Kur’an Sayfaları Mızrakların Ucuna da Takılacak mı?

83

Siyasi Partiler Kanunu‘nun 87. maddesi ve Seçim Kanunu‘nun 58. maddesine göre dinî simge ve ibarelerin kullanılması yasak olduğuna göre Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Siirt konuşması hakkında soruşturma açılacak mı?

Bakara Suresi‘yle ‘makara’ geçen Egemen Bağış ile birlikte kürsüye çıkan ekip lideri Erdoğan, elinde Kuran’la Müslümanlık şovu yaptığına göre Müslümanlığını ‘Parti’yle tanımlayan AKP teşkilatları Kuran sayfalarını mızrakların ucuna ne zaman takacak?

“Kuran’la büyüdüğünü ve yaşadığını” söyleyenler; evde ya da okulda Kuran’ın kitap olarak varlığını mı, Kuran’ın Arapça lafzını okuyabildiklerini mi yoksa Allah’ın Kuran’daki emir ve yasaklarını gözettiklerini mi kastediyorlar?

Kendi adıma, ne kadar Müslüman ve ne kadar Milliyetçi olduğumu ispatlamaya ne ihtiyacım var ki şüphem olsun. Yemin eden birine bile şüpheyle bakarım, sözünün hükmüne kendi de inanmıyor diye.

Ömrü dinî referanslı siyasi partilerde geçen ve 12 Eylül’de – 28 Şubat’ta bunun sıkıntısını çektiğini söyleyen; İmam-Hatip’te okumuş olan, eşi-kızları kapalı olan, ‘hamdolsun’suz miting konuşması ve ‘ya Allah’sız açılış yapmayan birinin miting meydanındaki kalabalığa elinde KURAN’LA hitap etmek istemesi dindarlık ispatı mıdır? Kâinatın Kullanma Kılavuzu‘nun ucuz siyasete alet edilmesindeki menfaat temelli ticarî pervasızlık mıdır?

Kitaplar ve elçiler aracılığıyla YÜE YARATICI, insanlığın barış (salâh) ve esenlik (silm, selâm) üzre yaşamasını mı murat etmiş olabilir yoksa Tevrat‘ın-İncil‘in-Kuran‘ın tecvitle kıraatını mı? “Hiç düşünmez misiniz?” (En’am 50), “Siz hiç düşünmüyor musunuz?” (Âl-i İmran 65), “Umulur ki düşünürsünüz.” (Bakara 266), “Düşünüp ibret alsınlar.” (A’raf 130), “Düşünen bir kavim için âyetlerimizi böyle açıklarız.” (Yunus 24), “Bu, düşünebilenlere bir öğüttür.” (Hud 114), “Artık siz düşünmeyecek misiniz?” (Nahl 17), “Hala akıllanmayacak mısınız?” (Enbiya 10), “Onlar bu Kuran’ı hiç düşünmediler mi?” (Mü’minûn 68), “Belki düşünüp nasihat alırsınız diye onda açık açık âyetler indirdik.” (Nur 1), “Düşünsenize!” (Neml 33), “Ola ki düşünüp öğüt alırlar.” (Kasâs 46), “Ancak bilenler düşünüp anlayabilir.” (Ankebut 43), “Hala akıllanmayacaklar mı?” (Yasin 68), “Hala akıl edip düşünmez misiniz?” (Sâffat 137), “Gerekir ki iyi düşünsünler.” (Zümer 27), “Ne kadar da az düşünüyorsunuz!” (Mü’min 58), “Şüphesiz bunda düşünen topluluklar için deliller vardır.” (Câsiye 13), “Umulur ki iyice düşünürsünüz.” (Zâriyat 49), “Onlar Kuran’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üstünde kilit mi var?” (Muhammed 24), “Ey akıl sahipleri; ibret alın!” (Haşr 2), “

Cumhurbaşkanı Kürtçe biliyor mu bilmem ama O veya sevenleri Türkçe herhangi bir Kuran mealine bakarlarsa iyi olur. Mesela, Hud 113 ve 116:

“Zulmedenlere meyil göstermeyin! Yoksa ateş sizi sarıp sarmalar.” “Zulme sapanlar içine itildikleri servet şımarıklığının ardına düşüp suçlular haline geldiler.”

Yada İsrâ 16: “Biz bir toplumu mahvetmek istediğimizde onun servet ve refahla azıp firavunlaşmış kodamanlarını yöneticiler yaparız da onlar orada bozuk bir gidiş sergilerler. Böylece o toplum aleyhine hüküm hak olur.”

Veyahut Rum 7: “Onlar iğreti hayattan bir tek dış görünüşü bilirler. Ama ahretten tam bir gaflet içindedirler.”

Çok şükür Allah Resulü‘nün “Ey Rabbim, benim halkım bu Kuran’ı terk edilmiş bir halde tuttu!” (Furkan 30) diyerek şikâyette bulunduklarından, ne dediğini hiç anlamadan Kuran’ı sadece Arapça lafzından okuyarak sevap kazanacağını umanlardan değiliz. Ebu Süfyan‘dan alınan iktidarı geri almak için Kuran sayfalarını siyasi mücadelesine payanda eden oğul Muaviye‘nin değil, “Kur’an-ı Nâtık / Konuşan Kur’an” Hz. Ali‘nin tarafındayız çok şükür.