Komşuluk ve Ramazan

103

 

Ailemizden sonra iyi veya kötü günlerimizde yakın temas halinde bulunduğumuz en yakın sosyal çevremiz komşularımızdır.

Yüce dinimiz İslam,  komşulukla ilgili bir takım hak ve sorumluluklar ortaya koymuştur. Nitekim Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:

“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisa 4/36)

Hz. Peygamber (s.a.s.) de komşuluk hukukunun önemi hakkında;

Hz. Cebrâil (a.s) bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu vâris kılacağını zannettim.” (Buhârî, Edeb 28; Müslim, Birr, 140) buyurmuştur.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) bir başka hadis-i şeriflerinde ise;

“Kim Allah’a ve ahirete inanıyorsa misafirine ikram etsin. Kim Allah’a ve ahirete inanıyorsa komşusuna ihsanda (iyilikte) bulunsun. Kim Allah’a ve ahirete inanıyorsa hayır söylesin veya sükût etsin” (Buhârî, Edeb 31; Müslim, İman 74) buyurarak komşulara iyilikte bulunmayı kâmil mü’min olmanın gereği saymıştır.

Komşularla iyi geçinmek, koruyup gözetmek imanın kemalindendir. Öyleyse Müslümanlar,  Allah Resûlünün komşuluk hususundaki tavsiyelerine uymaya çalışmalıdır. Nitekim Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Allah katında, dostların hayırlısı, arkadaşlarına hayırlı olan; komşuların hayırlısı da komşularına hayrı dokunanlardır. (Tirmizi, Birr, 28)

Komşularımıza karşı yerine getirmemiz gereken bir takım görevlerimiz vardır. Komşularımıza karşı tatlı sözlü, güler yüzlü olmalı, onlarla karşılaştığımızda selamlaşmalı, onların hâl ve hatırlarını sormalı, muhtaç olduklarında yardımlarına koşmalı, üzüntü ve sevinçlerini paylaşmalı ve imkânlarımız ölçüsünde iyilikte bulunmalıyız.  

Düğün ve bayramlarda ziyaret etmek, davetlerini kabul etmek, hastalıklarında ziyaret etmek,  vefat ettiklerinde yakınlarına başsağlığı dilemek, cenazelerinin kaldırılmasında yardımcı olmak da komşuluk görevlerimizdendir.

Müslüman, komşuları ile ilgilenmeli, onların dertleri ve sıkıntılarına karşı duyarsız kalmamalıdır. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.s.);

“Komşusu açken tok olarak yatan kimse bizden değildir” (Müslim, Birr ve Sıla, 42) buyurarak komşularımıza karşı sorumluluğumuzu çok açık bir şekilde ifade buyurmuştur.

Kendi imkanlarımızın kısıtlı olduğu zamanlarda bile bir şeyler yapabileceğimizi, komşularımıza yardım etme konusunda çözüm üretebileceğimizi yine Peygamber (s.a.s.) Efendimizden öğreniyoruz.

O (s.a.s.), Ebu Zer (r.a.)’e; “Ya Ebâ Zerr! Çorba pişirdiğin zaman suyunu çoğalt ve komşularını da unutma” (Tirmizî, Et’ime, 30) tavsiyesinde bulunmuştur.

Ayrıca komşulara kötülük yapmamak, herhangi bir şekilde zarar vermemek de gerekir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.):

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden komşusuna eziyet etmesin” (Müslim, İman, 73, 75); “Komşusu, kötülüklerinden emin olamayan kişi iman etmiş olmaz” (Buhârî, Edeb, 29) buyurarak bizleri komşularımıza zarar vermekten sakındırmıştır.

Diyanet İşleri Başkanlığımız bu seneki Ramazan ayının ana temasını “Komşuluk” olarak belirlemiştir. “Peygamber Efendimize (S.A.V.) komşu olmak için iyi komşu ol” kampanyası ile özellikle son yıllarda hızlı kentleşme, göç, nüfus yoğunluğunun artması gibi sebeplerle zedelenen komşuluk ilişkilerini yeniden canlandırmak için yoğun bir çalışma başlatmıştır.

Mübarek Ramazan-ı Şerif ayını fırsat bilerek, Allah ve Resûlü’nün üzerinde önemle durduğu komşuluk münasebetlerimizi güçlendirmeye; bozulan, aşınmaya uğrayan ilişkilerimizi düzeltmeye çalışalım. 

Özellikle Peygamber Efendimizin tavsiyelerine uyarak iftar sofralarımızı komşularımızla paylaşmak; sahur çorbalarımızdan onlara ikramda bulunmak; yardımlaşmak ve hediyeleşmek suretiyle Ramazanın manevi hazzını birlikte yaşayalım.