Türk Milleti’nin başı sağ olsun.
Ümit ederim, tüm millete dilediğimiz son başsağlığı olur.
Ancak, birileri diyor ki; “terörle yaşamaya alışmalıyız.”
Bakın, bu bakış açısı ile meselelerimizi, terör konusunu çözmemiz mümkün değildir.
Daha da ağırını söyleyeyim: Bu kafa ile beraber olup, meselelerimizi çözmemiz de mümkün değildir.
Bu kafa, kim ölürse ölsün, ne kadar insanımız ölürse ölsün, ülke ne hale gelirse gelsin, neye mal olursa olsun, ben elimdeki imkânları bırakmak istemiyorum anlayışıdır.
Çünkü teröre alışmalıyız, teröre karşı beraber hareket edelim gibi sihirli olacağını düşündüğünüz cümleleri sarf etmeden önce, yapamayanın gitmesi olduğunu anlayıp gereğinin yapılması olduğunu görmektir esas olan.
Bakın, şunu net olarak görmek gerektir: Biz, meselenin kaynağından çözüm bekliyoruz.
Meselenin kaynağı, ülkenin içine düştüğü duruma neden olanların, iktidarlarını devam ettirme konusundaki ısrarlarıdır.
Bir yerin yönetimi, o yerin şartları ne olursa olsun, yönetimini devam ettirmek kararında olursa, o yaşanan şartları nasıl halledeceğiz, nasıl çözüm bulacağız.
15 Mart tarihli Sabah gazetesinin başlığı: “Yeni Türkiye’nin yürüyüşü durdurulamaz.”
İnsanın kanı donuyor.
Yani, bütün bu ağır şartlarda, hâlâ, ucuz, küçük propaganda, algı yönetme oyunu.
Biz, yeni bir ülkede mi yaşıyoruz?
Yahu, hangi yeni Türkiye?
Bu bakış açısı ile nasıl bir olalım, nasıl birlik olalım, nasıl omuz omuza teröre karşı yürüyelim?
Ben, kendime hakaret mi edeceğim, ben kendime saygımı mı kaybedeceğim?