Köy Okullarına Dönüş

77

Milli Eğitim Bakanlığınca açıklanan; “Köy
okullarının yeniden açılacağı”
 haberi,
yerinde ve sevindirici bir karardır.1990’ lı yıllardan itibaren uygulamaya
konulan, “taşımalı eğitim” birçok
köyümüzde ilkokulların kapanmasına sebep oldu.

O yıllarda “ilköğretim müfettişi”
olmamızdan ötürü, biz de bu uygulamanın denetimini yapmaktaydık. Kocaeli’de ilk
“Taşımalı Eğitim” Kandıra İlçesi’nin Akçaova Köyü’nde başlatılmıştı.

Civardaki birleştirilmiş sınıflı
birçok köy okulu kapatıldı. Öğrenciler, “beş sınıf bir arada” eğitim görmekten
çıkarılarak, bağımsız dersliklerde eğitim öğretim görmeye başladılar. Zamanla
taşımalı eğitime hız verilerek başka ilçelere de yayıldı.

Taşımalı eğitim gitgide yurt sathına
yayıldı Birçok İl’de uygulamaya konuldu. Bu uygulama öğretmen ve öğrencilere
daha rahat, daha çağdaş bir eğitim ortamı hazırlamak içindi aslında. Fakat öğrenci
taşımanın, kendine özgü zorlukları da vardı.

Minicik öğrencilerin sabahın
erken saatlerinde ve derslerden sonra sağlıksız yollarda adeta çalkalanarak
yolculuk yapmaları büyük sıkıntıydı doğrusu. Hele mesafesi uzun yolu kötü olan köylerde
bu daha da sıkıntılıydı. Bir de taşındıkları okulda beslenme sorunları
yaşanmaktaydı.

Zamanla “taşıma servislerine”
standartlar getirilerek iyileştirilmeye çalışılsa da bu hiçbir zaman istenilen
kalitede gerçekleştirilemedi. Öğrenciler yorgun, hatta ayakta bile yolculuk yapıyorlardı.

Bir diğer sıkıntı da öğrenci
duraklarıydı. Birkaç köyün öğrencisini birlikte taşıyan araçlar, yağmur
altında, ya da sağlıksız, derme çatma duraklarda korumasızca bekleyen
öğrencileri toplayarak taşıma merkezine götürüyordu.

Bu aksakların denetlenerek,
yetkililer haberdar edilmesine rağmen, siyasi sıkıntılardan, ya da durakların
korunamamasından ötürü tam olarak bu sorun da çözülemedi diyebiliriz.

Daha sonra taşma merkezlerinde,
taşınan öğrencilere kumanya dağıtılmaya başlandı. İhaleyi alan bazı firmalar sağlıksız
ve eksik gramajlı gıda veriyorlardı. Tespitler yapılmasına rağmen bu durum da
siyasi nedenlerle sağlıklı yürümedi. Zaman zaman toplu gıda zehirlenmeleri de yaşandı.
Bunu bile istismar ederek sebebini şebeke suyuna yıkmaya çalıştılar.

Zamanla Kocaeli’nin Kandıra
ilçesinde 64 köy okulu taşımadan ötürü kapanmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı, bu
okul binalarını satmak için harekete geçti.

Yaptığımız inceleme tespitlerinde;
bu okul binalarının ve lojmanların çoğunun harap olduğunu, hatta ağıl, samanlık
yapıldığını gördük. Durum gerçekten de vahimdi. Neticede bazılarının muhtarlık
binası yapılması dışında bu binalar tamamen tahrip oldular.

Daha sonra bazı köylerde 1. 2. 3.
sınıflar taşımadan çıkarılarak o köyde eğitim öğretim görmeleri sağlandı.
Burada koşul; o köyde en az 10 öğrencinin olmasıydı. 10’un altına düşen
köylerde de okul kapanarak öğrenciler taşımaya alındılar.

Neticede şunu söyleyebiliriz. Taşımalı
eğitimin olumlu katkılarına rağmen, okulu kapanan köyler, öğretmenden ve öğretmenin
köye olumlu katkılarından mahrum bırakıldı. Köylerde Türk Bayrağı göndere
çekilmez, İstiklal Marşımız söylenmez oldu.

Şimdi basına Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından yapılan açıklamalarda; “Köyde 5 öğrenci bile olsa o
okulu açacağız ve bir öğretmen görevlendireceğiz”
 denilmektedir. Bu
sevindirici habere örnek olan okullardan ilki geçenlerde açıldı.

 Millî Eğitim
Bakanı Sayın Mahmut Özer; Samsun’un
merkeze 27 kilometre uzaklıktaki
Alanlı köyünde
 açılışını yaptığı okula; “MATEMATİK
VE TABİAT OKULU”
 adını verdiklerini söylemekte. Bu Türkiye’deki
eğitim sistemi açısından da son derece umut verici bir adımdır.

Sayın Mahmut Özer açılışta yaptığı konuşmada; “bu okulların ana sınıfından
ilköğretime, halk eğitimi merkezinden gençlik kampına; yani “Köy
Yaşam Merkezleri”
ne dönüştürüleceğini belirterek aktif biçimde
kullanılacağını söyledi.

Özer’in; “Özellikle Covid-19 salgını, yavaş yavaş köylere doğru yeniden dönüşün
ilk adımlarını da tetiklemeye başladı ve özellikle artık bugün gündemimizde
olan gıda tedarik zincirlerindeki problemler, tarımın tekrar canlanması, tarıma
odaklanılması bu dönüşümü zorunlu kıldı. Millî Eğitim Bakanlığı olarak biz köy
okullarımızın binalarını tekrar hayata kazandırma, köy yaşam merkezine
dönüştürmeyle ilgili harekete geçtik. Yaklaşık 6 aydan beri Bakan Yardımcılarımız,
genel müdürlerimiz, STK’lar ve diğer paydaşlarımızla konuyu tartıştık ve ilk
adımı attık.”
Şeklindeki açıklamaları, olumlu pozitif bir adımdır. Kendisini ve
ekibini candan kutluyoruz.

Edinilen bilgiye göre, açılan
okulun bünyesinde 6 farklı atölye oluşturulmuş. Okulun
bahçesi “doğada kampçılık” çalışması için hazırlanmış.
Ayrıca kuş gözlemevi yapmışlar.

Bu okulların diğer bir özelliği
de kent merkezlerindeki ilköğretim okullarından gelecek
öğrencilere açık
 olmaları. Okulda tarım, hayvancılık,
matematik vb.
 alanlarda uygulamalı dersler verilecek. Tohum
bankacılığının, ata tohumlarının önemi anlatılıp nasıl kamp yapılacağı
uygulamalı olarak öğretilecek.

Açılan bu tür köy okullarının bir
yararı da, okul öncesi eğitime erişimi sağlamak olacaktır.
Bu amaçla yönetmelik değişikliği yapılarak köylerde ana sınıfı
açılmasıyla ilgili on öğrenci şartı beşe düşürülmüş.
 Bu yeni
uygulama sayesinde köylerdeki aileler çocuklarını anaokuluna gönderebilecekler.
Aynı zamanda bu okullar Halk Eğitim Merkezi işlevlerini de
sürdürecekler.

Hayatın içinde, hayatla beraber “yaparak yaşayarak” öğrenmenin önemi büyük.
Umarız alışılmış ezberleri bozar. Örnek ugulaması sayesinde de bilmeden,
anlamadan yapılan ezberlemeleri rafa kaldırır bu uygulama. Bekleyip göreceğiz.

Sevgiyle kalın…