Meşrutiyet – Cumhuriyet – Demokrasi

66

Dün Meşrutiyet, bugün Cumhuriyet ve Demokrasi denilen; Hakk’ın gösterdiği İlâhî Yola en yakın bir rejim ve idare tarzımız var. Kanun-u Esasî / Anayasa denen, bir ana yol göstericimiz de var. İçeriğinde adalet var. Meşveret, Şura ve İstişare yani danışma, konuşma ve anlaşma yollarının göstergeleri var. Kanunda kuvvetin toplanması var. İşte bütün bunların arkasında; hakikî, asıl Mâlik, Muhteşem Unvan Sahibi biri var. Yani Hz. Allah.Ki o Zât; müessir / etkili ve tam bir adalet sahibidir. İşte o Zâtın gösterdiği yolda ve istediği şekilde yol aldığımız takdirde:

O Zât, dayanak noktamız olur.

Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Demokrasiyi esas, sağlam bir temele dayandırmış oluruz.

Aramızdaki vehim ve şüphe sahiplerinin; şaşkınlık içinde tehlike ve uçuruma doğru yuvarlanmasını önlemiş oluruz.

Bu takdirde o Zât; istikbal / gelecek ve âhiretimize kefil olur.

Umumun / genelin menfaat ve yararına olan Allah’ın hak ve hukuklarını izinsiz olarak tasarruftan kendimizi kurtarmış oluruz.

Millî hayatımızı; gösterdiği müspet çerçeve içine aldığımız takdirde; milliyetimizi ve onun icap ettirdiklerini de muhafaza altına almış oluruz.

Bütün zihinleri manyetizmalandıran / tesir ve telkin altında bulunduran ecnebî ve yabancılara karşı; metanet, mükemmellik ve mevcudiyetimizi gösterip harekete geçirerek, varlığımızı o Zât; kanatları altına alır.

Bizleri dünya ve ahirete ait muaheze ve kınamalardan uzak tutar.

Maksat ve neticede hepimizin birlik ve beraberliğini tesis eder / kurar.

O ittihat ve birliğin ruhu olan efkârı âmmeyi / kamuoyunu uyandırır. Çürük medeniyetin fenalık ve kötülüklerinin; hürriyet ve medeniyet alanımıza girmesini yasaklar.

Bizleri Avrupa dilenciliğinden kurtarır.

Geri kaldığımız uzun terakkî / ilerleme ve yükseliş mesafesini; mucizelik sırrıyla, tayyettirip, katettirerek kısa zamanda yol aldırır.

Arap, Turan / Türk Dünyası, İran ve Sâmileri / Çeşitli Ortadoğu Kavimlerini tevhid edip birleştirerek, az zamanda bize bir büyük kıymet verdirir.

Hükümetin şahsı manevisini / manevî şahsını Müslüman gösterir.

Kanunu Esasî / Anayasa’nın ruhunu korumakla; bizleri yeminimizden dönmekten alıkor.

Menfî Avrupa’nın eski bozuk zan, sanı ve sapık görüşlerini tekzip edip yalanlar.

Hz. Muhammed’in Hatemi Enbiya / Peygamberlerin Sonuncusu ve Şeriat’in / Din’in ebedî olduğunu tasdik ettirir.

Medeniyet yıkıcısı olan dinsizliğe karşı set çeker.

Fikir aykırılıkları ve görüş dağınıklıklarının karanlığını; nurlu / aydınlık yüzü ile ortadan kaldırır.

Tüm âlimleri, vaizleri birleştirip; milletin saadetine, hükümetin icraatına; meşru Meşrutiyet, Cumhuriyet ve Demokrasiye hizmetkâr eder.

Adaletinin ruhu ve özü merhametli olduğundan; gayri müslim unsurları daha ziyade uzlaştırır, rapteder / devlete bağlar.

En korkak ve sıradan bir adamı; en cesur, en has adam gibi hakikî terakkî hissiyle, fedakârlık ve vatan sevgisiyle hislendirir, duygulandırır.

Medeniyet yıkıcı olan sefahat, israfat ve zarurî olmayan ihtiyaçlardan bizi halâs eder / kurtarır.

Ahireti muhafaza etmekle beraber; dünyayı imar, mamur ve bayındır etmekle sa’ye / çalışmaya dinamizm, sevinç ve sürur verir.

Medeniyetin hayatı olan güzel ahlâk ve ulvî hislerin düstur, prensip ve ilkelerini öğretir.

Hüsnüniyete binaen amellerimizi ibadete çevirir.

İki milyarlık Müslümanın manevî hayatına suikast yapmaktan ve cinayet işlemiş olmaktan bizi korur.

İşte bütün bunları o Parlak İslâm Unvanı’yla göstersek, hükümlerimize -ey milletvekilleri özellikle sizler- kaynak edinsek; acaba bunca faydaları ile beraber ne gibi bir şey kaybederiz?

 

 

Önceki İçerikHakikî Milliyet ve İslâm (2)
Sonraki İçerikKur’ân-ı Kerîm
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.