Kur’anî Kavramların Güncelleştirilmesi

89

15 Temmuz Kalkışması ve sene-yi devriyesindeki anma programları vesilesiyle bir daha gördük ki dinî bilgilerimiz şeklî bazı uygulamalardan ibaret ve bir yaşam kaynağı olan Kuran-ı Kerim‘in muhtevasıyla hiç de ilgili değil.

Bu ülkenin en zeki çocuklarının programlı çamaşır makineleri gibi robotize kul haline getirilmeleri hem İslamiyet’e hem Türklüğe ihanettir. 5 vakit namaza gündüz kuşluğu ve gece teheccüdü ekleyen, pazartesi ve perşembe sünnet orucu tutan bir dinî yapının Devleti ele geçirmeye kalkışmasına karşı halkın meydanlardaki mücadelesidir asıl İslam.

Asıl İslam; yâsinler, hatimler, selâlardan önce demokrasi gaspına karşı çıkış, milletin egemenliğini ve onun seçimler yani meşveretle tecelli etmiş iradesini koruma, câri hukuku ortadan kaldırma adına kendisine yönelen namlulara karşı “müdafaa-ı hukuk” mantığıyla halkın kitleler halinde kıyamıdır.

Yüce Kur’an bizi hep zulme, haksızlığa, kötülüğe karşı mücadeleye ve hep iyiliğin yanında yer tutmaya, toplumsal fayda için çalışmaya çağırır. O yüzden de Yâsin’in binlerce kez tecvid ve kıraatla telaffuzen okunmasını değil o sûrede anlatılanların anlaşılarak okunmasını ve mümkün olduğu kadar hayata tatbik olunmasını ister inananlarından.

İçtihat dediğimiz akıl yürütme ya da yorum yapma da sürekli sorulara sorarak düşünmeye ve akletmeye zorlayan Kuran’ı anlamak için olmazsa olmazlardan. Fakat nerdeyse 500 yıldır derin dondurucuda dondurduğumuz ürünleri, reçel kavanozlarını dışından yalayarak beslendiğimizi zannediyoruz.

İşine geldiğinde eskiye öykünen, işine gelmediğinde güncelleyen kurnaz Hocagil tipler sarık-sakal yani tepeden başladığı sünnet fotomontajında iskarpine geldiğinde çarığı, Mercedes olduğunda da deveyi hemen hap edebiliyor. The Cemaat‘in himmet adı verilen para cukkalama toplantılarının LPG’si Hoca’larının açlıktan karnına taş bağlayan sahabeyi ağlak üslûpta anlatması değil miydi? O deliği neden tamamen kapatmıyoruz, aynı yerden başka Hocaların ve başka cemaatlerin mi ısırmasını bekleyeceğiz?

Amele‘yi işçi yaptık da ‘amel‘i niye yapmadık acaba? Ya ‘salih amel‘i neden faydalı iş, barışçıl eylem saymıyoruz? Bakara 277‘de “İnnellezîne âmenû ve a’milû’s-sâlihâti ve e’kâmû’s-salâte ve âtevû’z-zekâte” denmesine rağmen din görevlileri hâlâ neden salih amel’i namaz, oruç, zekât olarak anlatır dururlar?

2008‘in Nisan ayında yazdığımız VEMA EDRÂKEME’L-İSLÂM? başlıklı yazının altını dolduracak bolca malzeme bulunduğundan ikinci ismi de WHAT’S THE MEANİNG OF İSLAM? olan bir kitap hazırlığımız var. İlerde kitaptan okuyacağınız bazı dinî kavram güncellemelerini bu bağlamda yukarıdaki kanaatlere destek bakımından buradan paylaşmış olayım:

Din: medeniyet, uygarlık – İslâm: esenlik – Kur’an: okuna(maya)n – Resul (Peygamber): elçi, uyarıcı – İman: adanma – Müslüman: barış ve esenlik timsali – Mü’min: Güvenlik abidesi – Takvâ; sorumluluk bilinci – Tevhid: birlik, bütünlük – Câmi: bütünleşme yeri (Cemevi: bütünleşme evi) – Şeriat: anayasa – Tebliğ: kural ikazı – Kul Hakkı: insan hakları – Meşveret: demokrasi, Sünnet: Peygamber tavrı – Sâlih: barışçıl – İhlâs: duruluk – Hidâyet: aydınlanma – Salât (Namaz): dayanışma – Zekât: çoğaltma – Savm (Oruç): öz kontrol – Hacc: kongre, kurultay – Tathir (Abdest): arınma – İbâdet: insanlık, Nüsuk: ritüel, dinî âyin – İnfak: paylaşma – Ahlâk: fıtrata dönüş – Dua: yönelim – Rıza: uygunluk – Ezan: mesaj…

2023 hedefi Kuran‘ı yani İslam‘ı doğru anlamaktır. Sonrası kolay.