Bir akraba ve dost meclisinde hoş bir sohbet ortamındadırlar. N, “biraz haber dinlesek TV’yi açar mısınız?” deyince açılan TV’de, F.Gülen Cemaatinin yayın organı olarak bilinen STV’de artık alıştığımız üslubuyla “ETÖ haberleri” verilmektedir.
H: “STV’de ETÖ haberlerini dinlerken ve Zaman Gazetesi’ni okurken Sovyet Rusya’da devlet televizyonunu veya komünist Pravda yayınlarını izler gibi oluyorum. Bu kadar tek yanlı ve beyin yıkamaya yönelik bir yayıncılık anlayışına tahammül edemiyorum” deyince hararetli bir tartışma başlar.
K: Siz tehlikenin ve mücadelenin büyüklüğünün farkında değilsiniz galiba. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük mücadelelerinden biri yaşanıyor. Katil, cani, darbeci, uyuşturucu kaçakçısı, terör besleyicisi derin ve güçlü bir ekip tasfiye edilmeye çalışılıyor. ABD’nin de beslediği bu gizli ve kirli örgütün ne olduğunu anlamak için Ergenekon davası iddianamelerini okumak kâfidir. Bu örgüt içinde milliyetçi geçinenler ile eski solcu ve sosyalistleri bir araya getiren menfaat birliği ve kirli ilişkiler ağıdır. Böyle bir örgüte karşı olmamak ve bu örgüte karşı mücadele eden bu kişi ve kurumlara destek vermemek namuslu, vatansever insanlara yakışmaz. Böyle bir tutumun vebali vardır.
D: Bana göre tam tersi doğru. Birkaç istisnası belki vardır ama bu davada tutuklananların hemen hepsi milliyetçi insanlar. Dış baskılara karşı milli ve kişilikli direnişi gösterebilen insanların çoğu tutuklandı. 12 Eylül 1980 darbesinde de çok sayıda vatansever idam cezasıyla yargılandı ve beraat ettiler. İddianameler gerçekleri yansıtmamış olabilir. Üstelik bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen şimdiye kadar yasadışı telefon dinlemeleriyle sağlanan bazı geyik muhabbetleri, kimin ne zaman gömdüğü belli olmayan silahlar gibi, hukuken değeri tartışmalı iddialarla insanlar aylarca tutuklanmakta. Benim görüşüme göre, ABD güdümüne giren F.Gülen Cemaati ve Hükümet ülkemizin bölünmesi projelerine hizmet ediyor. Bunlar ABD projelerinde sıralanan önceliklere göre ve kendilerine verilen rollere uygun olarak tamamı Türkiye’nin aleyhine olan açılımlar yapılması peşindeler. Kendilerine direniş göstermesi beklenen TSK’ni, Ergenekon Davası’nı da içine alan uzunca bir psikolojik harp ile pasifize ettiler. Sivil itaatsizlik gösterme ihtimali ve toplumun belirli kesimlerini yönlendirme kabiliyeti olanları da içeri tıkarak ve muhtelif baskı yöntemleriyle susturdular.
K: Bilakis Silivri’de yargılanan başta eski komutanlar olmak üzere bu çetenin arkasında ABD var. F.Gülen hareketi tamamen yerli ve milli bir harekettir. Onlar bu mücadelenin tarafı oldular çünkü bu ahlaksız, din düşmanı ve cani insanlar tasfiye edilmeden Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve demokratik gelişmesi mümkün olamaz.
D: Ne yani, ABD’nin himayesinde ve ABD’de yaşayan Gülen ABD karşıtı olacak, buna karşılık “Türkiye ABD eksenine karşı, Rusya ve Çin eksenli bir dış politika izlemelidir diyen paşalar, Güneydoğu’da teröre karşı canları pahasına mücadele etmiş kahramanlar ABD güdümünde olacak, bu nasıl mantık böyle? Bu davanın omurgasını teşkil eden çuvallar dolusu belgeyi haham bozuntusu Tuncay Güney‘in nasıl ele geçirdiğini, kimin adamı olduğunu açıklayamadan, kim ABD’nin adamı anlayamayız. Maalesef bu adam söz konusu davada ne sanık, ne de tanık.
H: Müsaade ederseniz ben ortak noktaya varmak ümidiyle şunları söylemek istiyorum. Türkiye teröre karşı uzun süredir mücadele ediyor. Bu mücadelenin en başarılı olduğu dönem özel kuvvetlerin ön planda olduğu ve şu anda Silivri’de yargılanan emekli subayların bölgede görev yaptığı dönemdi. Bu dönemde PKK’ya devletin üstünlük sağlaması bazen hukuk dışına çıkan, PKK’nın etkin elemanları ve uyuşturucu kaçakçılığı, silah ticareti ve kara para işleriyle uğraşan destekçilerinin faili meçhul olarak öldürülmesiyle mümkün olabildi. O dönemde devlet politikasını uygulayan bu kişilerin yargılanması hukuk arayışı mı, PKK’nın intikam aracı mıdır? Bütün büyük devletler böyle önemli konular olduğunda, yurt içinde ve yurt dışında, kanunlara aykırı eylemler yapmakta ve devlet tarihin o döneminin kapağını kapatmaktadır. Bugün terör örgütü karşında acze düşmüş bir devlet görüntüsünü verip, İmralı’daki Öcalan’ın “yol haritasını” bekleyen bir hale gelmişsiniz. Üstelik bir yandan PKK lideri dâhil bütün canileri affedip, siyaset yapmasının önünü açmayı tartışacaksınız, teröre karşı mücadele etmiş kahramanları ise eli kanlı katil muamelesi yapacaksınız. Bu politikada bir terslik yok mu?
K: Yargılananlar arasında böyle kahramanlar varsa dileriz beraat ederler. Ben bu yargılamanın sonunda Türkiye’nin büyük bir yükü üzerinden atacağına, “Kürt Açılımı” ile de terörden kurtulacağına ve çok hızla büyük ve müreffeh bir ülke olacağına inanıyorum. Hükümet Ergenekon’da ve Kürt Açılımı konusunda çok kararlı. Başbakan “ne pahasına olursa olsun” bu konuyu çözmek istiyor. Türkiye bu fırsatı değerlendirmeli.
H: Açılımın ne getireceği bile belirsiz. Mesela sen Kürtçe eğitim talebine ve federasyona götürecek idari düzenlemelere ne dersin?
K: Ben istenen taleplerin hepsinin karşılanmasına taraftarım. Federasyon ve hatta konfederasyon da olabilir, olmalıdır da. PKK’nın istismar ettiği bütün hakları verip, teröre halk desteğini kesmek lazım. Anaların gözyaşının dinmesi için, yeni şehitler vermemek için gereken her şeyi yapmalı.
H: Terör örgütünün istediği her şeyi verirsen zaten Türk Devleti olarak 5000 kişilik terör örgütüne yenildiğini kabul etmiş ve bölünme için her şeyi yapmış olursun. Öcalan’ın yönettiği bir “Kürt Federe Devleti”nin en kısa zamanda Barzani ile anlaşarak bölgeyi “Kuzey Kürdistan” haline getirmesi de çok sürmez. Hükümet de “terörü sona erdirdik anaların gözyaşı dindi” diye kına yakar.
D: Esas vatanın bir kısmı elden çıkarsa analar gözyaşı döker. Canlarımız gerekirse vatan için feda edilir. Bugüne kadar vatan için yavrularını feda eden analara yapılacak en acı şey ülkenin bölünmesine zemin hazırlamaktır.
K: Yok canım merak etmeyin ülke bölünmez, daha güçlü olur.
H: Osmanlı Devleti de son dönemlerinde aynı usulle bölündü. Yunanistan, Bulgaristan, vd devletlerin “özgürlük, insan hakları” talepleriyle başlatılan ve Batı’nın baskısıyla “kollektif haklar” verilerek, devletimizin bölünmesiyle kurulduğunu unutmayın.
K: Ama bu olaylar yüzyıl öncesine ait, şimdi şartlar başka..
H: “Tarih tekerrürden ibarettir/ İbret alınsaydı tekerrür mü ederdi?“
E: Şimdi namaz vakti. Sohbeti keselim lütfen.
Sohbete katılanlardan bir kısmı namazlarını kılar ve gelecek Ramazan Ayının hayırlara vesile olması dileğiyle veda edilir.
NOT: Bu yazı konusu sohbet tamamen hayal mahsulüdür.