Koronanın Unutturdukları

66

        Korona salgının dünyayı etkisi altına aldığı
süreç neredeyse 4 ayı geçti. Bu ölümcül virüsle mücadelemiz tüm hızıyla devam
ediyor. Dünya Sağlık Örgütünün yapmış olduğu açıklamaya göre bu salgının
bitmesi daha bir hayli zaman alacak. O nedenle başta ülkemiz olmak üzere, tüm ülkelerinin
yapmış olduğu mücadelenin eksilmeden devam etmesi gerekiyor.

       Geride bıraktığımız bu dört aylık süreçte,
Korona denilen bu illet öylesine önemli konuları unutturdu ki; ne dünya
genelinde, ne de ülkemizde hiç konuşulmuyor, gündeme dahi gelmiyor!

       Ancak bu önemli konular hala yaşıyor, tüm
çıplaklığı ile karşımızda duruyor. Bugünlerde bunları unutmuş olabiliriz ama
inanınız Korona salgınının o çarpıcı etkisinden kurtulur kurtulmaz, o konular
kendilerini öylesine hatırlatacaklar, etkilerini öylesine hissettirecekler ki;
o zaman Korona unutulup, ülkelerin, ülkemizin ana gündeminde bu konular olacak…

       Pekiyi, Koronanın unutturduğu bu gerçekler
nedir? Koronalı günlerden sonra yaşamımızı nasıl etkileyeceklerdir?

       Bu salgın sonrasında bizi bekleyen en önemli
konu, ekonomide yaşayacağımız sıkıntılı dönemdir. Bu ölümcül salgınla mücadele
için kapatılan yüzbinlerce iş yerlerinin açılabilmesi için alınacak tedbirlere
uyum sağlanması, ihracatta kaybedilen milyarlarca doların yeniden
kazanılabilmesi, ekonominin bel kemiğini oluşturan sanayi ve tarım alanındaki
üretim değerlerimize yeniden ulaşılabilmesi oldukça uzun bir zamanı gerektirecektir.

      Ülkemizi ayakta tutan ekonomik gücümüz;
aslında alış verişte bulunduğumuz diğer ülkelerin bu salgın döneminde yaşadıklarına
da bağlı olacak, bu ülkelerle yapılacak ticaret şartları; onların ekonomik
yapısının,  korona tedbirlerinin
etkisinde kalacaktır!

      Hiç şüphesiz, her ülkenin ekonomisine en
büyük desteği sağlayan sektörler vardır. Bizim için de bu sektörlerin başta
geleni Turizm sektörüdür. Dünya güzeli ülkemiz, bu yönüyle turistler tarafından
en çok tercih edilen ülkelerin başında gelmektedir.

     Ama önümüzdeki
yaz aylarından elimizde kalan süreçte ülkemize gelmeyi düşünen turistler
öncelikle Koronanın varlığına, ülkemizdeki etkinliğine bakacak ona göre karar
verecektir. Görünen o dur ki, turizm sektörümüzü de sıkıntılı bir süreç beklemektedir.
Bir dönem Rusya ile yaşadığımız sorunların Turizm sektörümüzü nasıl etkilediği
unutulmuş değildir.

      Eğitim konusunda da yaşananlar hepimizce
bilinmekte, çocuklarımızı bu salgın döneminde hassasiyetle koruyan ülkemiz, bu
yılın eğitim dönemini bitirmiş, önümüzdeki yılın hazırlığını yapmaktadır.

      Yukarıda sıraladığım gerçeklerin yanı sıra, en
çarpıcı olanı ülkemizde yaşanan işsizliktir. Ülke genelinde giderek artan işsiz
sayısı Korona sonrasında daha da artmış, kapanan/kapatılan yüzbinlerce iş yeri,
işsizler ordusuna binlerce insanımızı daha katmıştır!

       Koronanın unutturduğu bir diğer gerçek; terör
olayıdır. Ülke genelinde beli kırılmış olsa da PKK/YPG terörü belası zaman,
zaman kendini hatırlatmakta, o kanlı eller; hala vatandaşlarımızın yaşamına
alçakça kastetmekten geri durmamaktadır.

      Salgınla birlikte ülkemizde bulunan
milyonlarca sığınmacı gerçeği de yok olmuş değildir! En son Yunanistan
sınırında yaşadıklarını ekranlara taşıyan haber kaynakları, bugünlerde o
insanları çoktan unutmuş gibidir!

       Yine Suriye sınırımızın ötesinde yaşanan
savaş, Esed rejiminin halkına layık gördüğü insanlık dışı uygulamalar, bu
süreçte yürütülen askeri harekâtlar, ABD ve Rusya ile yaşadığımız bölgesel
sıkıntılar ne durumdadır, nasıldır? Ardımızda kalan dört aylık süreç, bu konuyu
da gündemin dışına itmiştir!

      Doğu
Akdeniz’de süregelen enerji odaklı anlaşmazlıklar, Kıbrıs konusuyla ilgili
yaşananlar, Yunanistan’ın Ege’deki adalarımızı ele geçirmesi, hava-kıta
sahanlığı gibi konularda anlaşmalar hilafına oynadığı oyunlar, kara sınırımız
boyunca sığınmacılara uyguladığı insanlık dışı muameleler, bunların tümü
Koronanın gölgesinde kalmış, hatırlanmaz olmuştur…

    
Koronalı günlerden sonra bu gerçekler yeniden gündemimize girecektir.
Dolayısıyla her birisi önemli sonuçlara gebe bu gerçeklerin ülkemiz, toplumuz
üzerindeki olası olumsuzluklarını göğüsleyeceğimiz, etkin tedbirlerin şimdiden
alınması gerekmektedir.

     Ülkemizi yönetenler; özellikle hayatımızın
normale dönmesi için gereken hazırlıkların başladığını, etkin tedbirlerin
alınacağı yönünde şimdiden açıklamalar yapmaya başlamışlardır. Bu hazırlıkların
neler olduğunun bilinmesi herkes için hayati öneme haizdir.

     Önümüzdeki süreç göstermektedir ki; Korona
salgınının kontrol altına alınmasıyla birlikte normalleşmeye başlayan
hayatımız, hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak; yaşam şartlarımız bir başka
yörüngeye oturacaktır.

     Devletimizin aldığı etkin ve başarılı
tedbirlerle birlikte, sağlık çalışanlarımızın hayatları pahasına vermiş
oldukları mücadele sonucunda kontrol altına alınan Korona salgını sonrasında,
bizleri bekleyen en önemli şey yukarıda sıraladığım gerçeklerle başa çıkmak ama
hepsinden önemlisi yaşam şartlarımızı bizi bekleyen bu yeni sürece göre
ayarlamak olacaktır.

    Sadece ülkemizin değil, dünyanın yaşam
şartlarını bir başka boyuta taşıyan Korona salgınından sonraki hayatımız,
ekonomik gücümüzle doğru orantılı gelişecek, davranış biçimimiz buna göre şekillenecektir.

Önceki İçerikTürk Milliyetçilerine Düşen Görevler ve Sorumluluk Duygusu
Sonraki İçerikDiyanet de, Baro da Eleştirilebilir
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.