Müdahaleler İstenen Sonucu Vermeyebilir

91

 

Gündemimizde iki önemli müdahale var: Birincisi ABD başkanlığında bir gönüllüler/ gönülsüzler grubunun Suriye’ye MÜDAHALE etmesi. Diğeri ise Merkez Bankası’nın yükselen Dolar ve Euro kurlarına karşı MÜDAHALESİ.

SURİYE’YE MÜDAHALE: Esad hükümetinin iç savaşta muhaliflere karşı kimyasal silah kullandığı iddiasına dayanarak, ABD’nin Suriye’ye müdahale etmesini arzu edenler var.

Hem de bunların başında “bazıları Türkiye’ye Mısır, Suriye, Irak ve Filistin’de ne işiniz var diye soruyor, asıl onlara on binlerce km uzaktan gelip Irak’ta ne aradıklarını sormak gerekir” diyen Başbakan Erdoğan ve AKP geliyor.

Başbakan Erdoğan Mısır’da Mursi ve Müslüman Kardeşler’i deviren darbenin planlayıcısı olarak İsrail‘i gösterince Beyaz Saray Sözcüsünden “Başbakan Erdoğan’ın bu sözlerini güçlü bir biçimde kınıyoruz. İsrail’in Mısır’daki olaylarda bir şekilde sorumluluğu olduğunu söylemek saldırgan, delilsiz ve yanlıştır” diye sert bir cevap gelmişti.

Bunun üzerine Erdoğan “Bizi dışarda eleştirenler Mısır’da darbeye darbe diyemeyecek kadar zavallıdır. Bunlar onurlu, şerefli, ilkeli bir duruş sergileyemediler” diyerek ABD’ye cevap vermişti.

Erdoğan daha önce de  “Gezi Parkı protesto eylemlerinin Türkiye’nin güçlü bir devlet olmasını istemeyen batılı emperyalist çevrelerin kirli oyunu olduğunu” da ifade etmişti.

Şimdi aynı Başbakan Erdoğan “Binlerce km öteden gelip Ortadoğu coğrafyasına müdahale edenleri ve bu coğrafyanın kanını ve petrolünü içenleri” yani ABD’yi ve Batılı devletleri, Müslümanların birbiriyle çatıştığı, Suriye’ye müdahaleye davet ediyor.

Hatta Başbakan Erdoğan kara kuvvetlerinin katılmayacağı, sadece Suriye yönetimine bir “ders verme” niyetiyle yapılacak kısmi bir müdahalenin yetersiz olacağını söyleyerek, rejimin (Esad ve Baas Partisinin) devrileceği kapsamlı bir müdahale olmasını istemekte. Hükümet bu savaşa Türkiye’yi dâhil etmeye de çok hevesli.

*****

SAVAŞA MECLİS KARAR VERİR: İngiltere Başbakan’ı Cameron Suriye’ye müdahale meselesini parlamentosuna sordu, vekillerin cevabı hayır oldu. Bu hafta da ABD Başkanı Obama demokratik bir tavır göstererek Meclislerinde (Kongre) konunun tartışılmasına ve alınacak karara toplumlarını ortak etmeye karar verdi.

Demek ki demokrasilerde savaş gibi önemli konular hakkında muhalefete bilgi verilir, Meclis’e sorulurmuş. Kendisine “diktatör” yakıştırmasına kızan Başbakan Erdoğan’ın yapması gereken de buydu. Çünkü ülkeyi yönetenlerin demokrasi anlayışı böyle durumlarda belli olur.

*****

DÖVİZ KURLARINA MÜDAHALE: TCMB Başkanı Erdem Başçı döviz kurlarında kontrol edilemeyen yükselişe karşı çetin bir mücadele veriyor. Bugüne kadar kullandığı enstrümanlar istenen sonucu vermediği için ABD Doları 2 TL psikolojik sınırını geçti ve yükselmeye devam ediyor.

Erdem Başçı,Biz TL’nin değerini aslanlar gibi koruyacağız. Bunu sadece döviz silahıyla yapacağız. Faiz silahını kullanmayacağız. Türk Lirası’nı değer kazandırıcı şokları bizden bekleyin. Çok enteresan manevralar yapacağız. Faiz artışı beklemeyin” diye konuştu.

Merkez Bankası Başkanı psikolojik ortamı değiştirmek için riskli bir açıklama yaptı. Ancak bugüne kadar piyasalarda çok itibar edilen Merkez Bankası açıklamasına bu defa piyasa güvenmemiş gibi. Çünkü açıklamadan sonra döviz kurları yükselmeye devam etti. Bakalım bu hafta Piyasaların beklediği Merkez Bankası’nın döviz kuruna yönelik sürpriz müdahalesi gerçekleşecek mi?

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın piyasaları dalgalandıran ve yılsonu için bir ABD Doları için 1.92 TL kur seviyesine işaret eden hedefi inşallah tutar. Aksi halde başladığı söylenen ekonomik kriz yeni yıla kadar gittikçe ağırlaşacak demektir. Çünkü Merkez Bankası Başkanlarına duyulan güvenin sarsılması, zaten var olan yapısal problemlerin olumsuz sonuçlarının bir anda ortaya çıkmasına sebep olur.

*****

Başkan Başçı’nın güvenilirliğin devam etmesi ve istikrarlı bir ekonomi için Suriye’ye müdahale konusunda hükümetin doğru bir politika izlemesi önemli.

DIŞ RİSKLER: ABD ve destekçisi devletlerin Suriye’ye müdahalesine bu kadar taraf ve teşvikçi olmak Türkiye’deki siyasi istikrarın bozulmasına ve içeriden ve dışarıdan hükümeti sarsacak eylemlerin artmasına sebep olur. Devletin gelirleri düşerken, muhtemel bir milyon Suriyeli sığınmacının külfeti gibi giderler ekonomik dengelerin daha hızlı bozulması ve Merkez Bankası hedeflerinin allak bullak olması demektir.

Bütün bunlara ilaveten hükümetimizin Mısır’ın iç çatışmasında taraf olması ve mevcut askeri yönetimle düşman olmasının getireceği siyasi ve ekonomik risklerin Merkez Bankası Başkanının açıkladığı ekonomik hedeflere olumlu bir katkısının olmayacağı açık.

İÇ RİSKLER: PKK/BDP‘nin başlatacağını açıkladığı “serhildan” (başkaldırı) eylemleri çok zor bir döneme gireceğimizin diğer işareti.

Abdülkadir Selvi Yeni Şafak’ta yayımlanan köşe yazısında “PKK’nın, Cizre’deki KCK yapılanmasına yeni silahlar dağıttığını” açıkladı. Bugün Gazetesi yazarı Gültekin Avcı da, “PKK’nın iç savaş hazırlığı yaptığını“, “sadece Cizre’de PKK’nın iç savaşa hazırladığı, silahlı eğitim verdiği, silah dağıttığı milis sayısının 1.500-2.000 civarında” olduğunu savundu. MGK’da görüşülen bir rapora göre PKK’nın 1 Eylül’den itibaren serhildan (başkaldırı) dedikleri kitlesel sokak gösterilerine geçileceği, günlük yüz, haftalık bin eylem planlandığı bilgileri gazetelere yansıdı.

Buna Gezi Parkı eylemcilerinin sonbahardan itibaren meydanlara ineceğini ve önümüzdeki dönemde seçimler sath-ı mailine girmiş olacağımızı eklerseniz çetin bir kış geçireceğimiz anlaşılmakta.

SONUÇ: Görüldüğü gibi “Türk Lirasının değerinin aslanlar gibi korunması” sadece Merkez Bankası’nın müdahalelerine bağlı değil. Daha ziyade Başbakan ve hükümetin tarz-ı siyasetine ve tavrına bağlı.

Özellikle hükümetin ve Başbakan’ın dış ve iç politikadaki yalnızlaşmasına yol açan keskin tavrı ekonomideki akıbetimizin de belirleyicisi olacak.

 

 

 

Önceki İçerikKaliteli Yaşamın Önleyici ve Koruyucu Sağlığımıza Bakışı
Sonraki İçerikKafanıza Suriye Kadar Taş Düşer
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.