Mübarek Üç Aylar ve Regaib Kandili

95

 

Aziz ve muhterem okuyucularım,

Bugün, Hicrî takvime göre Receb ayının birinci günüdür. Bir başka ifâde ile mübârek üç aylara girmiş bulunuyoruz. 1 Mayıs Perşembe gününü Cuma gününe bağlayan gece ise, Regaib Gecesi’dir. Recep ve Şaban ayları Ramazana, Oruç günlerine, mübârek gecelere ve 1000 aydan daha hayırlı olduğu ifâde edilen Kadir Gecesi’ne hazırlık aylarıdır. Ramazan ayında Müslümanlar, İslamiyet’i daha derin ve huzurlu bir şekilde yaşarlar.

Ramazana hazırlıktan kasıt, idrak edeceğimiz gün ve gecelerin anlamını bilmektir. Bilenler, gerekli hassasiyetleri gösterirler ve kendileri kazançlı çıktıkları gibi, mensubu bulundukları topluma da çok şey kazandırırlar.

Bu ayların Müslümanlarca değerli addedilmesinin sebeplerinden birisi de Peygamberimizin bu aylar hakkında verdiği haberlerdir. Rasûlullah Efendimiz; ‘Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır.’ buyurmuştur.

Üç aylara kutsiyet kazandıran diğer bir önemli özellik beş mübarek geceden dördünün bu aylar içerisinde olmasıdır.

Kandil Gecelerini kısaca hatırlarsak: Üç ayların birincisi olan Recep Ayı’nın ilk Cuma gecesi Regaip Gecesi, yine Recep Ayı’nın 27’nci gecesi Miraç Gecesi’dir. Ondan sonra gelen Şaban Ayı’nın 15’inci gecesi Berat Gecesi ve Ramazan Ayı’nın 27’inci gecesi, Kadir Gecesi’dir.

Üç ayların diğerlerinden farklı olup daha üstün olmalarında, Kandil Geceleri’nin bu aylarda bulunması da önemli sebeplerden biridir.

Regaib Gecesi:

Receb ayının ilk cuma gecesi Regâib kandilidir. İslâm âlimleri, Peygamberimizin bu gecede Yüce Allah’ın manevî ikramlarına eriştiğini, bu sebeple şükür için namaz kıldığını bildirmektedirler.

Regâib, Arapça bir kelimedir ve ‘reğa-be‘ kökünden gelmektedir. ‘Reğa-be‘, kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. ‘Reğîb‘ kelimesi ise, kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir. Çoğulu ‘reğâib‘dir. Bu geceye ‘Regaib gecesi‘ ismini melekler vermişlerdir. Her Cuma gecesi kıymetlidir. Bu iki kıymetli gece bir araya gelince, daha kıymetli oluyor. Allahü teâlâ, bu gecede, müminlere; ihsanlar ve ikramlarda bulunur. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan dua kabul olur, namaz, oruç, sadaka gibi ibadetlere, sayısız sevaplar verilir. Regaib gecesini veya  gecenin bir bölümünü ibadetle geçirmeli, kazası olan, hiç değilse bir günlük kaza namazı kılmalı! Kazası olmayan da nafile namaz kılar, Kur’an-ı Kerim okur, tesbih çeker, tövbe istiğfar eder. Perşembe günü oruç tutup, gecesini de ihya etmek çok sevaptır.

Receb ayının yirmi yedinci gecesi İslâm dünyasında ‘Miraç Kandili‘ olarak kutlanır. Beş vakit namaz bu gecede farz kılınmıştır. Bu gece nâzil olan Bakara sûresinin son âyetleri ile Müslümanların sıkıntılarının sona ereceği ve ümmet-i Muhammed’e Allah’a ortak koşmadıkları, tevhidden ayrılmadıkları takdirde Cennet’e girecekleri müjdelenmiştir. Ayrıca İsrâ suresinin bir bölümünde İslâmî emir ve yasakları özet olarak içeren âyetler de bu gecede indirilmiştir. Receb ayı için ayrıca; ‘tevbe ayıdır‘ denilir. Receb ayında tevbe edenler, Ramazan ayına günahlardan arınmış, temizlenmiş olarak girerler.

Şaban ayı, ibadetlere devam etme ayıdır.

Şaban ayında İslam tarihinde; Mescid-i Aksâ’dan Mescid-i Haram’a çevrilmesi ve Ramazan orucunun farz kılınması gibi önemli olduğu kabul edilen olaylar gerçekleşmiştir.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Şaban’ın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki:Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.’

Şaban ayının en önemli hususiyetlerinden birisi, Berat Gecesi‘nin bu ayın on beşinci gecesine tesadüf etmesidir.

Berat Gecesi:

Ramazan ayının habercisi mübarek Berat Kandili, Yüce Allah’ın sınırsız af, merhamet, yardım ve bereketine vesile olan bir gecedir. Müslümanların, Yüce Allah’ın bağışlamasıyla günahlardan kurtulacağı umularak bu geceye ‘Berat gecesi’ denilmiştir.

Berat Gecesi, kendimizi yenilemek, geçmişimizi sorgulamak, geleceğimizi planlamak ve ümitlerimizi tazelemek için büyük bir fırsattır.

Peygamber Efendimiz; ‘Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamaz‘ buyurarak, sağlıklı bir toplumun oluşmasında sevgiyi, nimeti ve güzellikleri diğerleriyle paylaşmanın ve çevreyle bütünleşmenin ne kadar önemli olduğuna dikkatlerimizi çekmiştir.

Berat gecesi; meleklerin inmesi, duaların geri çevrilmeyip kabul olunması gibi daha birçok hususiyete haiz olduğu için, içerisinde bulunduğu Şaban ayını da değerli kılmıştır.

Ramazan

Ramazan ayı, maneviyat ve feyz ikliminin en bereketli mevsimi; birlik, beraberlik, sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın toplum hayatında yoğunluk kazandığı bir aydır. Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle; bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin içinde bulunduğu, Peygamberimiz Hz.Muhammed’in, cennet kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapandığını ve şeytanın zincire vurulduğunu haber verdiği bu ayın, diğer ay ve zaman dilimlerine oranla dini ve sosyal hayatımızda çok büyük önemi ve değeri vardır.

İnsanlığın ufuklarını karartmış olan bilgisizlik, dalalet, zulüm ve vahşet bulutlarının her tarafı kapladığı bir dönemde; Sevgili Peygamberimizin şahsında bütün beşeriyete hidayet rehberi olarak gönderilen Kur’an-ı Kerim, bu ayda nazil olmaya başlamıştır. Kur’an-ı Kerim’de, Bakara Sûresi 185. Âyette  şöyle buyurulmaktadır:

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’m indirildiği aydır.’

Bu ayda diğer zamanlara göre daha fazla okunan; hatim ve Kur’an-ı Kerim’in mealleri ile takip edilen mukabeleler, insana düşünce berraklığı ve gönül huzuru sağlar. Allah’ın rızasını kazanmak ümidiyle tutulan oruçlar, fakirlere verilen zekât ve sadaka-i fıtırlar ile cami ve mescitlerde topluca kılınan teravihlerin meydana getirdiği maneviyat iklimi; mü’minin diriliş ve uyanışı, gelişip olgunlaşması için mükemmel bir fırsat sunar.

Ahlâkî ve insanî değerlerin gelişip güçlenmesi için, mlletimizin dinî-millî şuurunun kuvvetlendiği, İslam kültür ve medeniyetinin yeni bir ruh ve ilgi ile toplum gündemine geldiği bu kutlu zaman diliminin her zamankinden daha kuvvetli bir heyecan ve sevgi ortamı içinde ihya edenler umulur ki ‘cennetle müjdelenen’dendirler.

Oruç, sadece bir ay boyu aç kalma hadisesi değildir. Onda köklü bir irade melekesi kazanma; insanı oruç münasebetiyle kötü alışkanlıklardan arındırma ve güzel huylar edinme ahlâkı yatar. Hz. Peygamberimiz; ‘Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa Allah onun yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.’ buyurarak, orucun ahlâkî yönünü göstermiştir.

Orucun manevî faydaları yanında biyolojik faydaları da mevcuttur. Bir hadislerinde Peygamberimiz; ‘Oruç tutunuz, sıhhat bulursunuz.’ diye buyurur. Orucun, insan bedenine ne kadar faydalı olduğu artık tıbbın da kabul ettiği bir vakıadır.

Beden, fizikî yönden dinlenir. Çeşitli vesilelerle insan vücuduna giren zararlı maddeler, zehirler, toksinler atılır. Bu ameliye, bünyenin de dinlenmesine, dinç olmasına faydalar sağlar. Zaten Allah (c.c.) madden ve manen insana faydası olmayan bir işi asla emretmez. Çünkü O, kullarına asla zulmetmez…

Oruç ayı Ramazan geldiğinde, Müslüman’ın kişiliğinde bazı değişiklikler hissedilir. Bu hissediş, insanların iç dünyalarına âdeta bir kapı açar. Ramazanın getirdiği temiz duygularla coşan hayırlı iş ve iyilik yapma istekleri ve uygulamaları, diğer oruç tutan Müslümanlar tarafından da açıkça fark edilir.

Mübarek üç ayların gelişiyle bütün müminlerde Allah’a itaat ve ibâdet hususunda gayret belirmektedir. Bizler de bunu fırsat bilerek tembelleşen nefislerimizi Allah’a ve Rasûlüne itaat yarışına sevk etmeli, nefis muhasebesi yapmalı ve itaat hususundaki eksiklerimizi telafi edebilmek için bu mübârek ayları vesile bilmeliyiz. Müslümanlar olarak bu ayları kulluk şuûru içerisinde, itaat ve ibadetle değerlendirebilirsek Cenâb-ı Hakk’ın ve Rasûlullah Efendimiz’in sevgi ve rızasını kazanmaya yol bulabiliriz.

Bütün okuyucularımın Mübârek Üç aylarını idrak etmekte olduğumuz Regaib Gecesini ve idrak edeceğimiz diğer gün ve gecelerini tebrik ederim.

 

 

Önceki İçerikÜç Aylar ve Regaib Kandili Mesajı
Sonraki İçerikİntikam
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.