Korku İmparatorluğu mu, Korkak İmparatorluk mu

81

Başlık son derece ilginç, elbette farkındayım.

Bu başlığın nedenlerini anlatacak ve hakkını vereceğim.

Ülkemizde, bir süreden şöyle bir inanış var: korku imparatorluğu oluşturuluyor.

Oysaki ben tam tersini söyleyeceğim: Ülkemizde korkak bir imparatorluk var.

Başbakan, bu milletten, bu halktan, bu toplumdan kor-ku-yor.

Başbakan, mezarlıkta ıslık çalanlar gibi, korkmadığını göstermek iççin, korkusuzmuş gibi davranıyor.

Başbakan’ın en yakınındaki yalaka takımı ve ülkedeki satılmış, sömürgeci kadrolar da bunu çok iyi biliyorlar ve sistemi bunun üzerine, yani, korkusuzmuş gibi davranma, gösterme üzerine kurmaya olağanüstü gayret sarf ediyorlar.

Şimdi bakın!

Birkaç çapulcu(!) yürüdü, birkaç kişi tencere tava, hep aynı hava(!) yaptı diye bu kadar

panik, bu kadar telaş, bu kadar sinir, bu kadar kavga, bu kadar ayrıştırma – ve hem de ülkeyi yönetme iddiasında bulunanlar için – neden acaba?

Bu birkaç çapulcu ve hep aynı havada tencere, tava çalan birkaç kişiye(!) bu kadar saldırı neden acaba?

Her şeyi göze alarak, daha düne kadar çok iyi ilişkiler içerisinde olduğu propagandası yapılan, görüşme süresi ile övünülen, karşılamaları ile gurur duyulan dünya ülkeleriyle bu kadar acımasızca kapışma gösterisi neyin ifadesi acaba?

Yüzde 50 oy aldığı İDDİA EDİLEN bir partinin, yüzde 13,5 oy almış bir partiye sığınması neden acaba, bu küçük(!!!!) partiyi taklit etmesi neden acaba? Örneğin; bayrağını terbiye boyutlarını aşarak kullanmak, 25 Mayısta Adana mitinginin yapıldığı saatte, Reyhanlı’da zoraki doldurma miting yapmaya çalışmak, 22 Haziran’da Erzurum mitinginden bir gün sonra, aynı yerde ve tamamen taklit miting yapmak gibi hareketler neden acaba?

Bakın, ülkenin bütün kadroları, ülkenin bütün konuşanları, karar vericileri hemen hemen tamamen elinizde olacak ve siz sürekli bir kavga, bir telaş ve bir panik halinde bulunacaksınız.

Bunun izahını kim yapabilir?

Ordu sessiz, ilk defa seyirci haline gelmiş. Dış destekle bu ortam oluşmuş.

Yargının durumu ortada.

Basın neredeyse tamamen kontrolünüze girmiş.

Dünya ülkeleri sürekli sizi över hale geldiğini pompalıyorsunuz.

Ülke ekonomisi, dünyanın en iyisi haline geldiğini sürekli iddia ediyorsunuz.

Yaptığınız hizmetlerin, inkâr edilemez boyutlarda olduğunu göğsünüz gere gere söylüyorsunuz.

Türk Milletini sömürerek şişmiş olan TÜSİAD üyeleri, rahatça ve Türk Milletini, şehitlerini, duygularını hiçe sayarak, sırf size destek için, hatta Fransa davetine bile katılmadan, Cizre’de halay çekip barış süreci yutturmacasına ortak oluyor.

Türkiye’nin en büyük STK’larından olan TOBB, akil adamlar ucubeliğine ortak oluyor ve size destek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor.

Türkiye’nin esnaf kuruşlarının başı aynı ucubelikte yer almak için can atıyor.

Türkiye’nin en büyük sendikaları – TÜRKİYE KAMU-SEN HARİÇ – ele geçirilmiş ve pkk’ya teslimiyet demek olan barış süreci yutturmacasında görev almak için sıraya giriyor.

Basın, neredeyse tamamen kontrol altına alınmış. Birkaç tanesi hariç gazeteler, televizyonlar, yazarlar hep aynı davulu çalıyor. Yetmiyor, kıyıda, köşede kalan bazı gazete ve televizyonlar da kontrol altına alınıyor.

Peki, bütün bu gerçekler ortada iken, bu korku, bu panik, bu telaş, kendi insanıyla bu kavga hâlâ neden?

Bütün bu anlattıklarımı daha da somutlaştıran bir örnek vereceğim, bu örneği en sona sakladım. Çünkü, düşüncelerimin çok açık bir göstergesi.

Mersin’de ve bir kısmı da Adana’da yapılan 17. Akdeniz Oyunları tribünleri neden çok az seyirci ile yapıldı, neden açılışta ve sürekli olağanüstü güvenlik önlemleri alındı?

Neden, yandaş kişiler dışında seyirci almamak için özel gayret sarf edildi? Bakın bazı yerel gazetelerde, nasılsa gözden kaçan bir takım köşelerde bu haberler çok açık bir şekilde ortaya kondu ve bunun dışında, giden insanların anlattıklarından bu gerçekler gün gibi ortada.

Bakınız, açıkça söylüyorum:

Korku İmparatorluğu kurulmuyor, çaktırmadan, gizlemeye gayret ederek  KORKAK İMPARATORLUK kuralları işliyor.

Herkes, bir de bu gözle bakarsa, bana göre ülkemizin, insanımızın bir çok meselesi çözülecek, inanın.