Mevlana’yı Anlamak-2

17

“Aşık ol aşık, aşkı seç ki sen de seçilmiş bir insan olasın. Mevlana

Mevlânâ’daki dinî-tasavvufî düşüncenin kaynağı Kur’an ve Sünnet’tir. Mevlana Kur’an-ı Kerim’i ezbere bilen, Peygamberimizin hadislerinin hafızı olan, kendi döneminin bütün bilim dallarında en üst dereceye ulaşmış biriydi. O, hem ilahi ilhamlara açık ruha, hem de çağının bütün ilimlerini kucaklamış beyne sahipti.”

Mevlana, din ilimlerinin yanı sıra; kendi çağının fizik, matematik, tıp, psikoloji, psikanaliz, astronomi, coğrafya ve felsefe dahil bütün bilimlerde yüksek ilim seviyesinde bir fikir adamı idi.

Meksikalı iki arkadaş Nadia Garcia Santisteban ve Paulia Martinez Jimenez Konya’ya gelerek, burayı çok beğendiklerini ifade etmektedir. Jimenez, Mevlana’nın şiirlerini “Dosta verilecek en güzel hediye” şeklinde tanımlayarak, bir şiirinde geçen “Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var?” dizesinin derin anlam içerdiğini anlatmaktadır.

Uganda’dan gelen Rachael Kısakye de Mevlevilik üzerine araştırmalar yaptığını, Mevlana Türbesi’ne geldiğinde çok yoğun duygular yaşadığını dile getirmektedir.

Mehmet Akif, Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar – ki onun ‘Beş Şehir’ kitabında Konya’yı anlatırken Mevlana için yazdıkları çok önemlidir.

Fransa’da doktorasını yapmış olan Nurettin Topçu, Sezai Karakoç ve daha pek çok büyüğümüz Hazreti Mevlana hayranıydı.

Mütercim ve yazar Cemal Aydın, Brezilyalı yazar Paulo Cuelho’nun “Simyacı” adlı romanının konusunu Mesnevi’den aldığını ifade etmektedir.

Aydın, “Maalesef kendi kıymetli büyüklerimizi bilmediğimiz için elin adamının bizden kopya ettiği kitabı hayranlıkla okuyoruz.” Değerlendirmesini yapmaktadır.

 Cervantes, ‘Don Kişot’ adlı o meşhur eserini;  İnebahtı Deniz Savaşı sonrasında esir düştüğü ve 5 sene boyunca Cezayir’de Müslümanlar arasında kaldığı ve burada pek çok şey öğrendikten sonra yazmıştır.

 Dante, İtalyanların övüncü olan İlahi Komedya’sını, Peygamberimizin miraçta neler gördüğünü anlatan, ‘Miraçnameler’ veya ‘Miraciyeler’ denilen eserleri okuyarak kaleme alabilmiştir.

Mevlana’nın eserleri ABD’de en çok satan kitaplar listesindedir. Amerikalı Mesnevi araştırmacısı Dr. İbrahim (William) Gamard; 1976’da Mevlevi, 1984’te Müslüman olmuştur. 1999’da hacca giden Gamard Kaliforniya’da yaşamaktadır.

Mevlana’dan etkilenerek Müslüman olan ve Amerika Birleşik Devletleri’nden gelip bir süre önce Konya’ya yerleşen Craig Victor Fenter de Konya’da çok özel günler yaşadığını, Allah’a duyulan aşkın her şeye sirayet ettiğini hissettiğini dile getirmektedir.

Dünyaca ünlü şarkıcı Beyonce, mevlanaya hayranlığından ötürü, kızına Rumi adını vermiştir.

İngiltere’den gelen Cihazi Malik, Müslüman olduğunu, ziyaret ettiği Mevlana’nın türbesinde yoğun manevi duygular yaşadığını, ziyaretinde kalbinin arındığını hissettini söylemektedir.

 Rus klasiklerinin meşhur yazarı Dostoyevski, “Biz Gogol’un platosundan çıktık” demektedir. Yahya Kemal de  bir şiirinde” Bişnev’le doğan debdebe-i manayız” der.

“Dinle” anlamındaki “bişnev” Mesnevi’nin ilk sözcüğüdür. Yahya Kemal Türk şiirinin Mesnevi’den doğduğunu böylece ifade etmektedir.

Şeyh Galip de, “Biz ne aldıysak Mesnevi’den aldık” demektedir.

Türk-İslam dünyasının manevi dünyasını Süleyman Çelebi, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre ve Mevlana gibi hak âşıkları şekillendirmiştir.

Mevlana eşsiz bir dahi, gerçek İslam alimi ve yüz binlerce beyti doğaçlama söyleyebilen, İslam’ın güzelliğini şiirle anlatıp gönülleri ısındıran bir Velidir . Mesnevi 26 bin beyitten oluşmuş, eşi  ve benzeri olmayan muazzam bir eserdir.

Mesnevi İslam dünyasının eşsiz bir destanıdır. Eserdeki hikâyelerin merkezinde nasihatler vardır. Her beytinde ilahi aşkın tadı vardır.

Mevlânâ’ya göre her ne kadar görünüşte ayrılık olsa da varlıkta birlik (vahdet-i vücûd) esastır. Ona göre ikilikten kurtuluş (gerçek tevhid) kulun kendi varlığından soyutlanmasıyla gerçekleşir. Mevlânâ’ya göre kul benliğinden sıyrılmakla gerçek anlamda irade hürriyetine kavuşmaktadır.

Manevi yolculuk için ilâhî aşk gereklidir. Aklın yetersiz kaldığı alanlardan biri de aşk ve ahvâlidir. Kur’an’da, “Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever” buyurulmuştur. Dolayısıyla aşkın kaynağı ilâhîdir.

Hazreti Mevlâna, yaratana gönül veren, bütün dünyadaki yaratıkları yaratandan ötürü sevmeyi ve bizlere sevgiden söz etmeyi öğreten bir aşk piridir.

Mevlâna güzeli, doğruyu, iyiyi, aşkı, hakikati arayanlara müjdeler veren sestir. Zulmette kalanlara teselli sunan sedadır. Ayrılıktan inleyenlere şifa bahşeden devalı nefestir. İnsana insanı öğretendir.

Mevlâna büyük bir Hak aşığıdır. Aşkın efendisidir. Aşkta yok olmuştur. Bizzat aşktır. İnsan düşüncesine yepyeni bir mesaj veren ve İslam düşünürlerinin fikir ve sistemlerini, inanç akidelerini ruh, akıl ve sevgi üçgeni içinde sunan, insanlığa ahlak, din, ilim ve akıl yolunda heyecan katarak yeni ufuklar açan Mevlâna, manevi bir güneştir. Onun insan düşüncesine verdiği en büyük mesaj Aşk, Sevgi ve Birliktir.

O, bir veli hüviyetiyle gönülleri coşturmuş, kirden ve ikilikten kurtarmış ve temizlemiştir. Mevlâna, aziz ve yüce bir üstattır. Tek başına bir sistemdir, bir hayat ve düzendir. Ahlakı, ilmi, hikmeti, sevgisi, aklı, tavrı, idraki, davranışları ve her şeyi ile yüceliği öğretendir.

“İnsan yaratılmışların en şereflisidir” düsturuyla; her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayan Hazreti Mevlâna; sevginin, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün de sembolüdür.

Sevgiyle kalın…