Müjdeli Sinyaller

76

Irak, volkanik bir dağı andırıyor.

Gittikçe sessizliğini bozuyor, kıpırdıyor, kıpırdatıyor, harekete geçiyor, harekete geçiriyor.

Bu, orda burda patlak veren patırtılar;

Büyük, def’î ve âni bir kükreyişin belirtileri olacağa benziyor.

Halk yavaş yavaş, yağmurdan sonra nasıl bir doluya tutulduğunun yeni yeni farkına varıyor.

Büyük patlayışa hazırlanıyor.

Adım adım büyük şahlanışın, gittikçe yaklaştığını haber veriyor.

Nitekim olacağı buydu. Her zaman hırs hasarete sebeptir. Zararla sonuçlanır.

Zaten ellerinde olan petrol musluklarıyla yetinmeyenler;

Petrol zeminini de ele geçirmek isteyince, olanlar oldu. Oluyor ve olacak.

Kendi halinde bir milleti kahraman yapmak için, elden ne geliyorsa o yapılıyor.

Şişedeki cin -istemeseler de- dışarı çıkıyor.

Mehmed Âkif’in:

“Birkaç kişinin ilhadiyle (dinden çıkmasıyla)

Bütün bir milletin ilhadı (dinden çıkması) muhal (imkânsız ve olası değil).” dediği gibi.

Bir kısım insanlar şu veya bu sebeple şaşkın ve şaşırmış olsalar bile, işgalciye kanmış bulunsalar

Da, bütün bir milletin aynı tuzağa düşmesi olası değil.

Şüphesiz her milletin bu durumlarda çıkaracağı vatanseverler; kanmışlardan veya

Kandırılmışlardan kat kat fazladır.

Ve zamanla onları da arkalarından sürüklemesini bilirler.

Ateşten bir top hâlinde işgalcilerin başlarına inerler.

Onları tarümar eder. Arkalarına bakmadan kaçacak duruma düşürürler.

Emin olun o günler yakındır. Hem de pek yakın. Kimbilir belki yarından da yakın.

İşte önceleri kararsızlık içinde yüzen Iraklılar. Yavaş yavaş kendilerine geliyor.

Toplanıyor, toparlanıyor.

Kaybolan devletlerini yeniden bulmanın, yeniden kurmanın halecan ve heyecanı içinde

Vatan sathını topyekün bir cephe yapma uğraşı veriyorlar.

Hattı değil sathı savunmanın bilincinde bir olmaya, vatanı birlikte savunmaya, başlarına yıkılan,

Üstlerine çöken devleti yeniden ayağa kaldırmaya çalışıyorlar.

Ve bu yüce dâva için şehit ve gazi oluyorlar. Dayanılmaz işkenceler altında,

Birer birer şehadet ve şehitlik şerbetini içiyorlar.

Bir taraf hem dünyalarını hem öteki dünyalarını kaybederken,

Bunlar hem dünyalarını ihya ediyor hem de

Ölümden sonraki öte âlemi en güzel şekilde hazırlamış oluyorlar.

Böylece kendilerinden sonrakilere bir devlet bırakmanın manevî hazzını duyuyorlar.

Görünürdeki Irak cehenneminde, gelecekteki Irak cennetinin havasını teneffüs edip soluyorlar.

Velhasıl Irak için için kendi kozasını örüyor.

Irak, Ortadoğu’da yüz gösterecek olan islâmî uyanışın da kıvılcımını oluşturuyor.

İşte bütün bunlar, olmayan Osmanlıyı hatırlatıyor.

Yokluğa her an biraz daha hissedilen insanî misyon

Ve görevinin yokluğunu düşündürüyor bizlere.

Bu ihtiyaç -inşallah- beklenen yükselişin de sancılı doğumlarını müjdeliyor.

Çünkü Ortadoğu; İslâm Âlemi ve dünya için beklenen büyük uyanışın müjdeli sinyalleri

Dünya semasında kendini göstermeye başlıyor.

Hatta başladı bile diyebiliriz.

 

Irakta zafer, işgalcilere çok ırak,

Şahlandı halk, diyor artık yakamı bırak!

 

 

Önceki İçerikİş Adamı, ALİ POLAT’tan Tespitler, Açıklamalar ve Tavsiyeler…
Sonraki İçerikSurvivor 2019’un Finali Neden KKTC’de Yapılmadı?
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.