Bugünkü KOCAELİ topraklarına ilk gelişimiz,Osmangazi zamanında başladı. 1326 yıllarında başlayan gelişimiz, 1337 yılında ORHAN BEY zamanında İzmit’in fethiyle büyük oranda tamamlanmış oldu.
Anadolu Selçuklu döneminde uç bölgelere yerleştirilmiş bir Türkmen beyi olan dedemiz Akçakoca. Bir aşiret reisi olarak ilk önce ERTUĞRUL GAZİ’ye sonra OSMAN GAZİ’ye daha sonrada ORHAN GAZİ’ye bağlı olarak hareket etmiş, sefer ve fetihlerini bu doğrultuda gerçekleştirmiştir.
AKÇAKOCA aynı zamanda Orhan Gazi’ye de LALA’lık (yetiştirici) yapmıştır.
AKÇAKOCA’nın mensubu olan bu Türkmen Aşireti, Anadolu’ya geliş sürecinde de SÜLEYMAN ŞAHLA, ERTUĞRUL GAZİ ile beraber hareket etmiş olan, asil bir topluluktur.
AKÇAKOCA,1326 yıllarında ilk önce Sapanca Gölü’nün batı bölümündeki bir hisarı karargah olarak kullanarak Otağını buraya kurdu. Buradan İzmit ve Adapazarı civarındaki yerlere devamlı akınlar düzenledi. Bu akınların sonunda bugünkü Sakarya iline bağlı Kaynarca, Kocaeli ve Akçakoca civarını Osmanlı topraklarına katarken, diğer taraftan da, İzmit çevresindeki Kaymas (Araman) Akçaova, Akçaköy, Ermeni Pazarı (Akmeşe) ve nihayet 1326’lı yıllarda Kandıra’yı da fethederek,karargahını Babadağı tepesine kurdu.
Böylelikle de, Kandıra fatihi olarak, o gündür bugündür anılır oldu.
Kısaca; AKÇAKOCA BEY, Sapanca gölünden, Karadeniz sahillerine ve İzmit’e kadar olan bu toprakları da böylece Osmanlı Devletine katmış oldu.
AKÇAKOCA,Baba dağındaki otağında da boş durmadı.Silah arkadaşları ve kendisi gibi bey olan Osmanlı komutanlarından GAZİ ABDURRAHMAN’la birlikte,KARTAL ve SAMANDIRA’ya akınlar düzenleyerek buraları da Osmanlı Devletinin bir parçası yaptılar.
Oğlu İLYAS BEY’de,babasının da yardımıyla GEBZE ve DARICA’yı fethetmiştir. Kandıra’nın fatihi AKÇAKOCA ise, Gebze’nin fatihi de oğul İLYAS BEY’dir. Gebze’de, onun zamanın da yapılmış, birçok defa yenilenmiş ve tamir görmüş, bugün bile hala mevcut olan bir camide mevcuttur. İLYASBEY Camii.
İlyas Bey’in oğlu, Akçakoca’nın torunu olan FAZLULLAH’da ilk önce kadılık görevlerinde bulunmuş, daha sonra da Osmanlı Devletinde vezir olarak uzun yıllar görev yapmıştır.
Akçakoca’nın torunu olan Fazlullah’ında mezarı Gebze’nin girişinde,D-100 Karayolunun hemen kenarındadır.
AKÇAKOCA, İzmit’in fethini görmeden 1328 yılında hayata gözlerini yumdu. Hayatının önemli bir bölümünü akınlarla ve fetihlerle geçirdiği İZMİT-KANDIRA civarı daha sonraları onun adıyla anılır oldu. “KOCA-İLİ” denildi. Akçakoca’nın toprakları, onun ili anlamında. Bugünde KOCAELİ olarak bu anlamlı ismi kullanmaya devam ediyoruz.
AKÇAKOCA’nın aslında esas ismi ALİ’dir.
Baba adı ise, Abdülmelik bin Abdulfettah’tır.
Türk geleneğinde, Büyük, yaşlı ve Saygı değer anlamında ihtiyarlara KOCA denir. Bunun için Akçakoca, KOCAALİ diye de anılır ve bilinir.
Oğuzların Kayı boyu geleneğinde oldukça beyaz, akpak ve nurlu anlamında AKÇA kelimesi çok kullanılır. Bunun içindir ki bu büyük Türkmen beyinin diğer bir adı da; AKÇAKOCA’dır.
Akçakoca ve silah arkadaşlarının fethettiği yerlere hemen arkadan, özellikle Türkmen boylarının (manavlar) yerleştiğini görüyoruz. Kocaeli’de ilk kurulan yerleşim yerleri; Araman, Akçakese, Kocakaymas, Lokmanlı, Tepeköy, Sepetçi, İsakçılar, Akçakoca, Mollafeneri, Demirciler, Suadiye (Cepni), Saraylı, Örcün, Ulaşlı ve Akçat kurulan ilk köylerimizden bazılarıdır.
İlk köyler, ikişer-üçer hane olarak, su kaynaklarına yakın, yamaç ve tepelere (belenlere) kuruldu çoğunlukla…
Düz, batak ve denize yakın yerlerden sivrisinek ve düşman belasından dolayı uzak durulmaya çalışıldı.
İlk kurulan yerleşim yerlerinde ve köylerinde yapılan camilere de, padişahı anmak ve saymak adına “ORHAN BEY CAMİİ” denilmiştir.
Bugün Kocaeli’nin Müslüman – Türk yurdu olmasında büyük katkıları olan dedemiz AKÇAKOCA, Kandıra Baba dağı tepesinde yatmaktadır. Mezarı ve yanındaki mescidi önceleri ahşap iken,şimdilerde kısmi anıta dönüştürülmüş olup, sık sık ziyaret edilen, dini ve milli törenlerin anma alanı olarak da kullanılan, günümüzde ve gönlümüzde anlamlı yeri olan bir mekan olarak durmaktadır.