“Benim de bir annem olsa annemin
Beşiğini seve seve sallardım”
Böyle başlamış Arif Nihat, Anneler Annesi için yazdığı şiirine. Annelerimizin ve babalarımızın anası, varlığımızın coğrafyaya işlenmiş manası ve bağımsızlık kurnası; ANADOLU – ANAVATAN.
“Beşikler vermişim Nuh’a
Salıncaklar, hamaklar
Havvana dünkü çocuk sayılır
Anadolu’yum ben
Tanıyor musun?”
Tanırız ama balıkların suyu tanıdığı kadar. Kuşları kanatlandıran sırrın edası kadar. Sönmeyen ocağımız, kucağının sıcağına emanettir. Yine de hafıza -i beşer nisyanla şaşar. Bir bitimsiz unutkanlık başlar.
Batı icadı yalan – yanlış günlerin belki de en masumu Anneler Günü. Mayıs’ın ikinci Pazar günü herkes hatırlandı, biri unutuldu: ANADOLU. Türk Milleti’nin annesi, İslam Âlemi’nin teyzesi ve gayrimüslimlerin yengesi. Uluslar arası tarih koşusunun kanla korunmuş dengesi.
Ne zulümler gördü; Haçlı, Moğol, Moskof, Ermeni, Yunan…
Ne zaferler gördü; Malazgirt, Miryakefalon, Çanakkale, Dumlupınar…
Ne isyanlar gördü; Baba İshak, Şeyh Bedrettin, Şahkulu, Celali, Yeniçeri…
Ne kahramanlar gördü; Süleyman Şah, Osman Gazi, Çelebi Mehmet, Fatih, Mustafa Kemal…
Ne kıtlıklar gördü, açlıktan süpürge tohumlarının yendiği.. Ne ihanetler gördü, koynunda besleyip de büyüttüğü.. Ne felaketler gördü, yerlerin ve göklerin ihtizaza geldiği.. Ne güzellikler, çirkinlikler gördü; havsalanın almadığı.. Ne dostluklar, düşmanlıklar gördü; başkalarının anlamadığı ve anlamayacağı..
Ama Mardin Mazıdağı‘ndaki vahşeti biz bile anlayamadık, o bile görmemişti. Ne hısımlığın ne husumetin sınırlarına dâhildi. Ne aşkla, ne çıkarla, ne hırsla telif edilebilirdi onun toprağına dökülen bu çirkef tohum.
Ancak bir dış markalı manyaklık böyle bir vaka tertipleyebilir. Ancak servislerarası bir insafsızlıkla böyle işler çevrilebilir. Ancak böyle bir alçaklık Gâvuristan‘dan ithal edilebilir.
Ve yine Anadolu yıkayıp yunacaktır kalbimizin kabuk bağlamamış yaralarını.. Ve yine sarıp sarmalayacaktır hepimizi bir uçtan bir uca yavrukuşlar misali.. Tıpkı yüzyıllardır yaptığı gibi.. Yine affedecek, yine kucaklayacak ve yine sevecektir bütün benliğince..
Bizi yaşatan işte bu sevgidir. Bu toprağın karşılıksız sevgisi.. Muhabbet’ü-l insan ve’l vatan.
Bizi burada birarada tutan o aşkın harcıdır. Ve onlarca asırlık gönül borcudur.
Biz bu mayaya vurgunuz. Biz Anadolu sevdalılarıyız. Anavatanın vefalı evlatlarıyız. Bizim anavatan dediğimize yabancılar ‘fatherland‘ derler. Mayıs ayı Babalar Günü‘ne de sahnedir.
Ey anneler annesi; Günün, Ayın, Yıldızın kutlu olsun!
“Kızlarım var, oğulların var gelecekte
Her biri vazgeçilmez cihan parçası
Kaç bin yıllık hasretimin goncası
Gözlerinden
Gözlerinden öperim
Bir umudum sen de
Anlıyor musun?”