Her Mü’min ve Müslüman,
Kur’an âyetlerinin birçoğunu,
Hadislerden de bir kısmını,
Az çok bilir.
Bunların, kendisinden neler istediğini,
Neler yapması gerektiğini,
Nasıl olması icap ettiğini bilir.
Fakat bu Âyet ve Hadislerin gereklerini,
Bilip inandığı halde, yerine getirmeyiş;
Bilişinin tahkikî / araştırarak değil,
Bilişinin taklidî / işiterek oluşundan!
İlim değil, mâlûmat sahibi bir durum arz etmesinden.
Çok zaman da, gaflet ve şuursuzluktan dolayı.
Âyet ve Hadislere uyulması ve gereklerinin yapılması hususunda,
Tembellik sebebiyle uzak duruşdan ileri gelmektedir.
Böylece, Mü’min ve Müslüman olduğu halde,
Amelden nasipsiz kalışın, kötü bir örneğini sergiler!
Bu gibiler, vakit kaybetmeden kendine gelmeli.
Şuur ve bilinç sahibi olmalı.
Bu çeşit günahlardan uzak durmaya çalışmalı.
Aksi takdirde, inandığı cezalara uğrayacağı;
Âhirette kaçınılmaz olacak!
-Allah göstermesin- bu zâfiyet;
İmanı kaybetmekle de sonuçlanabilir!
Çünkü:
“Hak’la meşgul olmayanı, Bâtıl istilâ eder!”
Hergün Kur’an ve Hadis’le beş on dakika olsun,
Meşgul olarak, kendini îmanen zinde kılmamak;
Cehennem’e yaklaşmasına sebep olabilir!
Maddî gıdasını ihmal eden;
Bedenen zayıf düşeceği gibi,
Mânevî gıdayı ihmal eden de,
Mânen, Dînen, Îmanen,
Zayıf düşmekten uzak kalamaz!
Velhâsılı kelâm:
Okunmayan Kitap;
Faydalı olamayacağı gibi,
Tatbîki ve uygulanması yapılmayan;
Dinî Helâl ve Haramlara inanıp bilmek,
Fakat gereklerini yerine getirmemek de;
İnsanın günahtan kurtulmasına,
Yeterli bir sebep olamaz!
Unutulmamalı ki:
Okumayan ve içeriğine kulak asmayan kimse;
Kendisini -affedersiniz-
Kitap taşıyan, kitap yüklü;
Eşek durum ve hâline,
-Maalesef- benzetmiş olur!


