Her olay, özellikle tarihsel olanları.
Bir odak noktasıdır ki, etrafı başka olaylarla çevrilidir.
O çevrili dairede cereyan eden, olup biten olaylar da,
Onu saran başka bir çevresel olaylarla kuşatılmış, sarıp sarmalanmıştır.
Bu çevrili yerdeki olay, hâdise ve vukuatlar da, onu çevreleyen,
Onu saran diğer bir çevre ve daireyle kucaklanmıştır.
Böyle böyle her küçük olay, bir başka olayın çemberi içinde yer alır.
Merkezde yer alan tarihsel olaylar; en büyük dairenin odak noktası hükmündedir.
Bundan anlaşılıyor ki, tarihte yaşanmış tüm olaylar;
İç içe dairecikler hükmünde birbirlerini sarmalayıp durmakta.
Merkezdeki olay; son dairenin bir başlangıcı olarak kendisini göstermekte,
Kendisinde son dairedeki olup bitenlere işaretler bulunmaktadır.
Olaylar demek ister ki: “Beni anlamak isteyenler, benim sonuç olduğumu bilsinler.
Benden hareketle başlangıç noktasını bulsunlar. Sırf bana bakıp hükme varmasınlar.
Asıl sebebi, asıl sebebin de sebebini araştırsınlar.
“Hemen öyle son duruma bakıp, karar vermesinler. ‘Es sebebü ke’l- fâil.’
Yani sebep olan yapan gibidir sırrınca, sebebin sebebini keşfe çalışsınlar.
Yoksa aldanır ve istemeyerek aldatırlar.”
Çünkü bir şeyin zâtında doğru olması başka, muktezayı hâle binaen,
Yani zaman ve zemine göre doğru olması daha başka bir şey.
Çıplak olarak bir olayı değerlendirmek başka,
Onu çevresel etkiler altında ele almak daha başka bir şey.
Hani derler ya: “Ölende mi kabahat, yoksa öldürende mi?” diye.
Unutmıyalım, sebep olanlar, yapanlar gibi, meydana gelen olaylardan mes’ûl ve sorumludur.
Tarihî olaylarda, işin bu yönüne bakmadan hükme varmak, son derece yanlış sonuçlar doğurur.
Tarihi de aslî yolundan saptırır.
Bütün bu girizgâh ve girişleri bana,
Bir ilim adamımızın; neşir ve yayınlanmasına vesile olduğu bir kitabı yaptırdı.
Kitap; güncel olmadığı halde güncelleştirilen ve ısrarla gündemde tutulan,
Daha doğrusu tutturulmak istenen “Ermeni Sorunu”, “Tehcir Meselesi”, “Sözde Soykırım”
İddia ve savlarını işleyen türden bir kitap:
“M.K. (Manuel Kırkyaşaryan) Adlı Çocuğun Tehcîr Anıları”
Baskın Oran’ın baskıya hazırladığı bir eser / yapıt.
Elbette anlatılanlar doğrudur.
Şüphesiz küçük yaşta tehcir (göç ettirme) yüzünden başına gelmeyen kalmamıştır o çocuğun.
Muhakkak ki, o çocuk, çok çile çekmiştir. Hayatın türlü çeşit zorlukları karşısında kalmıştır.
Tabii ki, hayatın bin bir sille ve tokadını yemiştir.
Ama yazının başında belirttiğim gibi, sırf bu yaşanılanlara bakarak,
Toptancı bir hükme varamayız.
Toptancı bir karar veremeyiz.
Çünkü her olay, bir iplik yumağı gibidir.
Nasıl ki bir ip yumağı, başlanan noktanın üstüne iplerin binlerce defa sarılmasıyla meydana gelir.
Başlangıç noktasına nasıl ki yumağı çöze çöze ulaşılırsa;
Bir hadisenin de özüne; birbirini saran,
Birbirini -dıştan içe doğru- meydana getiren olayların iç yüzüne vâkıf olmakla erişilir ancak.
Yoksa çok yanılır, pek çok yanıltırız.