Leş Kargaları

115

Geçen hafta AKP Hükümeti, Türkiye’nin milli çıkarlarını hiçe sayarak, daha önce kapalı kapılar ardında anlaşmaya varılan protokolü, İsviçre’de imzaladı.

Sınırların kapatıldığı 1993 yılından bu yana ne değişti ki sınır kapılarının tek taraflı açılımına karar veren böyle bir protokol imzalanma gereği duyuldu.

Ermenistan, Azerbaycan’ın topraklarının neredeyse 1/5 ine tekabül eden topraklardan çekilmeye mi karar verdi?

Sözde soykırım iddialarından mı vazgeçti?
1921 yılında imzalanan Kars Antlaşması’nın yürürlükte olduğunu mu hatırladı?

Yoksa soykırım iddialarından kaynaklanan tazminat taleplerinden ve sınır değişikliği taleplerinden mi vazmı geçti?

Bunların tümüne verilecek cevap bellidir.

Ermenistan, sınırların kapatıldığı 1993 yılında durduğu yerde durmaktadır. Üstelik bu kez ABD ve Avrupa’dan aldığı güçle daha da sıkı durmaktadır.

Ama Türkiye’de çok şey değişmiştir.

İktidarının devamını Emperyal Güçler’ e bağlayan AKP İktidarı zamanında millet tepkisizleştirilmiştir.

Nasıl oldu bu derseniz size kısa bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.

ABD’nin bu bölgeye yönelik planı, gerçek tetik çektirenin halen gizli kaldığı, Hırant  Dink’in katledilmesiyle başladı.

Arkasından Türk Halkı’nın yoğun bir şekilde aşağılanması süreci yaşatıldı. “Hepimiz Ermeniyiz” yürüyüşleri ile aşağılanma süreci devam ettirildi.

Aşağılanan halkların tepkisizleştiği örneklerine dünyada çokça rastlamak mümkün.

Halkın bu tepkisizliğine inanan ve Türkiye’yi o protokol masasına oturtan güçler, Ermenistan’ı kayırmışlardır. Ermeni’yi Türk’e, Hıristiyan’ı Müslüman’a tercih etmişlerdir.

O protokolün imzalandığı masanın etrafındakilere bir bakın lütfen. Osmanlı’ýı Sevr’de paylaşanların hepsi de o masanın arkasındaydı.

İngiltere’nin yerine ABD Temsilcisi olarak Bayan Clinton, Rusya Temsilcisi Lavrof, Avrupa’nın temsilcisi Salona, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun üzerine adeta abanmışlardı. Davutoğlu azıcık yan çizmeye kalksa, leş kargaları gibi ensesine çökecekler gibi duruyorlardı.

Protokolü imzalattılar ve Türkiye kaybetti.

ABD, Rusya ve Avrupa kazandı.

Rusya, Azerbaycan’ı kazandı. Amerika Kafkaslar’a ikinci adımını attı. Avrupa ikinci bir petrol, enerji nakil hattı kazandı.

Türkiye’nin Azerbaycan’ı bundan böyle kazanması zor görünüyor. Bu oyun ile birlikte, Türk’ü Kürde veya Kürdü Türk’e düşman etmekle yetinmeyenler, artık Türk’ü Türk’e düşman etmeye başlamışlardır.

AKP İktidarı’nın bu tavrıyla, kaybedeceğimiz ülke sadece Azerbaycan ile sınırlı kalmayıp, Azerbaycan çevresindeki Türk Cumhuriyetleri’ni, Yükselen Asya’yı kaybedeceğimiz aşikârdır.

Asıl hedefi Anadolu ve Trakya’yı Türk Yurdu olmaktan çıkarmak olan bu planı, Sevr gibi bozmak yine bu milletin iradesi ile tecelli edecektir.

AKP açısından bakıldığında başka çareleri yoktur. Zira başta Başbakan ve AKP yöneticileri, iktidarlarının devamının ancak ve ancak ABD ve Batı’nın isteklerini yerine getirdiği sürece mümkün olduğunu görmektedirler.

ABD desteğini çekerse, iktidarlarını kaybetme korkusu, ecel korkusu gibi sarmış her yanlarını. İşledikleri suçların korkusu, İktidar’ı daha büyük suçları işlemek zorunda bırakmaktadır her geçen gün.

Gidişat, geri dönülmez bir hal almıştır.

Erken bile değil, baskın seçim yaparak zevahiri kurtarma peşindeler.

Ama biz inananlar biliriz ki; korkunun ecele faydası yoktur.