Kıbrıs söz konusu
edildiğinde, konuya en duyarlı olanımızdan, en duyarsız olanımıza kadar hepimiz
dikkat kesilir, neden bahsedildiğini anlamaya çalışırız. Çünkü ata yadigârımız
bu ada bizlere emanet edilmiş vatan toprağımızdır.
Adanın yakın tarihine damgasını vuran en
önemli olay:
20
Temmuz 1974 tarihinde neredeyse topluca yok edilmelerine çok az bir zaman kalan
Kıbrıs Türk’lerine, Anavatan Türkiye’mizin yardıma koşması; Rumlar tarafından yaşlı, çocuk, kadın demeden
sadece Türk oldukları için öldürülen soydaşlarımızın hayatlarının
kurtarılmasıdır.
Kıbrıs
konusuyla ilgili pek çok kitap kaleme alan bir yazar olarak, bu yazımda adanın
tarihi özgeçmişine bir kez daha değinmeyeceğim.
Ama ada tarihinde Rum tarafının acımasız
katliamlarının adeta sembolü haline gelen Dr. Nihat İlhan’ın eşinin ve çocuklarının
24 Aralık 1963 gecesi bir banyo küvetinin içinde acımasızca katledilmelerini
simgeleyen bugün Barbarlık müzesi olarak anılan o evden bahsedeceğim.
1974’te
Kıbrıs adasında yaşanan savaşta görev alan bölük komutanlarından birisi olarak
bundan 48 yıl önce o acılarla dolu eve ben de gitmiştim.
O
kahredici gecenin tüm izleri bütün çıplaklığı ile ortadaydı. İnanılmaz insanlık
dışı görüntüleri barındıran, Rum çetelerinin acımasızlığını ortaya koyan bu
evin bakıcılığını, evin mal sahibi Hüseyin amca yapıyordu. Sorulan sorulara hiç
cevap vermeyen, hiç konuşmayan bu yaşlı adam; inancım odur ki, orada
katledilenlerin bir temsilcisi olarak, ziyarete gelenler için o evin açık
kalmasına sadece aracılık ediyordu. O yıl evin kapısında kırmızı boya ile
yazılmış, sadece ‘’Barbarlık Müzesi’’ yazısı vardı. Evin içi ise, o gece ne
yaşandıysa o hali ile muhafaza ediliyordu.
Sonra yıllar yılları kovaladı!
Rahmetli Denktaş’tan sonra onun emanet ettiği
makam/larda oturan kimileri tarihi gerçeklerin en çarpıcısına mekân olan bu
evin kapısında yazılı ‘’Barbarlık Müzesi’’ yazısını bile kaldırmak istedi!
Ama kamuoyundan gelen tepki nedeniyle bunu
yapamadılar. Çünkü o süreç ‘’Ye Be Annem’’, ‘’AB’ye gireceğiz’’ diyerek Lefkoşa
sokaklarında bağıranların, ellerinde AB bayraklarını sallayan ‘’Birleşik
Kıbrıs’’ hayalperestlerinin dönemiydi…
O süreçte Rum basını, Kumsal baskınında
katledilen bu şehitlerimizi Türk tarafının (TMT’nin) yaptığı yalanını söyleyecek
kadar utanmaz bir yalanı dahi öne sürdüler!
Rumların gerçek yüzünü göremeyen, görmek
istemeyen bu kafadan bacaklılar döneminden sonra; adanın gerçekleri daha iyi
anlaşılmaya, Kıbrıs Türk Halkının tarihi hak ve hukuku daha iyi gözetilmeye
başladı.
Çünkü KKTC yönetimine bu değerlere önem
veren yöneticiler gelmiş. Türkiye’de AB’nin Kıbrıs konusundaki gerçek yüzünü
daha iyi anlamıştı.
Günümüze gelince; adayı ziyarete gelenlerin
mutlak surette uğradığı yerlerden birisi olan ‘’Barbarlık Müzesi’’ yine
gündemde!
Çünkü
Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Denktaş’ın talimatı ve desteği ile yaptırılarak
2003 tarihinde açılan ve bu müzenin bahçesinde bulunan ’’Kumsal Şehitleri
Anıtı’’ artık yok!
Yakın bir zamanda yapılan ‘’Barbarlık Müzesi
Restorasyonunun’’ ardından yapılan açılış töreninde bu anıtın olmadığı, hem
Türkiye’deki ulusal basında, hem de KKTC’deki yerel basında gündeme geldi.
Haberin doğruluğunu teyit etmek için bu anıtın
yapımına maddi ve manevi destek veren, adadaki Volkan Gazetesi sahibi değerli
dostum Hüseyin Macit Yusuf’u aradım. Maalesef anıtın yıkıldığını teyit etti.
Günümüzün
müzecilik anlayışına göre yeniden düzenlendiği söylenen ‘’Barbarlık Müzesinin’’
bu son halini görmedim, bilmiyorum. Mutlaka tarihi gerçeklere sadık, çok iyi
bir düzenleme yapılmıştır.
Ancak tarihi gerçekleri yansıtan, bu amaçla
yapılan eserlerin de muhafaza edilmesinin önemine değinmek istiyorum.
Barbarlık
Müzesinin bahçesinden kaldırılan ‘’Kumsal Şehitleri Anıtının’’ yapılması için o
günün sınırlı imkânları ile bunu başaranların örneğin; Şehit Aileleri ve Malul
Gazileri Dernek Başkanı rahmetli Ertan Ersan’ın, maddi ve manevi katkısı ile
öne çıkan Hüseyin Macit Yusuf ve destek veren diğer vatanseverlerin bu anıtın
kaldırılacağından haberlerinin olması gerekmez miydi?
Hele ki, rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanı
Denktaş’ın da bu anıtla ilgili yapım talimatı ortadayken…
Değerli okur;
Tarihe iz bırakan gerçekler, bu gerçeklerin
ortaya koyduğu değerler manzumesiyle anılır. Kimi gerçekler acılarla, kimileri
zafer günlerinin neşesi ile doludur.
Ayrıca bu gerçeklerin yaşamasına yazılarıyla,
kitaplarıyla, dizi ve filmlerle katkı koyan, o gerçeklerin unutulmamasını
sağlayan kişilerin emeklerine saygı göstermek, onlara olan vefa borcumuzdur.
Yazıma
son vermeden önce rahmetli Denktaş’ın anıt mezarına da değinmek isterim!
Ölümünün üzerinden neredeyse 10 yıl geçen,
ömrünü adadığı Kıbrıs Milli Davamız ile tarihin altın sayfalarında yer alan;
halkına pırıl, pırıl bir devlet emanet eden KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf
Raif Denktaş’ın anıt mezarı ne zaman bitecek? Bu anıt mezarın günümüzdeki hali
ne durumda?
Bu sorularım:
Onun
hayattayken yıllar boyunca oturduğu ‘’Cumhurbaşkanlığı Makamının’’ şu andaki sahibi
başta olmak üzere; KKTC’de yaşayan herkesedir.
Bu
soruları sormak hakkıma gelince:
O gazi
vatan topraklarında savaşan, bu uğurda oradaki şehitliklerimize on beş vatan
evladını emanet eden bir gaziyim de ondan.