Her ibadette olduğu gibi kurbanda da niyet önemlidir. “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am, 6/162-163) ayetinde bu gerçek açıkça ifade edilmiştir.
Kurbanın ibadet niyetiyle ve yalnızca Allah rızası için kesilmesi şarttır, aksi takdirde kurban olarak bir değer kazanmaz. Kur’an-ı Kerim’de, Allah’a kurban takdim eden Hz. Âdem’in iki çocuğundan sadece birinin (Habil’in) kurbanının kabul edildiği, kurbanın kabulü için halis niyetin ve takvanın şart olduğu haber verilmiştir. (Mâide, 5/27-28) Diğer bir ayet-i kerimede ise, “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır…” (Hac, 22/37) buyrulmak suretiyle kurbanın kabulünde halis niyetin önemi vurgulanmıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de, “Kurbanlarınızı gönül hoşnutluğu ile kesin” (Tirmizî, Edâhî, 1) buyurmuştur.
Bundan dolayı Hanefi mezhebine göre ortaklaşa kesilen kurbanda, her bir ortağın ibadet niyetiyle katılması şarttır. Ortaklardan birinin sadece et elde etme niyetiyle katılması durumunda diğerlerinin kurbanı da geçersiz olur. Ancak ortakların hepsi ibadet kasdıyla değişik kurban çeşitlerine niyet etmiş olsalar (mesela, ortaklardan biri vacip olan kurbana, diğeri adak kurbanına, bir diğeri de nafile kurbana niyet etmiş olsa) böyle bir ortaklaşa kurban kesilmesi caiz olur.
Bir kimse tek başına kesmek üzere aldığı büyükbaş hayvana, sonradan altı kişiye kadar ortak kabul edebilir. Kurbanlık niyetiyle alınan hayvan kesilmeden önce ölürse, zengin kimsenin tekrar kurbanlık satın alması gerekir, fakir için gerekmez. Kesimden önce kurbanlık kaybolur, sahibi ikinci defa kurbanlık alır da sonra birinci hayvan bulunursa, zengin de fakir de bunlardan sadece birini, tercihen daha iyi olanını keser.
Kurbanın rüknü, kurban olma özelliğini taşıyan hayvanlardan birini kesmek olduğundan, hayvanı kesmeden canlı olarak veya bedelini fakire yahut bir hayır kurumuna vermekle kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Kurbanlık hayvan, canlı olarak tartılıp kilogram fiyatı üzerinden anlaşarak bedeli kesildikten sonra verilmek üzere veya kesildikten sonra eti tartılıp fiyatı belirlenerek satın alınabilir. Kurban malî bir ibadet olduğundan hiçbir mazeret olmasa da, kişi kendi adına kurbanını satın alıp kesmek üzere güvendiği bir kimseyi, özel veya resmi bir kuruluşu vekil tayin edebilir. Bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığımız da Türkiye Diyanet Vakfı ile birlikte “Vekalet Kurban Kesimi” kampanyası düzenlemiştir. Kesilen kurbanların etleri yurt içinde ve yurt dışındaki ihtiyaç sahiplerine dağıtılacaktır.
Kurban kemenin vakti, kurban bayramının ilk günü bayram namazının kılınmasından 3. günün akşamına kadar olan süredir. Kurbanın makbul olabilmesi için belirlenen bu süre içerisinde kesilmesi gerekir. Bayram namazı kılınmayan yerlerde ise, sabah namazı vaktinden itibaren kesilebilir.
Kurban sahibi elinden geliyorsa kurbanını kendisi kesmeli, eğer kesemiyorsa ehil birine kestirmelidir. Kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmeli, hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet verilmemelidir. Hz. Peygamber (s.a.s.) koyunu kulağından çekerek kesmeye götüren bir kimseyi, “Hayvanın kulağını bırak, boynunun kenarından tut” buyurarak ikaz etmiştir. (İbn Mâce, Zebâih, 3) Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir hadis-i şerifinde ise şöyle buyurmuştur: “…Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin.” (Müslim, Sayd 57; Tirmizî, Diyât 14)
Kurbanlık hayvanların üzerine mutlaka Allah’ın adı anılmalıdır. Zira Kur’an-ı Kerim’de, “…(kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın” (Hac, 22/36) buyrulmuştur. Hayvan kesmek için yere yatırılınca, “Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah’a ortak koşanlardan değilim.” (En’am, 6/79) “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur…” (En’am, 6/162-163) ayetleri okunur. Daha sonra tekbir getirilerek hiç ara vermeden kurban kesilir. Veya doğrudan “Bismillahi Allahü Ekber” diyerek kesim yapılabilir. Kurban kesen kimse dilerse iki rekat şükür namazı kılar.
Kişinin, kurbanı kesilirken yanında bulunması müstehaptır. Hz. Peygamber (s.a.s.) kızı Hz. Fatıma (r.anha)’ya hitaben, “Kurbanın kesilirken orada hazır bulun. Zira işlemiş olduğun her günah, kurbanın kanından ilk damlası yere düştüğünde, bağışlanır” (Et-Tergib ve’t-Terhîb, c. 2, s. 154) buyurmuştur.
Yüce Allah’tan, kurbanlarımızı kabul buyurmasını, günahlarımızın bağışlanmasına ve rızasını kazanmaya vesile kılmasını diliyorum.