Kavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır.
Zekanın farklı tanımlarının olmasına karşılık zekaya ilişkin kuramların tümü zekanın geliştirilebilecek bir kapasite ya da potansiyel olduğu ve biyolojik temellerinin bulunduğu noktalarında birleşir. Buna göre zeka, bireyin doğuştan sahip olduğu, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen ve merkez sinir sisteminin işlevlerini kapsayan; deneyim, öğrenme ve çevreden kaynaklanan etkenlerle biçimlenen bir bileşimdir.
İnsanların zekası farklı farklıdır. Kimisi çok zeki, kimisi de çok akıllıdır. Bu kişilere göre değişiklik gösterir. Çok zeki biri değilsinizdir belki, ama aklınızı iyi kullanabilirsiniz.
Akıl yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yeteneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir.
Psikologlar okullarda öğrencilerin kişisel durumlarını ölçümlüyorlar. Hangisinin IQ’su yüksek, hangisinin duygusal zekası (EQ) kuvvetli diye. Fakat bunların yanında bir de kristal zeka var. Bu zekaya sahip olan insanlar ise IQ’su yüksek olmasa bile sosyal yaşamda diğerlerinden daha başarılı da olabiliyorlar.
Kristal Zeka, bir insanın, ne kadar sosyal ve yaşamsal tecrübeye sahip olduğu ile ilgili olandır. Tabi, bu tecrübeyi elde etmek de kolay olmuyor. Uzun süre hayatta kalıp ve çok şey yaşamak, görmek ve bunlardan ders almakla oluyor.
Bir insanın ömrü ne kadar sürecek kimse bilemez ve yaşanan tecrübelerde bir defa yaşanıyor. Yaş ilerledikçe aynı konu tekrar karşımıza gelmiyor. Her defasında farklı bir tecrübe söz konusu oluyor. Böylelikle kristal zekayı da elde etmek kolay değil.
Bilişsel zekası (IQ) ve duygusal zekası (EQ) yüksek çıkmayanlar için kristal zeka çok önemli. Fakat, kristal zeka nasıl olur? nasıl elde edilir? Bunun için neler yapmak lazım?
Kristal zeka; bizim almış olduğumuz eğitim, okuduğumuz kitaplardan elde ettiğimiz birikimler ve yaş olarak bizden büyüklerin yaşamış olduğu tecrübelerin öğrenilmesiyle elde edilir.
Büyüklerin çocukluktan bu yana bize anlattıkları nasihatlar kristal zekanın oluşumuna katkı sağlıyor. Özellikle anne babaların çocuklarına anlattıkları yaşamsal tecrübeler çocuğun yönlendirilmesi, herhangi bir sorunla karşılaşması durumda takınacağı tavır gibi durumlar gelişimi olumlu yönde etkiliyor.
Kristal zeka herkesi ilgilendirdiği için; konuya iş dünyası ile ilgili de bir örnek verebiliriz. Ticaretle uğraşan bir işadamı için; iflas etmiş bir iş adamının anlattıkları çok önemlidir. Anlatılanlar iş adamının aynı hataları yapmaması için örnek olacaktır. Veya sektöründe başarıyı yakalamış bir işadamının paylaştığı tecrübeler ile onun yaptıklarını modellemek de işadamını başarıya sürükleyecektir. Buna benzer örnekleri anlatmak mümkün.
Hayatta başarılı olmak adına kristal zeka oldukça önemli. Çok yaşayıp çok şeyler göreceğimiz konusunda hiçbirimizin garantisi maalesef yok. Az zamanda çok iş çıkarmak ve yapacaklarımızı hemen yapmak gibi bir durumumuz da varsa, o zaman kristal zekadan faydalanmalıyız.