Anaokulundan Üniversiteye kadar devam eden eğitim sürecinde en önemli eğitim
basamağı lisedir. Çünkü lise eğitimi, üniversite eğitiminin
temelidir. Anaokulu, ilkokul, ortaokul basamakları, öğrencinin bilgi, beceri ve
yeteneklerinin değerlendirilerek ne tür
bir liseye yöneleceklerinin belirlendiği eğitim basamaklarıdır.
Bugün gelişmiş
Batı ülkelerinde veli, okulun yaptığı
yöneltmeye göre çocuğunu liseye yerleştirir. Bu konuda herhangi bir tercih
yapamaz, akıl yürütemez. Çünkü
bu konuda yasal zorunluluk vardır. Ama bizde böyle bir yasal düzenleme yoktur.
Çünkü liseye kadar olan süreçte öğrencilerin beceri ve yeteneklerini objektif
olarak ortaya çıkarıp değerlendirebilecek yeterli rehberlik ve psikolojik
danışmanlık elemanı yoktur. Öğretmenlerin çok değişik kaynaklardan gelmesi,
yeterli pedagojik formasyonu almamaları, staj çalışmalarının amacına uygun
yapılmaması da bu yönelmenin sağlıklı olarak yapılmasını önlemektedir.
Öğretmenler Değil,
Veliler Yönlendiriyor
Ayrıca öğrenci velileri, öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin
yönlendirme tavsiyelerini kabul etmemekte, çocuklarının kendi istediği okula
gitmesini istemektedirler. Hatta çocuklarını kendi olamadıkları mesleklere yönlendirmektedirler.
Bu yüzden Meslek lisesine gitmesi
gereken öğrenci, akademik eğitim veren liseye; mesleki eğitim merkezine gidip
meslek insanı, zanaatkar olacak öğrenci, meslek lisesine gönderilerek mühendis yapılmaya çalışılmaktadır.
1990’lı yılların başında Milli Eğitim Bakanlığı yeni bir lise
türü olarak Süper
Lise uygulamasını başlattı. Bu okullar, yabancı dil öğrenmek isteyip Anadolu
Lisesi giriş sınavlarında başarılı olamayan öğrencilerin ihtiyacı için
oluşturulan bir lise türüydü. Bu
okullara öğrenciler, sınav puanıyla değil, diploma notuyla alınacaktı. Ben bu
uygulama ile ilgili mutfak çalışmalarında yer aldım. Bakanlığın en üst makamlarındaki
yetkililere, bu uygulamanın başarılı olmayacağını, çünkü
okullarımızda objektif ölçme ve değerlendirme yapılmadığını söyledim. Nitekim
kırsal kesimdeki veya küçük yerleşim birimlerindeki
liselerde veliler veya nüfuzlu
kişiler, rica veya baskı ile çocuklarına yüksek
not verilmesini sağladılar. Büyük şehirlerin en kariyerli
liselerine, o şehirde okuyan öğrenciler değil, bu çocuklar girdiler, ama
başarılı olmadılar. Bu okulların akademik başarıları giderek düştü.
Beş altı yıl sonunda Bakanlık
okullarımızda objektif ölçme ve değerlendirme olmadığını görerek süper lise uygulamasından vazgeçti.
Ülkemizde lise eğitimi giderek kan kaybediyor. Bunun ilk
sebebi, velinin veya öğrencilerin yaptığı yanlış okul tercihleridir. İkinci
sebep ise yeterli lise binası yapılmaması, yapılanların ise büyük
çoğunluğunun imam hatip lisesi olması dolayısıyla öğrencilerin ya istemediği
okula kaydolması ya da kaydolacak okul bulamayınca açık liseye kaçmasıdır.
Açık Liseye Kaçış Sürüyor
Bugün lise öğrenimi
çağındaki öğrencilerin üçte biri açık
lisede okumaktadır. Yasal olarak ülkemizde zorunlu eğitim 12
yıldır. Bu zorunluluğa göre devletin 12 yıl tüm
öğrencilerin örgün eğitim bünyesinde kalmasını sağlayacak
alt yapıyı hazırlaması gerekir. Çünkü lise, insan şahsiyetinin ve
karakterinin şekillendiği en önemli eğitim basamağıdır. Bu süreçte öğrenciyi eğitim disiplininden çıkarmak, ülkemizin geleceğine yapılan
en büyük kötülüktür. Bu çocuklar öğretimlerini açık liseden, fakat
eğitimlerini sokaktan almaktadırlar.
Liseler, yüksek
öğretime öğrenci hazırlayan eğitim kurumlarıdır. Lise eğitimi ne kadar sağlam
olursa üniversite eğitimimiz de o
kadar güçlü olur. Liseler yüksek
öğretime, dershaneler sınava öğrenci hazırlarlar. Fakat birçok okulda 11. ve
12. sınıf öğrencileri, bir taraftan örgün
eğitimden ayrılarak açık liseye geçmekte, bir taraftan da dershanelere
gitmektedirler. Bu durumda lise eğitimleri yetersiz olmaktadır.
Lise YKS’de Döküldü
Lise öğretimindeki kan kaybının en önemli göstergelerinden biri
de üniversite kazanmak için
girilen YKS sonuçlarıdır.
Bu yılki YKS testlerinin sonuçlarındaki doğru cevaplara
bakarsak şu tablo ile karşılaşırız:
Türkçe (40
soru) testinde 17.7, sosyal bilimler (20 soru) testinde 7.9, temel matematik
(40 soru) testinde 6.9 ve fen bilimleri (20 soru) testinde 3,2. AYT matematik
(40 soru) testinin ortalaması 7.2, fen bilimleri testinin ortalamaları; fizik
(14 soru) alt testinde 2, kimya (13 soru) alt testinde 1.5 ve biyoloji (13
soru) alt testinde 2. Bu sonuçlar, hepimizin başımızı iki elimizin arasına alıp
“biz nereye gidiyoruz?” diye sormamız gereken çok üzüntü verici sonuçlardır.
Sonuç olarak, eğitimin en önemli basamağı olan liselerimiz sürekli kan
kaybetmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı,
bu gerçeği görerek gereken tedbirleri en kısa zamanda alıp bu kan kaybını
durdurmalıdır. Böylece üniversitelerimizi
de kurtarmalıdır.