Konuya Türk Milliyetçisi Azerbaycan Cumhur Başkanı merhum
Ebulfez Elçi bey’in bir sözü ile girelim;
‘’Türk değilim diyene karşı sakın ısrar etmeyin. Allah’ın
bahşettiği şerefi istemeyen şerefsize, biz zorla şeref verecek değiliz.’’Sen
Türk olduğunu unutsan da; düşman asla unutmaz.’ ’
*
Macaristan’ı ziyaret eden Türk heyetini Macar heyeti böyle
karşılıyor: “Geliniz, Türkler, karındaşlar!”
*
Dışişleri eski bakanlarından İ. Sabri Çağlayangil, bir
röportaj vesilesiyle şunları söylüyor.
1956 da Bursa Valisi iken, bir inceleme için bizi Amerika’ya
göndermişlerdi. Kızılderilileri merak ettim. Mevcutlarını sordum. 400 bin kişi
dediler. “Hepiniz bu kadar mısınız? Daha çok olmalısınız?” dedim.
Tabii bu sorunun cevabını Amerika’da almak, Amerikalıdan
almak mümkün değildir. Beni o zamanlar Missisipi Nehrinin membasında “Çıpı”
aşireti diye bir Kızılderili aşiretine görürdüler. Bu Kızılderili aşireti
Kızılderili olmadığı halde, o güne kadar beş kişiye Kızılderili ismi vermişler.
Beni de Kızılderililiğe davet ederek aşiretlerine kaydedip, “Çiçu İsuya” ismini
verdiler.
Sordum nedir bunun manası diye; dediler ki: “Büyük Birader.”
Bir merasim yaptılar. Bana geyik derisinden bir elbise
giydirdiler ve meşhur tüylü başlıklarını takarak bir tören yaptılar. O zamanlar
80 yaşında olan ve iki üniversite bitirmiş bir aşiret reisi vardı. Törene
gelmiş olan Amerikalılara dedi ki:
“Bu memleket bizimdi, siz bizden zorla aldınız. Zulmederek
aldınız. Fakat bir şikâyetimiz yoktur. Çünkü bu memleketi dünyanın en medeni,
en çağdaş yurdu haline getirdiniz. Ama bu ülkeyi bizden aldığınız sıralarda,
bizim medeniyetimiz sizden çok üstündü. Fakat bugün aşiretimize kabul ettiğimiz
Valinin mensup olduğu millet o zamanlar bizimkinden de ileri bir medeniyet
seviyesindendi. Yaşı küçük de olsa biz bu Türk valisine, ‘Büyük Birader’ ismini
bu yüzden verdik.”
Ben çok duygulandım ve mukabelede bulundum. Beni bir
Kızılderili müzesine götürdüler. Gördüklerime hayret ettim. Bizim kilimlerimiz,
bizim kaplarımız, cezvelerimiz, hatta Anadolu’da yün eğirmek için kullanılan
bizim iğlerimiz. Ben şaşkınlıkla “bunlar bizim” dedim.
Adam gülerek, “biz büyük hicrette, Orta Asya’dan Alaska’ya
oradan da buraya gelmişiz” dedi. Adamın yüzüne baktım, gerçekten bizim gibiler,
Amerikalıya benzemiyorlar.
‘’Ben bir defa daha gurur duydum. Türkün cihana nasıl
yayıldığını gözlerimle gördüm. Meğer bizi onlar kendi kökleri olarak
görüyorlarmış.’’ diyecekti merhum bakanımız.
*
Andımızı yasaklayanlar, kaldıranlar, Türküm diyemeyenlere;
Andımızın okunmasını istemeyen, kanında Türk kültür genlerin taşımayan
yetkililere duyurulur.
Ne mutlu Türk’üm diyene