Mesnevî’den Bir Demet

134

    “Hepsi anlaşılmasa
bile, hepsi terkedilmez.” (Arapça bir söz)

    “Mesnevî, vüsûl
(vâsıl oluş, eriş) ve yakîn (kesin biliş) sırlarının keşf ve izahı
(açıklanması)nda,

     Dînin asıllarının
asıllarının asıllarından bahseder.

    “Mesnevî; Allah’ın
fıkh-ı ekberi (en büyük fıkhı / ilmi),

      Allah’ın şer’-i
ezheri (En açık ve seçik kanunu),

      Allah’ın bürhan-ı
ezheri (en açık delili)dir.

    “Mesnevî’nin mevzûu
(konusu) ise, ilm-i hakîkat (hakîkat ve gerçek bilgisi) olduğu için,

    “Mesnevî:
Sabahlardan daha nurlu ve daha nurlandırıcı (aydınlatıcı)dır.

     Çünkü sabah,
gecenin karanlığını aydınlatır.

     Mesnevî ise,
okuyanın ve dinleyenin kalbindeki sıkıntı ve karanlıkları giderip aydınlatır.

    “Nebiyy-i Ekrem:
‘Cennet bahçelerinden istifade ediniz (yararlanınız)’ buyurdu.

    ‘Şu dünyamızda
cennet bahçeleri nedir?’ sualine (sorusuna) da:

    ‘İlim
meclisleridir’ cevabını verdi…

    (Zira) ‘Bir âlime
rastgelince, cennet ağaçlarından birine tesadüf etmiş olursunuz.’

    (Hz. Muhammed)                                                                                                                                              
    

    “Mânevî Cennet olan
Mesnevî’de de..Selsebil tabir edilen bir feyz (ilim-irfan) çeşmesi vardır.

    (Evet, Mesnevî;
asıl Cennet olan Kur’an ve Mânâ Cenneti’nden haber verir.

     Çünkü bir âyetinin
anlamı gerçek mânâda anlaşıldığı takdirde, alınacak lezzet;

     Cennetin tüm bağ
ve bostanlarından ve hurilerinden alınacak bütün lezzetlerden kat kat
fazladır.)

    “Mesnevî,
Mısır’daki Nil nehri gibidir.

     Sabır ve mücahede
(mânevî cihad) erbabına âb-ı hayat (hayat suyu)dur.

     Fir’avn ve etbâı
(mensupları) gibi küfür ve dalâlet (sapık ve yanlış yol) ashâbına

    (Yoldaşlarına) da
ayn-i hasret (hasretin ta kendisi)dir.

    “ ‘Allah O’nunla
(Kur’an ile) birçoğunu şaşırtır, yine onunla birçoğunu yola getirir.’

    (Bakara: 26)

     Kur’an öyle olduğu
gibi, Mesnevî de öyledir.

     Nitekim Sâhib-i
Ârifi de:

   ‘Kur’an gibi bizim
Mesnevî de bâzılarını hidayete,

     Bâzılarını dalâlete sevkeder.’ diyor.

    “ ‘Mesnevî
kalblerdeki maraz (hastalık)ların şifası,

     Dünyanın varına,
yoğuna ehemmiyet vermekten ileri gelen hüzünlerin cilâsı,

     Kur’an-ı Kerim’in
de zâhirî (görünen) ve bâtınî

    (İlk nazarda görünmeyen
hikmet ve işaretlerinin) ap-açık mânâsıdır.’

    “ ‘Mesnevî,
rızıkların genişlemesine ahlâkın da iyileşmesine sebebdir.’

    “ ‘Mesnevî,
Rabbü’l-Âleminden ilham olunmuş bir kitabdır.’

    “ ‘Mesnevî’nin
birtakım lâkabları daha vardır ki,

     Onlar da Allah
tarafından ihsan buyurulmuştur.’ ”

    (Mesnevî’nin
Dibacesi’nden)

x

     Mesnevî, okuyanı
manevî huzurun doyumsuz iklimlerinde gezdirir. Çünkü:

   “Huzur, doyulmayan
bir sevdâdır. Göze muhtaç olmadan görmedir;

     Uzuvlardan
müstağnî (uzak) bir yaşayıştır.

     Huzur, Allah’ın
huzurudur. Ondaki varlıkları ve manzaraları anlatmak,

     Dışarıdan
imkânsızdır.

     O, içsel keşifler
yapma hâlidir.

     Büyük dost ile
sohbet hâlidir.

     Onda, varlığına
esir insanın hiç bilmediği lütuflar, âlemler ve muradlar saklıdır.”

     (Nureddin Topçu)

Önceki İçerikMasterchief Türkiye
Sonraki İçerikAdalet Devletin Nesi İdi?
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.