14 Şubat 2015 tarihli gazetelerde yansıyan şu haber, Türk Siyasi Tarihi’nde yer alacaktır!
“İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Gaziantep, Eskişehir, Kocaeli, Bursa, Samsun ve Çanakkale başta olmak üzere birçok kentte, eğitim sendikaları ve Alevi örgütlerinin katılımı ile yapılan mitinglerde; “Düşünen, Sorgulayan ve Hakkını Arayan Nesiller İçin Laik ve Bilimsel Eğitim” istemi dile getirildi.
Sonuç; Yalnızca İzmir’de 25 kişi gözaltına alındı. Katılımcılara gaz sıkıldı. İki kişi tutuklandı.
Şimdi, insafla düşünelim;
– Gösteri ve yürüyüş yapmak yasak mı? HAYIR!
– “Laik Eğitim” istemek suç mu? HAYIR!
– Çoğu öğretmen olan göstericilere gaz sıkmak “İnsan Haklarına” uygun mu? HAYIR!
Halen yürürlükte olan Anayasaya göre; “Türkiye Cumhuriyeti, Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk Devleti’dir.”
Ancak;
Biliyoruz ki, bu ülkede sayıca ve oranca çok küçük bir azınlık da olsa, “Laik ve Bilimsel eğitimden” nasibini alamayan, küçük yaştan itibaren beyinlerine kazınan değer yargıları ile “Laik Devlet Düzenine” karşı olanlar da var! Bazıları açıkça, mertçe bunu dile getiriyor. Bazıları ise; “Amaca ulaşıncaya kadar” kendilerini gizliyor!
Yine biliyoruz ki; AKP İktidarı, 30 Temmuz 2008’de Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararından 1 oyla kurtuldu! Ancak, “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” belirlenerek, 10 üyenin “evet” ve bir üyenin “hayır” oyuyla Hazine yardımının yarı yarıya kesilmesi ile cezalandırıldı!
O günden bu yana da dozu giderek artan şekilde, bu kararın doğruluğunu kanıtlayacak bir eylem süreci içinde oldu!
Özellikle, “bağımsız” olması ve her yurttaş için “Adaletinden şüphe duyulmaması gereken” YARGI düzeni, adeta siyasi iktidara Ram Oldu!
Savcının biri, “Laik Eğitim istedi diye” karşısına getirilen öğretmene soruyor; “Kur’an’da Cin Suresi var, sen Kur’an’a inanmıyor musun?”
Demokratik, Laik bir Hukuk Devleti’nde hiçbir yurttaşın inancı sorgulanamaz, inancına göre hüküm verilemez.
Ne yazık ki bugünün Türkiye’sinde Yargı’ya ve Yargı yoluyla “Adalet” sağlanacağına olan inanç hızla zayıflıyor!
Eğitim, bireyin “mesleki beceri kazanması” ve “içinde yaşadığı topluma ve dünyaya uyum göstermesi” içindir.
Eğitim, “bilimin ışığında” olursa, o ülkede “bilim ve teknik” gelişir. Bilim ve teknikte gelişen, buluş yapan, “patent sahibi” ülkeler gelişir ve kalkınır.
Anımsayın; İstanbul 1453’te Fatih’in önderliğinde zapt edilirken, Hıristiyanlar Kiliselerinde “Meleklerin cinsiyeti” üzerine tartışıyorlardı!
Bugün, 21. Yüzyılda, Türkiye’de yaşadığımız bu çağdışı, akıl dışı, hukuk dışı tutum ve oyunlar yakışmıyor!
Bu ülkede barış içinde, İnsanca bir yaşam için tek çıkar yol; “Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk Devleti” kimliğine dönmektir.