Kur’an ve Tarih

92

Hz. Âdem’den hiç olur mu, mevzu-u bahis?

Zikredilmeden, mel’un Şeytan-ı habis

 

Hiç mümkün mü, Hz. Musa’yı konuşmak?

Etmeden Firavun’u söz konusu, ey ahmak!

 

Acaba olacak iş mi, söz etmek Hz. İbrahim’den?

Nemrud denen putperesti, nazara vermeden

 

Fahri Kâinat Efendimiz’i, anlamak için iyice

Olmaz mı mümkün, Ebu Leheb’i konu edince?

 

Geçmiş geçmiştir artık, olmuştur tarih

Mazide rolü olan kimileri, olsa da kerih

 

Sevelim-sevmeyelim, kim olursa olsun bakmalı o tarafa

Gerçek için ayıklama,ha ismi olmuş Safâ veya Mustafa

 

Hâkim, şahit ayırmaz diyerek  “Huz ma safâ…”

Tarihçi de edemez hakikati, hevesine fedâ

 

Çünkü anlaşılır her şey dünyada, ancak zıdlarıyla

Kişi ve olaylar, iyi ve kötü de olsalar adlarıyla

 

Nitekim:

 

Karga da öter, Bülbül de

Papatya da kokar, Gül de

Eşek anırır, Koyun meler

Der aradaki fark, neler neler

 

İyilik de var, fenalık da

Güzellik de var, çirkinlik de

Biri çeker kendine, diğeri uzak tutar

Aradaki zıdlık olur bize, güzel bir ayar

 

Nitekim, geçmiyor mu Kur’an’da, mel’un Şeytan?

Geçmiyor mu sahib-i âteş, Nemrud denen azman?

Edilmiyor mu zikr, Ebu Leheb denen azılı düşman?

Anılmıyor mu, Firavun isimli bî-aman?

 

 

Bize ne oluyor ki, araştırırken gerçekleri?

Tâbi tutuyoruz ayrıma, kaynaklık edecekleri!

 

Velhasıl:

 

Kurtların, sürüye saldırdığı hengâmda

Köpeklerin yardımı, çobana

Çoban için züll müdür?

Yâni, onu küçük mü düşürür?

 

Gelelim sadede:

 

Anlamak için, Çanakkale zaferini her yönüyle

Olur mu itmek Mustafa Kemal’i, öteye beriye

 

İzah edebilir miyiz, İstiklâl Harbini?

Anmadan adını, Mustafa kemal’in

 

Anlatabilir miyiz, tam olarak T.B.M.M.’ni?

Bilmeden Mustafa kemal’in,  -önce-  ille de “Meclis” dediğini

 

Tarihten silerek, Mustafa Kemal’in adını sanını!

İnkâr ederek, emrindeki askerin kanını!

Görmezden gelerek, asrın siyasî dehasını!

Nasıl izah edeceksin, Türkün ölüm-kalım

Yedi düveli dize getiren savaşını, ey davalım?

Elbette zaferin sahibi, hem komutan hem de eri

Fakat nerede görülmüş, başsız askerin zaferi?

 

 

 

Önceki İçerikÇanakkale Savaşı’nın 100. Yılı
Sonraki İçerikÇanakkale Düş Değil, Hayal Edilemeyecek Kadar Devasa Bir Gerçektir.
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.