Münir Nurettin Selçuk Bey, yaşadığı döneme damgasını vurmuş ender sanatçılardan biridir. Öz musikimizin tartışmasız en büyük otoritelerindendir. Tarzı, üslubu ve yorumuyla bir ekol hatta efsane olmuştur.
Münir Nurettin Bey çok iyi ve köklü bir eğitim almıştır. Hoca, şef, bestekâr, yorumcu olmasının yanı sıra olağanüstü bir sese de sahipti. Büyük bestekâr Selahattin Pınar, Münir Nurettin için şöyle demiştir. ” Kadıköy Sultanîsi’nde okurken etrafı mest ederdi… Papazın çayırında seher vakti şarkı söylerken omzuna bülbüller konardı”. Ayrıca, gene sesinin emsalsiz güzelliği nedeniyle her fırsatta kendisine “Ezan” okutturulurdu. Böyle anlarda, caminin etrafında alışılmışın dışında kalabalıkların oluştuğu ve ezanın huşu içinde dinlendiği, bazı yazarların anılarıyla günümüze kadar ulaşmıştır.
Münir Nurettin Bey sesinin tarifsiz güzelliğinin yanı sıra, Türk Sanat Müziğinin sahne düzeninde, icrasında birbirinden güzel yenilikleri de gerçekleştirmiştir. Bu konunun uzmanları, üstat Münir Nurettin Selçuk hakkında sayısız açıklamalar yapmışlardır.
Ancak bugünkü yazımızda büyük üstadın pek bilinmeyen bir başka yönüne değinmek istiyorum. Münir Nurettin Bey’in sporcu kişiliğine… Hem Fenerbahçe Spor Kulübü arşivlerinden hem de Dr. Sermet Sami Uysal’ın “Bakî Kalan Bu Kubbede” isimli kitabından edindiğimiz bilgileri aktarmak istiyorum.
Münir Nurettin gönlünde duyduğu Fenerbahçe hayranlığıyla, 1915 yılında Fenerbahçe Spor Kulübüne kaydını yaptırır. Henüz 15 yaşındadır. Evleri Kadıköy, Yoğurtçu caddesindedir. Okula gitmektedir. Sporu çok sevmektedir.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nde önce kürek takımında yer alır. Yapılan müsabakalara iştirak eder. Alınan başarılı sonuçlarda pay sahibi olur. Ayrıca Fenerbahçe 3. takımında futbol da oynamakta ve gösterdiği gayretle takdir edilmektedir. 17 yaşına geldiğinde, Fenerbahçe 1. takımına yükselmiştir. Takımda sağ açık oynamaya başlamıştır.
Ancak, Münir Nurettin Bey yurtdışındaki eğitimi ve öğrenimi nedeniyle, aktif sporculuğundan ayrılmak zorunda kalır.
1917- 1918 yılları arasında Macaristan’da, Budapeşte’de bir yıl kalır ve tekrar yurda döner. Zamanının bütün musiki üstatlarının bir araya geldiği Şark Musiki Cemiyeti’ne katılır. Cemiyet, halk arasında büyük bir üne kavuşur. 1923’te Muzika-i Humayun’da teğmen rütbesiyle, askerlik dönemi başlar. Cumhuriyetin ilanıyla Riyaseti Cumhur Musiki Heyeti’nde görevine devam eder.
Münir Nurettin Bey’in, Atatürk’lü yılları bir hayli renklidir. Pek çok anıların anlatılmasına neden olmuştur. Askerlik görevini tamamlayan Münir Nurettin Bey, 1926’da İstanbul’a dönmüştür.
Münir Nurettin Bey, 1928 yılında Arnavut Köy Amerikan Koleji öğrencilerinden Enise Hanım ile evlenir. 1929 yılında kızları Meral doğar. Geçen yıllar, bütün Türkiye’nin hayranlığının giderek arttığı ve sevgi çemberinin etrafını sardığı sanatçı, artık her yaştaki insanın sevgilisi haline gelmiştir.
Şehime Ertan isimli genç bir hanım, Münir Nurettin Bey’i olağanüstü etkiler. Bu ilişkiden 1945 yılında Timur Selçuk, 1955 ‘de de Selim Selçuk dünyaya gelirler. Her ikisi de iyi eğitim görürler. Önce Galatasaray Lisesi’ni bitirirler. Timur Fransa’da, Selim ABD’de eğitimlerine devam ederler.
Fenerbahçeli Münir Nurettin Bey’in çocuklarını, Galatasaray Lisesi’nde okutması güzel anılara neden olur. Galatasaray Lisesi’nde hazırlanan etkinliklerde, Münir Nurettin Bey’in zevkle yer aldığı görülür.*
“Hatta Fenerbahçeli Münir Nurettin Bey’in, Galatasaray Lisesi’nde okuyan oğlu Timur Selçuk ile bir Galatasaray marşı bestelediği bilinmektedir.
“Yolumuz Ekrem’lerden, Fikret’lerden iz
İleri bir uygarlık bizim ilk hedefi
Galatasaraylıyız, Galatasaraylıyız”
* Dr. Sermet Sami Uysal’ın “Bakî Kalan Bu Kubbede” isimli kitabına bkz.