“Kümelenme yeni bir iş yapış şekli ve iş süreçleri bütünüdür.”
Küme kavramı matematikçiler tarafından kullanılan ancak bu kavramı ilk Georg Cantor (1845-1918) tarafından kuramlaştırılmış ve matematiğin her yerinde kullanılır olmuştur. Türkiye’de derslerde okutulmaya başlandığında hepimizin iyi bildiği “Klasik matematik”, “modern matematik” sınıflandırılmasına gidilmiştir. Küme; nesneler topluluğu veya yığını olarak tanımlanır.
Bu tanım sezgisel bir tanımdır. Nesneler soyut ya da somut olabilirler. Kümeyi oluşturan nesnelerin iyi tanımlı olduğunu başka nesnelerden ayırt edilebilir olduğunu düşünebiliyoruz.
Örnek verecek olursak “Canlılar topluluğu, bir kitaplıktaki kitaplar topluluğu, a,b,c,3,5,7 den oluşan harfler ve sayılar topluluğu” gibi. Bir kümeyi oluşturan nesneler kitap gibi somut nesneler olduğu gibi harf ve sayılardan oluşan soyut nesneler olabiliyor. Bir kümeyi oluşturan nesnelerde o kümenin öğeleri adını veriyoruz.
Liste yöntemi, ortak özellik yöntemi, Venn şeması yöntemi, eşit küme, denk küme, boş küme, alt küme, özalt küme, kümelerin birleşimi, kümelerin kesişimi, evrensel küme, kuvvet kümesi gibi kavramları hepimiz duymuş veya uygulamışızdır bir şekilde….
Kümelenme kavramı ilk Amerikalılar tarafından ortaya atıldı. Ancak 10 yıl sonra Avrupa’da da kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Nerden çıktı bu kümelenme diyebilirsiniz. Ticari firmalar ve devletler strateji geliştirirken artık bu yöntemleri kullanıyor. Ülkemiz inovasyon ve sosyal inovasyon konusunda treni kaçırdı gibi gözüküyor. Küreselleşen bu dünyada rekabetin yerli olmaktan çıkıp uluslar arası platforma taşındığı günümüzde, kümelenme konusunda eğer ciddi adımlar atılamazsa verimlilik ve karlılık adına daha çok şey kaybedebiliriz.
Kısaca kümelenme; benzer yada aynı iş kolunda çalışan, coğrafi olarak birbirine yakın olan, son ürünün üretilmesinde birbirleriyle işbirliği ve rekabet halinde olan üretici firmaların ve bu firmaları destekleyen ekonomik parametrelerin bir araya gelerek oluşturdukları organizasyonlardır.
Sektörel uzmanlaşmayı hedef alan çözümleri üretir. Bunu yaparken de rekabetin en üst düzeyde olduğu günümüzde firmaları ve bölgeleri avantajlı konuma getirir.
Kümelenmenin bileşenlerine baktığımızda ise ;
Mekansal Yapı: Fiziksel özellikler, Ulaşım maliyetlerinin üretim maliyetlerine etkisi, Bölgeyi herhangi bir üretim türünde avantajlı kılan mekansal özelliklerinin olup olmaması,
Kurumsal Yapı : Yasal, politik ve idari , sosyal ve kültürel,
Demografik Yapı : Nüfusun yıllar içinde değişimi, nüfus hareketleri, işgücü ve istihdam,
Ekonomik Yapı: Sektörel uzmanlaşma, mekansal yoğunlaşma,
Dünyada Kümelenme uygulamalarına baktığımızda Çin ve Hindistan örneklerini görebiliriz. Ulusal bir üst küme oluşturmuşlar. Ana kümenin altında bölgesel alt kümeler oluşturarak kalkınma model çeşitliliği oluşturmuşlardır. Bu alt kümelerim içinde inovasyon ve sosyal inovasyon projeleri de vardır.
Bölgelerin rekabet gücü yüksek sektörlerinin belirlenmesi ile bu sektörlere ait kümelenme haritalarının çıkarılarak, sektörlere ait bir kümenin olası aktörlerini tespit edip, bu aktörler arası ilişkiler nasıl şekillenmesi gerektiği konularında yardımcı oluyor.
Seçilen bölgenin bu sektörlerde rekabet ettiği bölgelerle kıyaslamalı analizler yapılarak (detaylı mekansal analizler, niteliksel çalışmalar) güncel veri akışının sağlanması gerekir.
Kabaca kümelenme alt yapısı bunlardan oluşuyor ancak bu projeleri Türk gibi başlayıp başladığımız heyecan ve kararlılıkta bitiremiyoruz. Düzgün sonuçlar alabilmemiz için Bu alışkanlıkların terk edilip işleri süreçlere bölüp tüm süreçleri ilk başlangıç heyecanımızda olduğu gibi yapmamız gerekiyor.