Herkes elhamdülillah müslüman. Fakat dört başı müslüman olmak, istenilse de kolay değil.
Hatasız, eksik ve nâkıs bir müslüman olmamak için,
Şüphesiz devamlı bir gayret ve çaba içinde olmak gerek.
Fakat insan, her hareket ve sözünde
Müslümana yakışmayacak durumlara düşmekten; -istese de- uzak kalamaz!
Elbette akîde ve inanca aykırı olarak sarf edilen söz ve yapılan davranışlar;
İnkâr, inançsızlık ve hâşâ dinsiz oluştan kaynaklanmıyor.
Kasıtsız ve şuursuz oluş; yani gafletten, kulun da onaylaması mümkün olmayan,
Gayri ihtiyarî düşüncelerden ileri gelmekte.
Bu hâller; kimseyi ne dinden, ne imandan ne de İslâmdan çıkarır. Yani çıkarmaz.
Sadece dinin, açık emirlerine karşı suç ve günah işlemiş olur!
Allah affeder veya etmez O’nun bileceği bir husus.
Allah; münkir ve inkârcı olmayan kullarını, suç ve günah işledikleri zaman;
Hemen cezalandırmaz. Bir ömür boyu, pişman olmaları, tövbe etmeleri için zaman tanır.
Eğer ânında cezalandırsaydı, dünyada kimse kalmazdı!
Binaenaleyh, bu gibi kimseleri: “Bu ne biçim müslüman?”,
“Ben böyle bir kimseyi müslüman saymam!”, “O müslüman olamaz!” gibi ifadelerle
Hemen silip atmak; çok yanlış, üstelik mânevî vebali büyük.
Çünkü iman bir kalp işi. İmanın olup olmadığını ise, ancak Allah bilir.
Bu tarz fikir yürütüşler; akîde ve inançların taklidî olup, tahkikî olmayışdan,
Körü körüne bir inanç sahibi olmaktan ve inancı
İlmî bir temele oturtmayış gibi sebeplerden ötürüdür.
Bu menfî bakış tarzı ve keyfî hüküm veriş;
Bir bakıma, bu gibileri kâfir olarak görmek (!) ve bilmekdir (!) ki,
Hiç yoktan insan, kendini büyük bir tehlikeye atmış olur!
Zira kâfir diye nitelediği kimse, kâfir değilse, kendisi kâfir olur! Ebedî hayatı kaybeder!
Kaldı ki, insan hüsnü zanna memur. Menfî ve olumsuz düşünmemekle görevli.
Toplumda namaz kılmayan, oruç tutmayan, daha bunlar gibi,
Allah’ın birçok emir, nehiy ve yasaklarını yerine getirmeyen niceler var!
Bunlar Allah’ı inkâr etmedikçe, Allah’a şirk / ortak koşmadıkça,
Elbette mü’mindir, müslimdir; fakat günahkârdırlar.
Bir an evvel Allah’a yönelerek af ve mağfiretine sığınmaları gerekir.
Dediğimiz gibi, Allah affeder veya etmez O’nun bileceği bir iş.
Ama şu husus unutulmamalı ki, zerre kadar imanı olan;
Er geç ebediyyen kurtuluştadır.
Zaten zerre kadar imanı olmamak, gerçekten çok zor.
x
Evet, imandan düşmek, İslâmdan çıkmak,
Değil öyle, o kadar kolay.
Mü’min ve müslim vasfından sıyrılmak,
Değil öyle, hemen olacak şey.
x
Zaten kul, cennete bir kişi girecek deseler;
O kişi ben olabilirim diye ümit etmekle,
Cehenneme bir kişi atılacaksa, o kişi ben olmayayım diye,
Ciddî bir gayret ve çaba göstermekle, mükellef ve yükümlü.
Çünkü yeis / ümitsizlik; her türlü kemâl, olgunluk
Ve gelişmenin önündeki en büyük engel.