Lânet Okuma Merkezi Ayasofya

162

11. 12. ve 13 yüzyıllarda Irak, Suriye Afganistan ve Arap
Yarımadasındaki İslam anlayışı sahipleri bir takım siyasi olayların etkisiyle
giderek yozlaşıp, İslamiyet’in özünü ve ruhunu terk edip sapık anlayışlar
peşine düşmüşler, İslamiyet’i yok olma tehlikesiyle karşı karşıya
getirmişlerdir. Arafat’ta hacılara yapılan saldırılar, Kâbe’de Hacer’ül Esvet taşının
kaçırılması, Haşhaşi Hasan Sabbah’ın intihar timleri hepsi bu yüzyıllar
içerisinde vuku bulmuştur.

 

İşte böyle bir ortamda Hacı Bayram Veli’nin düşünceleri
mübarek Anadolu topraklarında filizlenmeye başlamıştır. Bu düşünceye göre her
şey insanın ruhuna ve özüne hitap etmelidir. Yani insanın beyni ve kalbi
kazanılırsa problemlerin kendiliğinden düzeleceği inancı hâkim olmuştur.

 

Bu inanç Hacı Bektaş-ı Velinin, Yunus Emre’nin ve daha
birçok gönül insanının temel düşüncelerini oluşturmaktadır. Bu düşünce
çerçevesinde meydana gelen istikrar, Anadolu’da yeni bir medeniyetin doğmasına
yol açmıştır.

 

İşte yüzyıllardan beridir “Anadolu Müslümanlığı” denilen hoş görülü İslam Ahlâkı, bu şekilde
günümüze kadar gelmiştir.

 

Ancak ne yazık ki bu gelenek gerek yurdumuzda, gerekse
emperyalist mihrakların tahrikleriyle zaman zaman saldırılara uğramaktadır.

 

Osmanlı 1683 Viyana bozgunundan sonra sürekli toprak kaybına
uğramıştır. Zaman geçtikçe Osmanlının kuruluş azmi ve direnci çökmüş, saltanat
liyakatsiz dirayetsiz kişilerin eline geçmiş, sarayın etrafı işbirlikçi haçlı
zihniyetine bağlı paşalar tarafından kuşatılmıştır.

 

Nihayetinde Balkanlarda Anadolu’dan daha geniş verimli
toprakları kaybetmiş bugün ki sınırlarımıza çekilmek zorunda kalmışız.

 

Sonrasında Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde genç bir
Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuş, kısa zamanda Ortadoğu’nun en istikrarlı
ülkesi durumuna gelmiştir.

 

Bütün bunları anlatmamın sebebi, hutbe okumak için minbere
her çıktıklarında halâ Osmanlı özlemi içerisinde bulunan bir takım imamlar,
Atatürk’e lânet okumaktan kendilerini alamıyorlar. Bunların Hasan Sabbah’ın haşhaşiler’inden
ne farkları var?

 

Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz diye yola çıkanlar,
dindar nesil yetiştirmek şöyle dursun, sayelerinde Türk Milleti, yabancısı
olduğu Deisizm’le tanışmış oluyordu. Kindarlık derseniz o konuda büyük başarı
katettiklerini söyleyebiliriz.

 

Hâlbuki bir düşünseler İstanbul, beş yıl İngiliz işgalinde
kalmış, İstanbul halkı camilerinde namaz kılmak için bile köşe başlarını tutan
İngiliz askerlerinden izin almak zorunda kalıyordu. İngiliz askerleri Ağa
camiini atlarına ahır yapmışlardı. İşte o günlerde Ağa Camiinin o halini gören Nazım Hikmet, “Ağa Cami” şiirinde şu hüzün dolu satırları sıralıyordu: “Havsalam almıyordu bu hazin hali önce, Ah,
ey zavallı cami, seni böyle görünce. Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım; Allahımın
ismini daha çok candan andım.

 

İşte İstanbul’un bu acıklı halini gören Mustafa Kemal,
boğazda İngiliz gemilerini işaret ederek: “geldikleri
gibi gidecekler
” kararlılığıyla Samsuna çıkıyordu.

 

Hocaefendiler çocuklarının nafakalarını Atatürk’ün kurduğu
cumhuriyetin Diyanet İşleri Başkanlığından temin etmelerine rağmen halâ her
fırsatta Ataya lânet okumaları hangi zekânın ürünü olsa gerek varsa bir bilen
söylesin.

 

Ayasofya Camisini Atatürk’e hakaret etme merkezi haline
getirenlerin en sonuncusu eski imam Mustafa demirkan, Hem Cumhurbaşkanı, hem
Meclisbaşkanı’nın bulunduğu bir ortamda Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret etme
cüretini gösterebilmiştir. Danıştay’ın 143. Kuruluş töreninde Barolar Birliği
Başkanının konuşmasını protesto ederek salonu terk eden Cumhurbaşkanının(o
zaman başbakan) sessiz kalması sizce de manidar değil mi?

 

Sağlıklı kalın.

Not: Bu yazının bazı bölümlerinde
değerli yazar Oğuz Çetinoğlu’nun kıymetli eseri “Müderris ve Mutasavvıf Hacı Bayram-ı Veli” kitabından
faydalanılmıştır.

Önceki İçerikBir 12 Eylül Vahşeti…
Sonraki İçerikSayın Cemal Enginyurt Ordu Milletvekili
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.