Bundan önceki yazımda, Aydınlar Ocağı Deneklerinin 45. Büyük Şurasının tamamlanması ve Şura Sonuç Bildirisinin okunmasını müteakip, Genel Başkan Prof. Dr. Mustafa Erkal Bey’in bir değerlendirme ve kapanış konuşması yaptığından bahsetmiştim.
14 Mayıs Pazar günü ise, saat 11.oo sıralarında iki araba ile Bafra Kuş Cennetini ziyaret etmek üzere hareket edildi. Kuş Cennetine varmadan önce Karşıyaka denilen bir yerde, tamamen organik ürünlerin satıldığı ve satıcıların hepsinin kadın olduğu bir köy pazarını ziyaret ettik. Burada arkadaşlar başta peynir ürünleri olmak üzere bir hayli alışveriş yaptı. Burada bir de organik salep ikram ettiler.
Buradan hareket ederek Kızılırmak Deltasına geldik. Bu Delta oldukça geniş bir alanı kaplıyor. Bize rehber olarak verilen, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Samsun Bölge Müdürlüğünden bir yetkilinin anlattığına göre, Deltanın toplam alanı 220 bin dönüm olup, içerisinde altı adet göl bulunuyormuş. Kuş Cenneti de denilen bu Deltada çok çeşitli hayvanların yanı sıra, 323 çeşit kuş türü bulunuyormuş. Kızılırmak Deltası, Akdeniz Bölgesinde bulunan Göksu Deltasından sonra, barındırdığı kuş türü bakımından ikinci sırada bulunuyormuş. (Göksu Deltasında barınan kuş türü sayısı 332). Burada ayrıca 316 bitki çeşidi varmış. İfade edildiğine göre, Kızılırmak Deltası, sahip olduğu barınma imkânı ve canlıların yiyebileceği besin maddeleri bakımından burada yaşayan her türlü canlı için adeta 5 yıldızlı bir otel konumundaymış.
Verilen bir bilgiye göre, burada bulunan bazı kuşların hareketlerini takip edebilmek bakımından, iki turna yavrusuna elektronik takip cihazı takmışlar. Cihaz takılan turnalardan birisi hali hazırda Siirt de, diğeri ise Güney Afrika Ülkesi olan Nijerya da bulunuyormuş.
Yine bize anlatıldığına göre, ayrıca bu deltada 950 adet leylek yuvası varmış. Biz bu yuvalardan bazılarını gördük. Hatta öyle ki, bazı ağaçlarda en az üç tane leylek yuvası bulunuyordu. Leylekler her sene Mart ayında gelip, Eylül ayında giderlermiş. Rehberimiz, leyleklerle alakalı olarak bilmediğimiz bir hususu anlattı. Dişi leylek yumurtaların üzerinde kuluçkaya yattığı süre zarfında, erkek leylek, onu korumak için, görebileceği bir ağaç üzerinden devamlı olarak gözetlermiş. Bu durum bize çok enteresan geldi.
Ayrıca Kuş Cenneti delilen bu deltada, sürüler halinde başıboş gezen, yaz kış burada yaşayan, sahipsiz “Yılkı Atları” ile mandalar da bulunuyormuş. Bunları bizzat görme şansımız oldu. Yeşillikler içinde serbestçe dolaşıyorlardı. Yılkı Atları 20’şerli gruplar halinde gezer ve her bir grubun başında da erkek bir at bulunurmuş. Bu at nereye giderse diğerleri de onu takip edermiş. Mandalar için anlatılanlar da bize çok enteresan geldi. Şöyle ki, doğum yapan bir manda, sütünün sağılabilmesi için yakında bulunan bir köy evine gider, sütünü sağdırdıktan sonra tekrar manda sürünün yanına dönermiş. Allah’ın hikmetinden sual olunmaz derler ya, tam o durum.
Son olarak Kızılırmak Deltası ile alakalı olarak şu hususu da ifade edeyim ki, havza çok iyi korunmakta olup, yapılan gözetleme kulesi vasıtası ile günün 24 saatinde her tarafı kontrol altında tutulmaktaymış. Diğer taraftan, kaçak avlanmaya da müsamaha edilmeyip, yakalananlara 40 bin TL’ye kadar varan cezalar kesilmekteymiş.
Delta hakkında anlatacak o kadar çok şey var ki, hepsini burada yazı ile anlatmak imkânı bulunmamaktadır. Bu sebeple diyorum ki, görmeyenler bizzat Samsun’a kadar gidip, Kuş Cenneti de denilen bu Deltayı ilk fırsatta yerinde görmelidirler.
Ziyaretimizi tamamladıktan sonra, Deltanın etrafını dolaşarak Bafra’ya geldik. Bu arada öğlen olduğu için Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin Bey bütün Ocak Mensuplarına “Bafra Pidesi” ikram etti. Burada pideleri yedikten sonra, Belediye Başkanına teşekkür ederek Samsun’da kaldığımız otele gitmek üzere Bafra’dan ayrıldık. Zira bazı ocak mensuplarının uçağı saat 16.oo da kalkacaktı. Bu sebeple Bafra’da fazla kalamadık.
Bizim grubun uçağı akşam saat 21.oo de kalkacağı için Samsun’da biraz oyalandıktan sonra, saat 19.30 civarında otelde emanete bıraktığımız valizlerimizi alarak, havaalanına doğru yola çıktık. Havaalanına varınca uçuş belgelerini almak için sıraya girdik. Pek fazla kalabalık olmadığı için uçuş belgelerini kolay aldık. Fakat Ruhittin Sönmez Bey’in Gelini Malhun Hanım biletinde bir sıkıntı olduğunu öğrendik. Malhun Hanımın İstanbul’dan gidiş geliş olarak alınan biletini Samsun’a gelirken kabul eden Hava yolları, bu defa soyadını bahane ederek İstanbul’a dönüş biletini kabul etmemiş. Ne kadar ısrar ettiysek de bir türlü kabul ettiremedik. Ruhittin bey yeni bir bilet almak mecburiyetinde kaldı. İşin enteresan tarafı, aynı koltuk numarasını verdiler. Yapılan işin çok haksız ve kanunsuz bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Zira bu işe olmaz diyen Havaalanı memuru yaptığı işin mevzuata uygun olduğundan eminse, aynı koltuk numarasını satmaması lazımdı. Başka boş bir koltuk varsa orayı vermesi, başka boş bir koltuk yoksa yerlerimiz dolu deyip, satış yapmaması gerekirdi. Malhun Hanım’ın kendi yerinin, tekrar kendisine satılmasının hiçbir mantıki ve haklı bir tarafı yoktur. Ruhittin Sönmez Bey, avukat olması hasebiyle de herhalde kanuni hakkını arayacaktır.
Çarşamba Havaalanından saat 21.oo de bindiğimiz uçak saat 22.oo de Sabiha Gökçen Havaalanına indi. Buradan otoparkta bulunan arabalarımıza binerek saat 24.oo sıralarında İzmit’e döndük. Bu suretle, hayırlısı ile Samsun seyahatimiz sona ermiş oldu. Öyle tahmin ediyorum ki, bu geziye iştirak edenler ziyadesiyle memnun kaldılar.
Bu vesile ile 25 Ocak Başkanını Samsun’da toplamak suretiyle güzel bir Şura yapılmasını temin eden, Aydınlar Ocakları Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erkal Bey’e, geziyi tertip eden Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Av. Ruhittin Sönmez Bey’e, bizi çok güzel bir şekilde ağırlayan ev sahibi Samsun Aydınlar Ocağı Başkanı Doç. Dr. Taner Tunç’a, Bizi Bafra’da ağırlayan Belediye Başkanı Zihni Şahin Bey’e ayrı ayrı bütün ocak mensupları adına hassaten teşekkür ederim. 15.06.2017 (Bitti )