Sözlükte, yaklaşmak, yakınlık peyda etmek anlamına gelen kurban, dinî terim olarak, ibadet niyetiyle kurban kesme günlerinde, kurban için belirlenmiş bir hayvanı Allah rızası için kesmektir. İslam’ın mali ibadetlerinden olan kurban, İmam Ebû Hanife’ye göre vacip, İmam Şâfiî, İmam Mâlik, İmam Ahmed b. Hanbel ve Hanefilerden İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed’e göre sünnet-i müekkededir.
Ergenlik çağına giren, zengin, mukîm (yolcu olmayan) her erkek ve kadın Müslüman, kurban kesmekle yükümlüdür. Buradaki zenginlikten maksat; kişinin temel ihtiyaçlarından başka 80.18 gr. altın yahut bunun kıymetinde mal veya paraya sahip olmasıdır. Zekattaki zenginlik ölçüsü ile kurbandaki zenginlik ölçüsü aynı olmakla beraber, zekatta olduğu gibi, malın artıcı olması şart olmadığı gibi, üzerinden bir yıl geçmiş olması da gerekmez. Kurban kesme günlerinde yukarıda zikredilen zenginlik ölçüsüne ulaşan kimse, kurban kesmekle yükümlü olur. İslam dinine göre, ailede “‘mal ayrılığı”‘ prensibi vardır. Bu bakımdan, aile içinde kimler dinen zengin sayılırsa, sadece onlar kurban kesmekle yükümlü olurlar.
Kurbanın rüknü, kurban edilmesi caiz olan hayvanlardan birini kurban kesme günlerinde kesmektir. Bu itibarla, kurban kesmek yerine, kurban bedelini veya kurbanlık hayvanı kesilmeden yoksula yahut bir hayır kurumuna bağışlamakla kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Ancak kurbanlık hayvan, herhangi bir sebeple kurban kesme günlerinde kesilememiş ise, bu günlerden sonra kurban olarak kesilmez. Bu durumda kurbanlık hayvanın aynısının veya bedelinin sadaka olarak verilmesi gerekir.
Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunlardan devenin 5, sığır ile mandanın 2, koyun ile keçinin de bir yaşını doldurmuş olmaları gerekir. Ancak koyunlar 6 ayı tamamladıkları halde, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olurlarsa bunlar da kurban edilebilir. Bir koyun veya keçiyi ancak bir kişi kurban edebilirken, sığır, manda ve deve yedi kişiye kadar ortaklaşa kurban edilebilir. Kurbanın ibadet niyeti ile kesilmesi şarttır. Bu nedenle; ortaklaşa kesilen kurbanda, ortaklardan birinin sadece et elde etme veya sahih olmayan başka bir niyetle iştiraki diğerlerinin kurbanını geçersiz kılar.
Kurban bir ibadet olduğu için, kurbanlık hayvanların kusursuz olmaları gerekir. Bazı kusurlar vardır ki, bunlar hayvanın kurban olmasına engeldir. İki veya bir gözü kör olan, kemiklerinde ilik kalmayacak derecede zayıflamış olan, kesim yerine yürüyerek gidemeyecek kadar topal olan, kulağının ve kuyruğunun üçte birinden fazlası kopmuş olan, dişlerinin yarıdan fazlası dökülmüş olan, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırılmış olan, ölüm derecesinde hasta olan hayvanlar kurban edilemez. Ancak boynuzsuz veya boynuzu biraz kırılmış, dişlerinden birazı dökülmüş ve burulmuş hayvanların kurban edilmeleri caizdir.
Bir kimsenin kurbanını bizzat kendisinin satın alması, kesmesi veya kesilirken yanında bulunması şart değildir. Hiçbir mazeret olmadan da kişi, kendi adına kurbanını satın alıp kesmek üzere güvendiği bir şahsı yahut özel veya resmi bir kuruluşu vekil tayin edebilir. Kurban niyetiyle alınan hayvan kesilmeden önce ölürse, zengin kimsenin tekrar kurbanlık satın alması gerekir, fakir için gerekmez.
Kurbanın sahih olabilmesi için belirlenmiş vakit içinde kesilmesi gerekir. Kurban, Kurban Bayramının ilk günü bayram namazının kılınmasından 3. günün akşamına kadar kesilebilir. Bayram namazı kılınmayan yerlerde ise kurbanlar sabah namazı vaktinden itibaren kesilebilir.
Deve ve sığır gibi hayvanlar ortaklaşa kurban edildiğinde, etleri, ortaklar arasında tahmini olarak değil, tartılarak taksim edilir. Ancak bu hayvanlar, bir ailenin fertleri için kurban edilmişlerse bunların etlerinin tartı ile taksim edilmesi gerekmez.
Kurban etinin hepsini yoksullara dağıtmak veya kendisi ve çoluk-çocuğu için alıkoymak caiz ise de en uygun olanı; kurban etini üçe taksim edip; birini, kurban kesemeyen yoksullara dağıtmak, bir bölümünü akraba, tanıdık ve komşulara ikram etmek; birini de kendi çoluk-çocuğu ile yemektir. Bir kimsenin ailesi kalabalık ve hali vakti de çok iyi değilse, kurban etinin tamamını çoluk-çocuğu için alıkoyabilir.
Kurbanın derisini seccade veya evde kullanılacak bir şey yapmak caiz olduğu gibi, bir fakire veya hayır işlerine hizmet eden bir kuruluşa vermek de caizdir. Kurbanın derisi, kurbanın bir parçası olduğundan satılması caiz olmadığı gibi, kurbanı kesene kasap ücreti olarak da verilemez.
Yüce Allah niyetlerimizi halis, kurbanlarımızı makbul eylesin.