Sosyal hayatta ede edilmek istenen saadet ve mutlulukların anahtarı meşverettir.
Çünkü: “Ve emrühüm şûrâ beynehüm.” (Şûrâ Suresi: 38) /
“İşleri, aralarında şûrâ (danışma) iledir.”
Âyet-i kerimesi, şûrâyı esas olarak emrediyor.
Geri kalmamızın bir sebebi de, hakikî şûrâyı yapmazlığımızdır.
Oysa, istikbal ve geleceğimizin keşfedicisi ve anahtarı şûrâdır.
Madem insanın ihtiyaçları ve düşmanları sayısız!
Buna karşı kuvvet ve sermayesi çok az!
Özellikle, dinsizlikle canavarlaşmış tahribatçı, zarar verici insanların çoğalması;
Elbette, o hadsiz düşmanlara ve o nihayetsiz hâcetlere karşı dayanak noktamız;
İnancımız ve şahsî hayatımızdan alacağımız yardıma bağlı olduğu gibi,
İçtimaî / sosyal hayatımız da, yine iman ve inanç gerçeklerinden gelen;
Meşveret ve şûrâ ile yaşayabilir.
O düşmanları durdurur, ihtiyaçlarımızın temin yolunu açar.
Her zamanın bir hükmü var. Zaman dahi bir tefsir edici ve açıklayıcıdır.
Evet, herşeyde meşveret / fikir alış verişi hükmünü yürütmeli.
Efkâr – ı umûmiye / kamuoyu ise, gözcüdür.
İçtihat sahiplerinin anlayış birliği ise, buna hüccet ve delildir.
Hem de karşılıklı fikirlerin ortaya konmasıyla, yâni meşveretle; maksat ve gösterilen yollar;
Kesin deliller üzerine kurulur. Sabitleşen hakikatler kayıt kuyut altına alınmış olur.
İnsan saadetinin bir sebebi, millî hâkimiyeti sağlayan ve hayat makinesinin buharı olan;
Hürriyet’teki insan iradesini; istibdat ve tahakküm belâsından kurtaran, ancak meşverettir.
x
Zira, İslâm Âlemi’nin ve Türkiye’nin istikbal ve gelecekte,
Terakki ve ilerlemesinin birinci kapısı;
Meşveret ve şûrâ ve bu daireler içinde yer alan hürriyet’tir.
Türkiye’nin şahsında İslâm Âlemi’nin bahtının anahtarı da,
Demokrasi’deki meşveret ve şûrâ’nın tatbiki ile mümkün.
x
Kalenin inşası, bir taşın işi değil. Tüm taşların baş başa
Ve el ele vermesiyle oluşan bir yekpârelik ve bir bütünlüktür.
Çünkü, bir elin nesi var, iki elin sesi var.
x
Kavga ve çekişmeye sebep olacak bir mes’ele varsa,
Meşveret ve şûrâya / danışma kuruluna başvurmalı.
Fakat, çok sıkı da tutmamalı!
Çünkü herkes aynı meşrep / huy, yaratılış ve mizaçta olmaz.
Herkes birbirine müsamaha ve hoşgörü ile bakmalı.
Özellikle, farklı meşrepte olmamızdan ve zayıf damarlarımızdan;
Maişet derdi gibi zaruretlerimizden;
Dalâlet / sapık yol mensupları istifade edip faydalanmasınlar.
Bu yüzden, bizleri tenkit etmeye fırsat bulamasınlar.
x
“Görüşerek ve müzakere ile hizmeti ifa ve icra etmenin;
Mukaddemesi (öncüsü) mânâsında olan
Meşveret, istişare ve şûrâ;
Mezkûr beyanat ve tavsiyelerin neticesi olarak;
Bir esas ve düstur olduğu zâhir oluyor.”