saygısız, daha meraksız, daha ürkek, daha korkağız!..

“Para”nın getirdiği her kolaylığı ve her uygunsuzluğu, tıpkı “ötekiler=dünyacılar” gibi, biz de doludizgin yaşıyoruz!”

“Uzun zamandır, tıpkı “ehl-i dünya” dediğimiz tek dünyalılar gibi, alabildiğine para endeksli, köşe dönücü, iş bitirici bir hayat felsefemiz var… Yürek pusulamız eskiden sadece “kıble”yi gösterirken, çoktan beri “para”yı ve “iktidar ve gücü” gösteriyor!

“Bizim de artık göz kamaştıran muhteşem evlerimiz, teknoloji harikası otomobillerimiz var. Çok kazanmak, çok zengin olmak, çok iyi giyinmek, kocaman lüks otomobillere binmek, yalılarda oturmak; kısacası ‘bir eli yağda, bir eli balda’ yaşamak Müslümanlığımıza bir şey katmıyor.”

“Sürekli olarak başkalarını sorgulamak da bize bir şey kazandırmıyor.”

BOZULMUŞ MÜSLÜMAN DAVRANIŞLARINA ÖRNEKLER: Yukarıdaki gibi özeleştiri ve benzerlerine çok ihtiyaç var. Çünkü nefs (veya şeytan) inançlı kimseleri bile cehennem sath-ı mailine (eğik düzlemine) kaydırmak için çeşitli usuller bulur. Şu örneklerdeki gibi…

  • Doğu Anadolu’ya atanarak bir ilçede ev bakan memura, ev sahibi musluklara ilişkin açıklama yapmış: “Mutfak musluğu ile banyo musluğu, kaçağa bağlı; lavabo musluğu ise su saatine bağlıdır.”

    Eve bakan kişi anlayamadığı için şaşkınlıkla sormuş; “Neden ikisi kaçağa bağlı da lavabo saate?”

    Cevap trajikomiktir: “Lavaboda abdest alıyorduk; haram karışmasın diye kaçağa bağlamadık!..”

  • Büyük bir kamu kurumunda trilyonluk ihaleden komisyon (rüşvet) olarak bir memur maaşının yüz katını alan daire başkanının gerekçesi de buna benziyordu: “Ben bu paranın bir kuruşunu yemeyeceğim. Tamamını aday olduğum bölgede seçimlerde kullanacağım.”

  • Güneydoğu Anadolu Bölgemizde elektrik kullanan vatandaşlarımızın bir kısmı ahırlarını, kuyu sularını bile elektrikle ısıttıkları halde elektrik ücreti ödememenin çeşitli usullerini bulmuş. Bölgede kayıp kaçak oranı illere göre yüzde 65-75 arasında. Resmi daireler ile memurları çıkarırsak hemen hemen hiç elektrik ücreti ödenmediği anlaşılıyor. Biliyoruz ki, burada yaşayan insanların da büyük çoğunluğu inançlı(!) Müslüman.

  • Bugün güç ve zenginliğe kavuşmuş “Müslümanların” bir kısmı da Türkiye’nin “dar ül harp” olduğu gerekçesiyle vergi kaçırıp, çeşitli günahlarına mazeret bulmuyor muydu?

  • Kimileri de lüks yaşantısına muhteşem(!) bir savunma yapmakta: “Allah Müslüman’ın varlıklısını sever, Hz. Ebubekir de, İmam-ı Azam da zengindi.” Oysaki Allah herhalde “boynuna ‘Versace’ kravat, bileğine ‘Rolex’ saat, gözüne milyarlık ‘Rayban’ gözlük takan” zengin Müslüman’ı değil; “veren el” olan, sosyal sorumluluğunun gereğini yerine getiren, kul hakkı yemeyen, topluma ve çevreye saygılı zengin Müslümanları severdi.

****

BOZULMUŞ MÜSLÜMAN ÖRNEK OLAMAZ: Mübarek Ramazan Ayında “bozulmuş Müslümanlardan” bazıları halkımıza İslam’ı anlatıyor.

Hani Karadenizli Temel’in “birbirlerine ana avrat küfür eden iki kişinin arasına girip ikisine de birer tokat atarak, ‘Analar kutsaldır, analara küfür etmeyin, o…. çocukları!!’ demesi gibi…

Âleme verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı” cinsi insanlardan Müslümanlık dersi almaktan Allah bizleri korusun.

****

Banka gişesinde işlem yaptıran yaşlı teyzeye, işlemini yapan görevli sormuş: “Parayı kim alacak teyze? Alıcısına ne yazalım?” Teyze cevap veriyor: “Bu paranın hayrını görme inşallah yazalım evladım.”

Bazıları Müslüman kimliğini kullanarak zenginlik, makam, mevki ve güç elde etti ve bir kısmımızın saygısını da kazandı. Bunlardan bir kısmı ise, nefsine ve şeytana kapılarak, cehennemin sath-ı mailinde hızla yol almakta. Bunlara “bu gücün ve saygının hayrını görmeyin inşallah” demek var ama… Gelin yine de biz sadece  “Allah ıslah etsin” diyelim.

Muhakkak ki, bu devirde de, imanını ve safiyetini muhafaza eden, Allah’ın emirlerine, Hazreti Peygamberin sünnetine uygun şekilde yaşama gayretinde olan samimi (ihlâslı) Müslümanlar da var. Son söz: Allah’tan sayılarını artırmasını dilediğim bu gönül erlerine selam olsun.

Önceki İçerikSöz Bitecek Bir Gün
Sonraki İçerikMüteferrika ve Dolandırıcılar
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.