Laiklik

9

Laiklik Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden yapılan yazılı açıklamada, katıldığı bir programda laiklik ile ilgili konuşan Milli Eğitim Bakanının istifası istendi. Açıklamada “Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunu işgal eden saltanat ve hilafet sevdalısı Bakan’ın, laiklik ve Cumhuriyet düşmanlığını bir kez daha ilan etmiştir” ifadeleri yer aldı.
*

Liyakatsizliğin sonucu ekonomide siyasette yaşanan tıkanıklığı gündemden düşürmesi amaçlı din maskesini takan Beyler!
Kur’an’ın dinini yetkili kirli ellerden, örümcek kafalardan kurtarılıp, kutsal amacına hizmet eden bir yapı kurulacaktır. Bunun sigortası da ‘’Laik Sistem’’dir.
Laik Sistem ki, özgür düşünceyi, mezhepleri aşarak milletleşmeyi, saygıyı, sevgiyi, aşkı gönüllere nakşeden Hoca Ahmet Yesevi’nin kültürüdür, Hacı Bektaş’ın kültürüdür, Yunus’un kültürüdür; Mevlana’nın kültürüdür, kısaca Anadolu kültürüdür.
*
Kürt sorunu da varmış;

Bilinen emperyal dış güçlerin iç uzantılarını da destekleyerek Türk Milletini bölme adına ‘’Kürt sorunu ‘’varmışçasına değişik adlarla örgütlenmeler yapıldığı bilinmektedir.
Konuşma dili Kürtçe olan halkımızla yüzyıllardır Türk milleti iç içedir; aynı inanç ve kültürün insanlarıdır; birbirleriyle evlendiler çocuklar oldu milyonlarca. Konuşma dili itibarıyla Kürtleşen Türkler oldu; Türkleşen Kürtler oldu.
Yaşar Kemal’in Ağzından; izleyelim;
Diyarbakır ovasını dolaşırken tuhaf bir olayla karşılaştım: Diyarbakır’ın Köprü köyünde bir öğretmenle tanıştım. Öğretmen 1920’lerde Balkanlardan göç etmiş, Köprü köyünü kurmuş, köyünün öğretmeniydi. Çok güzel Kürtçe konuşuyordu. “Kürt müsün?” diye sordum. “Yok, göçmenim” dedi. Köye girdik, hep Kürtçe konuşuyorlardı. Türkçe biliyorlardı da yarım yamalak.
1865 Kozanoğlu başkaldırısında, yenilgiden sonra Türkmenler, dediklerine göre binlerce çadır Diyarbakır’a sürülmüşlerdi. “Nerede bunlar?” diye öğretmene sordum. “Var, dedi, istersen gidelim, bunlar sekiz köy hiç Kürtçe bilmezler.” Öğretmenle birlikte Büyük Kadıköyü’ne gittik. Gerçekten büyük bir köydü. Köylüler başımıza biriktiler. Bunlar Avşar Türkmenleriydi. Ağızları da tıpkı bizim Torosların Avşarlarının ağızlarıydı. Sekiz köydüler, Kürtçe bilip bilmediklerini sordum, bilmiyorlardı. Başkaldırıdan sonra binlerce Avşar sürülmüştü Diyarbakır’a. “Bize Çukurova’da söylediklerine göre Otuz bin çadır gönderilmişti buralara. Haydi, On bin çadır olsun, en aşağı yirmi köy eder, ötekiler nerede?” dedim. Bir yaşlı adam, “Onların hepsi Kürt oldu” dedi. “Siz niçin olmadınız?” diye sordum. “Bizler Aleviyiz” dedi yaşlı adam. “Ne var bunda?” dedim. “Şu var ki, dedi yaşlı adam, biz Sünni Kürtlerden kız alıp vermeyiz. Öteki Kürt olan Avşarların hepsi Sünniydi. Kürtlerden kız alıp verdiler, şimdi sorarsan hiçbirisi Avşar olduğunu söyleyemez, Türkçe de bilmezler. “Bize söylediklerine göre Sünni Avşarlar büyük çoğunlukmuş, belki bizim on mislimiz kadar” dedi.
Ve sekiz Avşar köyünü öğretmenle dolaştık. Birkaç Avşar ağıdı derledim oralardan. Tıpkı Toros Avşarlarının ağıtlarıydı.
Kaynak: YaşarKemal’in 1996 senesinde Yeni Yüzyıl gazetesinde yayımlanan mülakatı.
*
Bu cumhuriyet kılibini hazırlayanların yüreğine sağlık.
“Bir alev topu gibiydik 1923’te.
Cesur, coşkulu ve umutlu.
Gözlerimizi geleceğe dikmiştik, ellerimizle kuracağımız yeni ülkeye.
Kadınlarımız yanı başımızdaydı;
Çocuklarımız önde!
Okulda, fabrikada, sokakta…
Yürüdükçe büyüdük.
Büyüdükçe güçlendik.
Dallarımızı kırsa da beklenmedik rüzgârlar
Avaz avaz söylüyorduk şarkılarımızı..
Cumhuriyet için, adalet için, demokrasi için, özgürlük için…
*
Sonra karanlıklarıyla geldiler ışığımızın üzerine
Umudumuzun üzerini korkuyla örttüler.
Gençlerimizi kırdılar
Kadınlarımızı saflarımızdan ayırdılar.
Çocuklarımızın ağzından kahkahayı sildiler.
Barışın üzerine düştü ölü güvercinler.
Adalet kuma yazılı bir sözcüktü onlar için;
Sadece kendilerinin okuyabildiği…
Demokrasi iktidara taşıyan bir bastondu sadece
Düşünce farklı olduğunda bileğe takılan kelepçe
Sandılar ki susarız biz de
Çekiliriz sandılar korkunun kovuğuna…”
“Susmadık oysa
Susmayacağız da…
Bizler istiklalimizi ve cumhuriyetimizi korumayı birinci vazife bilenleriz…”
Ya siz!

A.Kemal GÜL
( eğitimci-mühendis)