“ Musa, Konuşsana! ”

90

Rivayet odur ki Mikelanj Hz.Musa’nın heykelinin öyle güzel yapmış ki canlı gibiymiş. Heykeltıraş dayanamayıp “Konuşsana, Musa!” demiş.

Kimi güzel sanatlar üzerinden kendini Tanrı zanneder, peygamber heykeliyle konuşmak ister. Kimi çırılçıplaktır, kendini kral zanneder. Kimi Hizbullah‘ı Hizbüşşeytan ilan eder, Firavun‘un izinden gidenler ile Musa‘nın izinden gidenleri bi güzel taksim ederek Kur’anı inzal edenden daha iyi bildiğini ima eder.

Siz her dem Musasınızdır, Muhammedsinizdir, Alisinizdir, Fatihsinizdir; karşınızdakilerse her daim alçak ve şerefsiz. – Hâşâ – Allah emrinizde; dualarınıza icabet edecek, sandıklara müdahale edecek, ihaleleri halledecek, darbecileri kahredecek, sizi de Peygamberlerle haşredecek. Kudret helvası ve bıldırcın eti de cabası..

Bu İhvan mıymış Musa’nın izinden giden? Bu İhvan değil mi Batı emperyalizmine karşı Mısır petrollerini millîleştirerek meydan okuyan Nâsır‘a suikast düzenleyen? Bu İhvan değil mi silahlı eylemlerle Mısır tarihine giren?

Bu İhvan değil miydi, siz değil miydiniz Mübarek bir darbeyle indirildiğinde alkışlayan? Bu Mursî değil miydi – sizin gibi – başa geçtiğinde Hüsnü Mübarekliğe oynayan?

Sizinkiler darbe yaparsa; darbe-i hasene. Başkası darbe yaparsa; darbe-i seyyie. Sizinkiler iktidardaysa “ulu’l-emre itaat” farz, başkaları (Esad, Sisî) iktidardaysa “isyanlardayım” şart.

Nefsiniz size ne kötü bir şey emrediyor.” Bir zamanların ‘Yahudileşme Temayülü‘ gibi Firavunlaşma temayülünü Musa civanmertliği gibi sunmakla mı nefsiniz temize çıkacak? Irak‘ta katledilen milyonlara, Afganistan ve Pakistan‘da öldürülen Müslümanlara gık demiyeceksin; Suriye‘yi tahta kaşıkla yiyeceksin. Hadi bize yedirdiniz, Yüce Yaratıcı‘ya da mı yedireceksiniz? Bu ne pamuk ipliği iman!

Ordunun öldürdüğü Mursî taraftarlarına, İhvan’ın öldürdüğü polislere de üzüldük. Irak’ın ilk işgalinden beri – Kaddafî‘nin linç merasimi de dâhil – üzülme abonesi olduk. Diyar-ı İslâmdakilerin Diyar-ı Küfürle üç köfte – beş kuruş için işbirlikçiliği ve iş azıcık bozuluncaki eyyamcılığı – üzüntü ne ki – ölümden beter.

Gayri Mısır’dan Musa da çıkmaz, Yusuf da.. Vahyin ışığı yerine neft karanlığını tercih edenler âsa-yı Musa’yı özelleştirme malzemesi gibi görenlerdir. Onlar; ellerinde bıçak; bazen elma, bazen kendi ellerini doğrayan müennes kimselerdir. Züleyha olmaktan öteye geçememiş, vezir koca olmayı bile becerememişlerdir.

Tarihteki en kalabalık guruplarda yaşayanlar, sıradan ve sürüden hayatlarını Peygamber menkıbeleriyle anlamlandırma çalışmalarında kimi zaman doz aşımı nedeniyle – yaşadıklarını inanç haline getirenlerden bile aşağıda – yaşamadıklarını inanç haline getirmeye çabalamışlardır.

Ahir ömründe bir defalık Musalık yapmak isteyen varsa çıksın, dünyada en büyük zulmü yapan ülkenin liderinin yüzüne tükürsün. Yemiyorsa bari Hz.Ömer‘in izinden yürüsün. Ve her halde bırakınız bu Neo Emevî politikalarını!

Bir kuble cesaret, bir duble feraset:

“Dertleri yok ettim senin derdinden
 Gel yine geçelim Kızıldeniz’den”