Kuzunun İpini Gevşeten Belli de…

82

Gerçekten tarihi olaylar yaşıyoruz. Sadece Türkiye değil Genişletilmiş veya Büyük Ortadoğu olarak adlandırılan bölgede önemli dönüşümler yaşanmakta. Diğer taraftan Avrupa Birliği ülkeleri yaşanan ekonomik kriz sonrası “yapılanmanın gözden geçirilmesini” tartışmakta.

Son dönemde yaşananlardan bazılarını kısaca hatırlayalım:

  • Terör örgütü yandaşları ve uzantıları artık “fiilen bölündüğümüzü” ifade etmekte, siyasi ayrılık emellerini uluslararası mahfillere taşımaya gayret etmekteler.
  • “Başkanlığını Osman Baydemir’in yaptığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği, Meclis’e yasa teklifi göndererek, bölge yönetimlerine isim, merkez ve sembol belirleme hakkı istedi. Teklifte anayasal güvence ve yurttaşlık tanımı da istendi.
  • Leyla Zana, Kürtlerin kendi geleceklerine referandumla karar vermesi gerektiğini savundu ve Kanada’nın Quebec bölgesini örnek gösterdi. “Kürtler referanduma gitmeli ve tüm dünya bu referandumun sonucunu kabul etmeli” dedi.
  • Yargıtay 8. Ceza Dairesi, çok sayıda kişinin ceza almasına yol açan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsü Öcalan’dan “sayın” diye söz edilmesine ceza verilmesi yönündeki içtihadını değiştirdi. “Sanığın, suçluluğu sabit olan Abdullah Öcalan’a ‘sayın’ olarak hitap etmesi mevcut pozitif hukuk kuralları karşısında herhangi bir suç teşkil etmez” denildi.
  • “Dünya gündemi bir süredir Ortadoğu bölgesinde yükselmekte olan Sünni-Şii çatışmasına kilitlendi. Dün Irak’ta Şiilere yönelik bir dizi saldırı daha yapıldı ve gelen bilgilere göre 100’e yakın insan hayatını kaybetti. Durum gerçekten çok vahim. Artık mesele yerel değil. Bölgedeki tüm Şiiler savaş moduna girmiş durumda. Herhangi bir yerde başlayacak olan lokal bir çatışma, uluslararası bir savaşa doğru dönecek gibi görünüyor.” (Deniz Ülke Arıboğan)
  • “Ortada çok büyük, tehlikeli ve 100 yıllık pis bir oyun var. Bu oyun tam olarak oynanmaya başlandığında bu coğrafyada hiç kimse kazanmayacaktır. Amerikalılar Taliban‘a ‘Seninle dost olur ve Afganistan’da iktidara getiririz ama senin militanların da Lübnan, Suriye, Irak ve İran‘da bize yardım edecek’ demiş. Gelen haberlere bakılırsa yüzlerce Taliban militanı, bu ülkelere sokuldu. ‘Büyük Oyun‘un belki de en tehlikeli halkası bu olacaktır. Irak’ta Şiileri hedef alan kanlı eylemler… İran’da Belucistan bölgesindeki kıpırdanmalar… Lübnan’da her an patlamaya hazır iç savaş potansiyeli olan tehlikeli gelişmeler… Suriye’de ise iç ve dış kışkırtmalı provokasyonlar. Ordudan kaçanların oluşturduğu ‘Özgür Suriye Ordusu’nun komutanı olarak takdim edilen ve Antakya’da özel kampta barınan Riyad El-Asaad ”Yakında Esad yönetimine büyük sürprizlerimiz olacak ve tüm Suriye’yi kana bulayacağız” diyor…” (Hüsnü Mahalli)
  • Balyoz davası ve İnternet Andıcı soruşturmasında tutuklanan yüzlerce subaydan sonra nihayet tutuklamalar halkasına eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da eklendi. İlker Başbuğ’a isnat edilen suç, “terör örgütü kurmak ve yönetmek.” Herkes 700 bin kişilik bir orduya komuta eden kişinin, neden internet sitesi yoluyla darbe yapmaya çalıştığını ve bir terör örgütü kurma ihtiyacını duymuş olabileceğini tartışıyor.
  • Terörle mücadele eden TSK, aldığı istihbaratı ve insansız hava araçlarından sağlanan görüntüleri değerlendirerek kaçakçılık yapan vatandaşlarımızı bombaladı. MİT bu istihbaratı kendisinin vermediğini açıkladı. Devletimizin yanında olan Kürt kökenli Encü ailesinden 35 vatandaşımız öldü. “Bu noktada PKK-BDP’nin inisiyatifi ele alarak, senelerden bu yana düşman olarak belledikleri Encü ailesine “Kürtlük” adına sahip çıkarak, siyasal istismar sürecini başlatmışlardır.” Cenazeler PKK bayraklarıyla kaldırıldı ve olay “devlet Kürt katliamı yaptı” ambalajı ile uluslararası hale getirilmeye çalışıldı.
  • “Yabancılara gayrimenkul edinme hakkı veren Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasası ve hepsi de birer istihbarat kuruluşu olan yabancı vakıfların faaliyetlerini ve bölücülük propagandasını serbest bırakan uyum yasaları” da yetmemiş olmalı ki, bu hafta yabancıların mülk edinmesini kolaylaştıran yeni bir kanun çıktı.
  • Türkiye’nin önemli gündem maddelerinden biri de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi ile ilgili. İktidar 7 yıl, muhalefet 5 yıl olduğunu iddia etmekte. AKP bir kanun çıkararak 7 yılı garantilemeye çalışıyor.
  • Yeni Anayasa yaparak terör örgütünün istediklerinden bir kısmını verelim ve bu meseleyi bitirelim” görüşünde olanlar, PKK temsilcileri ile müzakerelerin devam ettirilmesi gerektiğini savunmakta. Hükümet ise (Bülent Arınç) bir yandan “Kürtlere her türlü haklarını vereceğiz” diyerek kolektif haklar verilmesine kapı aralamakta. Diğer taraftan Yeni Anayasa’dan önce terör örgütü ve yan kuruluşlarına karşı mücadeleyi artırmakta.

Bu olayları düşününce ve olabilecekleri tahayyül edince endişelenmemek mümkün değil.

Bütün bunlara sebep ne ola ki?” diye sorunca aklıma meşhur şeytan fıkrası geldi: Bu fıkrada şeytan, bağlı olan bir kuzunun ipini gevşetir ve kuzu değerli bir aynayı kırar, bu sebeple başlayan tartışmalar, kavgalar, itişip kakışmalar sebebiyle kuzu ve üçü cinayet biri intihar sonucu dört insan ölür. Kenarda olanları seyreden şeytanın sözü şu olur: “Ben bir şey yapmadım ki, sadece kuzunun ipini gevşettim.”

Kuzunun boynundaki ipi gevşetenin kim olduğu belli. Irak’a müdahale ederken de, Libya, Mısır, Tunus, Sudan, Yemen’de de aynı şeyi yaptı. “Ülkenizde bir Kürt Meselesi var” diyerek açılım ve müzakere yapılmasını teşvik ederken de; çok sayıda ünlü kişinin tutuklu yargılanmasına yol açan davalar için çuvallarla veya bavullarla belge verirken de yaptığı aynı. O sadece bir şeylerin ipini gevşetti. Gerisi içimizdeki duyguları açığa çıkaran ip gevşeticisine uyanların işi.

Bütün bu olanların tehlikeli bir mecraya sürüklenmemesi için en önemli beklentimiz Hükümetten olacak.  Bunun sebebini Savunma Bakanı İsmet Yılmaz güzel açıklamış, Hz. Ömer zamanında yaşanan bir hırsızlık olayından örnek vererek şöyle demiş: ”Hz. Ömer sorar ev sahibine, hırsız girdi hiç uyanmadınız mı? Cevap, “biz Ömer’in uyanık olduğunu biliyorduk.”

“Dolayısıyla bu kültürden gelen bir millet devletimizden bunu bekler.

Önceki İçerikSedaş’a Kızmaya Hakkımız Yok!
Sonraki İçerikT a v i z
Avatar photo
Doğum 20.07.1956 BUCAK-BURDUR Eğitim Cumhuriyet İlk Okulu, Bucak Lisesi (Mezuniyet 1973) İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliği (Mezuniyet 1978) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (Mezuniyet 1995) Çok sayıda şirket içi ve şirket dışı eğitim programlarına iştirak. (ISO 9000, Toplam Kalite Yönetimi, Verimlilik, İş İdaresi, Pazarlama, İstatistiksel Proses Kontrol, Kişisel Gelişim, Kişisel İmaj ve diğer konularda onlarca eğitim programı) 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. (2001) 03.03.2010- Serbest Avukat Medeni Hal :Evli ve İki Çocuklu Lisan : İngilizce (İntermedite level) Sosyal Faaliyetler :İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve halen Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubunda korist. 250 mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Halen Yönetim Kurulu Başkanı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de, "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada bir köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.